Eko-Washington TEVFİK ÇAVDAR

Başlığı on yıla yakındır küresel kapitalizme ve onun neo-liberal politikalarına çıpalanmış, televizyon ekranlarının ünlü liberal iktisadî meşveretçî"lerinden ödünç aldım. Sanırım bundan sonraki yapma ve ironik gülücüklerle dolu söyleşilerini "G-20" toplantısından çıkacak kararlar doğrultusunda ayarlayıp, çıpalayacaklardır. Daha şimdiden belli olan yön, liberal ekonominin serbestiye dayanan kuramının daha bir disipline edileceği, sistemi bugünlere ulaştıran taşıyıcı gücün değiştirileceğidir. Yani üniversitelerde okutulan ekonomi kitapları yeniden değişecektir. Son kırk yıldır dolu dizgin at koşturan "Ultra-liberalizm" rafa kaldırılacaktır.

Hamdüsenalar olsun, kerametleri kendilerinden menkul hükümet büyüklerimiz ülkemizin üzerine kondurmasalar da küreselleştiği iddia edilen kapitalist ekonomik düzen, öncekilerden farklı bir bunalımın içindedir. İşin kötüsü bunalıma teşhis koymakta da en yetkili uzmanlar bile çaresiz kalmaktadır. Bulunan çözümler iki ucu keskin jilete benzemektedir. Bunalıma bir yerde ilaç olurken diğer taraftan yeni sorunları gündeme getirmektedir. Açık söylemek gerekirse ultra-serbest piyasanın körüklediği kar-faiz-rant şeytan üçgeni sistemi dahi yutma noktasına gelmiştir.

Kriz, son kırk yıldır yaratılan yapay refahın pembe rüyasıyla haşır neşir olan yığınlarda her an başlarını kaldırma noktasına getirme noktasına doğru hızla yol almaktadır. Asya, Afrika ve Latin amerikanın ezilen yığınlarına Kuzey Amerika ve Avrupa'nın ezilenleri de katılacaktır. Küreselleşmeye yönelik karşı yapılan itirazların yarattığı "Dünya Sosyal Formu" daha köktenci isteklerle yükselecek, küresel kapitalizm, küresel itiraza dönüşebilecektir. Bulunacak çözüm programı bu itirazı görmezden gelirse hiçbir sonuca ulaşamayacaktır.

ABD'nin bilinçli bir şekilde sürdürdüğü silahlanma yarışıyla donatılmış soğuk savaş SSCB'yi de ekonomik olanaklarının önemli bölümünü silahlanmaya yöneltmeye zorunlu kılmış, halkın tüketim gereksinimlerini, sosyal programlarını aksatmışsa, bu kez de son krize yol açan finansal simyacılık aynı tahribatı yapacağa benzemektedir. Bugünkü kriz Rusya Federasyonunu bir borç batağı ile karşılamıştır. Son beş yıldır yükselen petrol ve doğal gaz fiyatlarının zenginleştirdiği Rusya'nın şu andaki dış borçlarının düzeyi korkutucudur. Devletin şu andaki rezervi 597 milyar dolar düzeyindedir. Buna karşılık Rus şirketlerinin borcu 857 milyar, bankaların borcu ise 630 milyar dolardır. Toplam yükümlülük 1 Trilyon 487 milyon dolara ulaşmaktadır. Üstelik petrol 60 $ dolayındadır. Yani karşı devrim bayramı sona ermiş başta Rusya olmak üzere tüm sosyalist ülkeler cennetin gerçek yüzüyle karşılaşmışlardır. Ukrayna, Macaristan, Romanya vb. hepsi IMF'nin huzurunda hazır ol halinde sıraya dizilmişlerdir. Geçmiş zamanların uzay fatihi Sovyetler Birliğinin kalıntısı Rusya ise küresel kapitalizmin Washington toplantısında ABD'nin huzuruna çıkmaktadır.
Bush'un Başkanlığında toplanacak Eko Washington bunalım divanına dünyanın gelişmiş yirmi ülkesinin yönetim yetkisine sahip liderleri katılıyor. Ülkeler Gayri Safi Milli Hasılalarına göre sıralanıyor. En üstte 13. 784 Trilyon dolarla ABD yer alıyor. En sonda ise 248.3 milyar dolarla Arjantin bulunuyor. Türkiye 656.8 milyar dolarla 16. sırada. Bir önce 1.437 trilyon dolar dış borcu olan Rusya 1.223 trilyon dolarla onuncu. Bu Gayri Safi Milli Gelirlerin dağılımı hakkında ayrıntılı bir gini (adil dağılımı ifade eder) katsayısına sahip değiliz. Kişi başına gelir düzeyine baktığımızda gelirin 10 000 doların altında sekiz ülkenin yer aldığını görüyoruz. Bir yanda 45 bin dolarlı ABD, diğer yanda 965 dolar düzeyindeki Hindistan ya da 2. 459 kişi başına gelir olan Çin gelişmiş yirmi ülke arasında. Böyle çelişkilerle dolu bir divan ya da günümüzün moda deyimiyle platform. Bu divanda elle tutulur bir program çıkmaz. Ancak, bir emirname sözde tavsiye kararı olarak dünyaya tebliğ edilir.

Doğruları görmenin zamanı geldi de geçiyor. Öncelikle şu yaşamsal tespiti yapalım. Bugünkü krizin temelinde uluslararası tekelci yapılarının, finans şirketlerinin kâr hırsıyla gözleri dönmüş, disiplinsiz serüvenciliği, kumarbazlara özgü temelsiz cesaretleri var. Almanya'nın eski başbakanlarından Schimit kızgın bir dille geçenlerde bu olguyu dile getirdi. Onun deyişiyle sadece Karaip'lerdeki adalarda konuşlanmış 9000 çalı çırpı fonundan bahsediliyor. Ben Hedge fonları böyle niteliyorum. Bu durumu Uzanların ellerindeki hazine bonolarının oluşturduğu fonu binlerce kişiye açığa satış yapmasıyla örnekleyebiliriz.

Günümüzün pek tutulan Ultra-liberalizmi finans sektörünün krizi ile yeni bir kavramı gündeme getirmiştir: Yeniden yapılandırma. Küreselleşen kapitalizm bugün yeniden yapılanma gereğini açıkça görmüştür. Sözünü ettiğimiz yapılanma yeni bir küresel düzeni yaratacaktır. Bu konuda iki yaklaşım söz konusu olabilir. İlk akla gelen kesin bir sermaye diktatoryasının tesisidir. Bu sert, acımasız yoldur. Buna karşın sosyal içerikli görünüme sahip daha ılımlı bir baskı da denenebilir. Bu seçeneklerin hangisi gündeme gelecek bunu ancak krizin durgunlaşması sonrası görebileceğiz. Eko Washington divanında ise IMF ve Dünya Bankasının denetiminde bir programın tebliği söz konusudur.

Bu program mevcut düzenin daha fazla yara almamasını sağlamayı amaçlayacaktır. Disiplini bozabilecek, ümüğünü sıktırmak istemeyenleri, ulusal programlarında inat edenleri böylece yola getirebilecektir. Kuşkusuz bu programın ne derece yapıcı ve işlevsel olduğunu da savunmak eko diyalogcuların görevidir. Buyrun, yeni Binbir Gece masallarını dinlemeye.... Ne var ki bu masal vampirlerle dolu bir eko-kıyamete de dönüşebilir. Bize düşen o günlere hazır olmak.