Şimdi “malum konu”dan, Tayyip’le Bilal’in konuşma kaydından bahsedeceğimi düşünüyorsunuzdur. Yanılıyorsunuz. Gerçi konumuz o meseleyle de bağlantılı ama, biraz farklı.
Dün yandaş gazetelerin hepsinde, Erdoğan’ın “kayıt montaj” açıklaması manşetteydi. Tabii hiçbir bilimsel veya akla yatkın veriyle desteklenmeksizin…
Ama Akşam gazetesinde, “Alçakça montaj” manşetine eşlik eden, bir de “Da Vinci’nin kulakları” başlıklı sürmanşet vardı.
Haberde şöyle denildi: “Türkiye, tarihinin en büyük dinleme skandalıyla sarsıldı. Aralarında gazeteci, bürokrat, işadamı, bakanlar, kreşler hatta masaj salonlarının bile bulunduğu dinlemelerle ilgili akla ‘telekulak ağının nasıl bir yöntem izlediği’ sorusu geldi. Sorunun cevabı ise bir süre önce dünyanın en prestijli gazeteleri arasında bulunan Washington Post’ta yayınlanan ‘Yabancı devletler ABD’deki gazetecilere karşı casus yazılımlar kullanıyor’ haberden geldi. Haberde, ABD’de Gülen Cemaatine karşı muhalif çalışmalarıyla bilinen bir kadın akademisyene gönderilen elektronik postanın uluslararası bir siber casusluk ağını ortaya çıkarttığı yer aldı. ‘Güvenlik nedeniyle’ adı yazılmayan akademisyen kadınla ilgili haber, ABD’li dijital danışmanlık şirketi Arsenal Consulting’e dayandırılıyor.”
Kritik kelime ne? “Bir süre önce”.
Zira bu haber, yaz aylarında çıktı! 29 Haziran 2013 günü, soL gazetesinin manşetiydi. Üstelik manşette, Arsenal Consulting şirketinden alınan bilgiler ve soL’un teknik ekibinin yaptığı araştırmanın sonuçları da yer alıyordu.
Yani…
Hem hırsızlar, hem beceriksizler.
Tıpkı “babaları ve oğulları” gibi.