Kifayetsiz...

Şu son günlerde gerginliğim kendiliğinden dans ediyor.

Ne bu böyle?

Her an her saat yeni bir rezillik oluyor, ya memleketin çivisi çıktı ya da benim ve benim gibi düşünenlerin.

Bunun sonu iyi değil!

Hepsi bir yana şu Türk Dil Kurumu bahsi benim gerginliğimin doruğa çıkmasına neden oluyor.

Yurttaşlar zaten 200 kelime ile konuşuyorlar, bu kurumu yöneten adamlar o 200 kelimenin de karşılıklarını apış aralarının akıllarına göre değiştirmeye çalışıyorlar.

‘Müsait’ kelimesine yamadıkları kadın düşmanlığı kusan tanımlamayı şimdi de ‘Esnaf’ kelimesinin karşılığı olarak kayda düşüyorlar.

Kendi ülke gerçeğini bilmeyen bir akıl diyeceğim ama hayır, bal gibi de biliyorlar ve bunu bile bile yapıyorlar.

Akıllarını kuşatan dinci yobazlığın ‘kadın meselesine’ bakışı neyse onu sözlüğe yazabiliyorlar; Esnaf: Kötü yola sapmış kadın.

Şair Cahit Külebi’nin Türk Dil Kurumu başkanlığı döneminde de bir sözlük yayınlamıştı, yadırgamıştık.

Bizi güldüren onlarca yeni kelime vardı (Sigara: Tüttürgeç, Kalem: Yazgaç) gibi ancak, ‘olasılık’, ‘olanak’, ‘gerçekçilik’ ‘kalkışma’ gibi onlarca kelime hayatımıza katıldı.

Sormuştum, “amaç, dilimizi yabancı dil bulaşığından kurtarmak” demişti.

Üstüne ışıklar yağsın, bugünü görseydi kahrederdi herhalde.

Gerginliğim kendiliğinden dans ediyor dedim ya, şu Grup Yorum’a yapılanlar bir Avrupa ülkesinde herhangi bir müzik ya da sanat grubuna yapılsa, herhalde dünya ayağı kalkar.

Kaçımız o görüntüleri izleyebildi bilemiyorum ama şarkılarını söylemek isteyen ve o şarkıları dinlemek için oraya gelen insanlığa yapılan saldırı utanç vericidir.

İstanbul Valiliği’nin bu konseri yasaklamış olması bir garabettir.

İç Güvenlik Yasası çok işe yarıyor çok!

Her tür sokak eylemi, sokakta yapılan sanat ve sokakta söylenen her söz bu yasadan sonuna kadar nasiplenecek.

Susanlar utansın!

Antalya Altın Portakal ve Tiyatro da süren tartışmalardan sonra 34. İstanbul Film Festivali’ne de sansür bulaşığı yapıştı.

Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ile yönetmen Çayan Demirel’in ‘Bir Gerilla Belgeseli: BAKUR(Kuzey) filmi, Kültür Bakanlığı’nın “Eser işletme belgesi yok” yazısı üzerine festival programından (hem de gösterim günü)  çıkarıldı.

Bakan beyin ve perde gerisindeki aklın kimler olduğunu bir kez daha anladık.

Uluslararası bir film festivaline ‘sansür’ damgasını yapıştırarak tarihe geçtiler.

Sinemacılardan gelen yanıt ise bir belgedir.

“Filmlerimizin özgürce izleyiciyle buluşmasının önündeki bütün engellerin derhal kaldırılmasını talep ediyoruz. Eser sahipleri olarak, eser işletme belgesi olsun olmasın bu belgeyi festivallere ibraz etmeyi reddediyoruz” diyerek tam 23 film yapımcısı-yönetmeni ve festivale katılan tüm belgesel film yaratıcıları filmlerini festivalden geri çektiler.

Ulusal ve Uluslararası jüri üyeleri istifa ettiler.

Böylelikle, 34. yılındaki İstanbul Film Festivali’ni  AKP sansürü bitirmiş oldu. 

Ömer Çelik Kültür Bakanı koltuğuna oturtulduğu gün kendisine bir mektup yazmıştım. Sonra, "Tarihe geçecek düşmanlık" diye bir yazı daha yazdım, beyimiz “hakaretten” dava açtılar.

‘Kifayetsiz Muhteris’ Oğuz Atay’ın dilimize kazandırdığı bir tanımlama. Merakla TDK sözlüğünde karşılığı var mı bakacağım.

[email protected]