Bir gün yine duygu sömürüsü yapıyorum…

“Bir grup asker... Diz çöküp, silahlarını doğrultmuşlar. Karşılarında bir TIR ve yanında da bir grup görevli var. Silahların hedefinde onlar... İnsanın böyle bir sahneyi göreceğime ölseydim dediği nadir anlardan birinin fotoğrafıdır bu.”

Mustafa Karaalioğlu, dün Star’daki yazısına böyle başlıyor. “Bir grup görevli” dediği, Suriye’ye silah kaçıran MİT’çiler. Hani okuyunca insan “bir grup görevli”nin lise biyoloji öğretmenleri, ne bileyim belde belediyesinin temizlik işçileri falan düşünüyor ama, adamların tırında tonlarca silah var yahu!
Ama Karaalioğlu hazırlamış kendini duygu sömürüs yapmaya. Üç kuruşluk edebiyat sevdasıyla, beceriksizce uğraşıyor:

“O TIR’lar Suriye’ye gidiyor. Çaresiz çocukların çıplak ayakla sınıra doğru koştukları Suriye’ye...”

Ne kadar sinematografik, değil mi?

Çıplak ayakla sınıra koşan çaresiz çocuklar…

Deli misin yahu! Sınırın öte tarafı, onlarca kilometre boyunca silahlı çetelerin elinde zaten. Suriye ordusu da Türkiye sınırına 20 kilometreden yakın yerleri bombalamıyor. Hangi çocuk niye koşsun? Sınıra koşarak kaçan birileri varsa, bunlar hepsi MİT tırlarıyla silahlandırılan çetelerin birbirlerini boğazlamasından kaçıyor zaten.

Ama adamcağız duygu sömürüsü yapmayı kafaya koymuş… Koymuş da, yapacak malzeme de bulamıyor. Dönüp dolaşıp aynı cümleyi kuruyor:
“Bütün dünya o zulmü izlerken elini taşın altına koyan tek ülkenin Türkiye’nin TIR’ları yola çıkıyor.”

Sen bir Katar, Suudi Arabistan, Libya gez gel Karaalioğlu… Hem yolda biraz kitap oku hem de başka kimler elini taşın altına koyuyor, hafızanı tazele.