Bir alçağın arkadan saldırısı, ülkemin erdemli, vicdanlı insanlığının dayanışmasını ayağa kaldırdı. Yüzümde henüz geçmeyen saldırı izleri, çektiğim ağrılar umurumda değil.

Şimdi sosyalizm zamanı…

12 Eylül günü bana yapılan faşist saldırıyı duyurduğumuz andan bugüne telefonum susmuyor, sosyal medya hesaplarıma gelen destek iletilerini sayamaz oldum.

Bir alçağın arkadan saldırısı, ülkemin erdemli, vicdanlı insanlığının dayanışmasını ayağa kaldırdı.

Yüzümde henüz geçmeyen saldırı izleri, çektiğim ağrılar umurumda değil.

Bütün ülkede toprakları, ağaçları için direnen kardeşlerimin, fabrikaların önünden patronlara ve çürümüş düzenin tüm pisliklerine başkaldırıp boyun eğmeyen işçi kardeşlerimin, sanatçı arkadaşlarımın, siyasal partilerdeki dostlarımın, belediye başkanlarının, gençliğin, kadın hakları mücadelesi veren canların, çevre örgütlerinin, gazeteci dostların, bilim insanlığının dayanışma adına söyledikleri umudumu yeşertiyor.

Bir kez daha örgütlü bir sanat yaratıcısı olmanın ne demek olduğunu anlamış olmanın mutluluğu ise tarifsiz.

Sanıyorlar ki bana yapılan saldırıyla o gün TKP bayrağı altında Kartal meydanını dolduran on binlerce yurtseverin, komünistin bir araya gelişine; eşitliği, barışı, kardeşliği, sosyalizmi haykırışlarımıza gölge düşürdüler.

Asla beceremediler.

O meydandan hayata söylenen her söz ülkemin geleceği için mücadele etmek adına örgütlenen her yaştan emekçinin yüreğinin sesidir.

Bilin isterim.

O gün, bu her şeyi ile çürümüş düzenin oluşturmaya çalıştığı korku duvarı o meydanı dolduran insanlık tarafından yerle bir edilmiştir.

Susanlara, kendi kabukları içinde bir midye gibi yaşayıp dinci yobazlara, ırkçı soysuzluğa teslim olanlara da ders verilmiştir.

Hakları yenenlerin, evleri, işleri, aşları elinden alınlarının, ormanları, dağları, ağaçları yananların, sellerle kahredici yalnızlığa terk edilenlerin, hayvanları, canları yakılanların, eğitim ve barınma hakları gasp edilenlerin, adaletsizlikle kıvrananların ‘Şimdi Sosyalizm Zamanı’ demelerinin tek karşılığı vardır; kabuk çatlatılmış, yalan bitirilmiş ve bütün yollar bu sahte-yalan-talan düzeni için tüketilmiştir.

Ülkede cirit atan kafa kesmekle ünlü besleme katillerin, uyuşturucu tacirlerinin, mafya bozuntularının, işçinin, emekçinin sırtından beslenen bir avuç asalağın, din cambazlığında fetvalar yayınlayıp halkı karanlığa gömmek için elleri havaya açık dolaşanların, sanat ve hayat düşmanlarının asıl korkusu budur.

Beni hedefe koyanların adresleri aynı zifiri karanlığın içindedir.

Saldırıdan 4 gün önce gericiliğin ve her tür adaletsizliğin en iğrenç sesi, tetikçi yayın organlarında hedefe koyup, üstümden şeriat tellallığı yaptılar.

Yani adresleri bellidir.

Bugün 9. gün o faşistin onca kameranın, binlerce polisin olduğu bir yerden elini kolunu sallayarak kaçması ve halen yakalanmamış olması ise manidardır.

Öyle ya da böyle bulunacaktır.

İşte o an, yalnız o eli kanlı-tetikçi soysuza değil, onun gibi halk, emek ve sanat düşmanı cellatlara elbette bizlerin de söyleyecekleri, vereceği yanıtlar olacaktır.

“Yeter ki kararmasın sol memenin altındaki cevahir.”