Bir Parti Karikatürü

Şimdilerde, çizginin önemi pek kalmadı mizah dergilerinde. Konuşma balonlarını düz yazı olarak aktardığınızda, bir şey değişmiyor. Sözlere, diyaloglara gülüyor okuyucu. Bu, artık nesli tükenmiş derecede azalan, “grafik çizgi” olarak biraz da “halka yabancılık” vurgusu taşıyan bir ifadeyle tanımlanan “düşündürücü karikatür”lerin “fast zibidilikler” çağında boğulduğu anlamına da geliyor bir noktada. Henüz tümüyle yenilmediğini söyleyebilsek de, çizgi, “konulu uluslararası yarışmalar” kulvarına ya da portre ve vinyetlere hapsoldu neredeyse. Eskiden, söz, çizginin destekleyici unsuruydu. Şimdi, çizgi, sözün fonundaki bir leke. Bazı gazete köşelerine sıkışıp kaldı karikatür de diyebiliriz.

(Aslında, bugünün bol lakırdılı mizah anlayışından hoşlanmasam da, şu “grafik karikatür”ü de pek sevdiğim söylenemezdi. Biri, karikatür kavramındaki asıl unsur olan çizgiyi yok sayıyordu, diğeri, kendisini herhangi bir desenden ayıran gülümsetme işlevini.)

Bu iki yönelimin farkını vurgularcasına, bazı karikatürlerin altına –YAZISIZ– ibaresi düşülmesine çok rastlanırdı bir zamanlar. Artık nadiren karşımıza çıkan bu not, çizgiyle resmedilen şeyin, üzerine bir şey söylemeye gerek bırakmayacak kadar güçlü yansıtıldığı anlamı da taşır, deyim yerindeyse, çizginin yazıya naniği gibi dururdu.

Bir de, sık sık, çizilen karikatürü ilham eden haber spotu konulurdu alta ve –GAZETELERDEN– yazılırdı. Yani, uydurmuyoruz, gerçekten böyle bir durum var ve onu resmediyoruz denilirdi. Gözden kaçan “durum komiği”ni bilince çıkartmaya yönelik bir ayna tutuştu bu da.

Bunları, işin doğrusunu isterseniz, Kaan Arslanoğlu’nun dünkü yazısında Sanat Cephesi’ni anlatırken açtığı karikatür paragrafı anımsatmıştı, ama, fark ettim ki, şu –YAZISIZ– ve –GAZETELERDEN– ibareli karikatürler faslında, gözümün önünde Roni Margulies ve Ufuk Uras beliriyor, şu Alice masalındaki, kendisi gözden silinip sırıtışı havada asılı kalan Cheshire Kedisi gibi…

Nereden çıktı bu benzetme deyip de, Cheshire Kedisi parantezi açtırmayın şimdi, o sizin sorununuz yok, ibareli karikatürle ilgisi ne peki derseniz, tamam, onu halledelim: Gazetelerde yer alan kendi beyanları var ortada ve üzerine bir şey yazmaya gerek bırakmayacak kadar açık.

Şimdi şu “kurulacak yeni sol parti” üzerine bu arkadaşların –GAZETELERDEN– görüşlerini –YAZISIZ– aktaralım biraz. Karikatüristlerin çizgiyle ifade ettiği yorum kısmı mı ne olacak? Çizer olmadığım için, bu “düşündüren” karikatürlere bakan okuyucu notları düşebilirim ancak. Görsel canlandırma isteyenler, Cheshire Kedisi’ni kullanabilir, sırıtışı da silinene kadar…

Öncelikle, Roni Margulies’in ve zaten işin planlamacı/pazarlamacılarından olduğu bilinen Ufuk Uras’ın, bu partide olacaklarını ilan edişleri var. Burada okuyucunun, kötü niyetliyse “tencere-kapak”, efendi biriyse “Allah tamamına erdirsin”den başka sözü olamaz. Tanımlara geçelim:

Ufuk Uras: “Türkiye siyasetinde ciddi bir muhalefet problemi var. Muhalefet sorunu olduğu için de siyasette tam bir kilitlenme yaşanıyor. Yeni sol parti de zaten ülkedeki bu muhalefet sorununu aşmayı hedefliyor.” Okuyucu: İyi bari, partilerin politik iktidar hedeflediğini söyleyen gıcıklardan değilmiş bunlar. İktidarı daha da iyi işler yapmaya ikna işlevi görecekler.

Ufuk Uras: “AKP’ye muhalefet, ancak daha çok demokrasi, daha çok özgürlük temelinde yapılabilir.” Okuyucu: “Daha çok” dediğine göre, AKP’nin özgürlükçü ve demokrat yapısını inkâr etmiyorlar, aşkolsun. Daha çok isteyecekler ki, iktidar da bolca versin. Eee, ağlamayan çocuğa...

Roni Margulies: “Türk milleti sağduyu sahibi olduğunu iki seçimdir gösteriyor.” Okuyucu: Böyle sağduyulu topluma, böyle “sol muhalefet” lazımdı. Yiğide hakkını teslim ediyor, AKP’ye haseti yok. Ama, o “Türk milleti” lafı... yani onu biraz şey ettim bak...

Roni Margulies: “Halkın sağduyusuna inanmayanlar, sosyalist değil, Kemalist olur. Başka ülkelerde başka şey olurlar, ama Türkiye’de halkın bilmediğini bilenler, halkın ne istediğini halktan daha iyi bilenler Kemalist olur.” Okuyucu: Heh! Aman, “heh!” demişim, hah! Sosyalist olacaksan, sağduyunun tezahür ettiği AKP’ye eyvallah edeceksin arkadaş! Bu sosyalistler, mesela 20’lerde olacaktı ki memlekette, gör bakalım halifeme padişahıma dilime dinime fesime peçeme şeyhime ağama el uzatabilecek miydi o pis Jakobenler! Moskof ettiler bizi! Bunlar orada da bu iş böyle olmaz dedilerdi ama, Lenin domuzu da dinlemediydi!

Ufuk Uras: “Bu ülkenin egemenleri, kendilerini bu ülkenin sahibi olarak gören yurttaşları, darbe zeminini hazırlamak için ülkeyi istikrarsızlaştırırken, yaratılan siyasi, sosyal ve ekonomik istikrarsızlıkların kurbanı, ezileni hep sade yurttaş oldu.” Okuyucu: Evet ya! Bizi hep bu darbeciler ezdi, 60 yıldır bizi aldattılar yok sosyo-ekonomik düzenmiş, yok kapitalist sistemmiş, hepsinin Ergenekon’un bugünkü AKP iktidarını öngörerek düzenlediği tertipler olduğu açığa çıktı da, bu palavra bitti. Rahat bıraksalar, AKP istikrarı, huzuru, bolluğu filan her bir şeyi getirecek...

Roni Margulies: “... bencil, gerçekçi, sağduyulu insanlar kendilerini durup dururken tehlikeye atmaz, Dimyat’a pirince gidip evdeki bulgurdan olmayı göze almaz. Alması için, başarılı olma ihtimalinin yüksek olduğuna, yalnız kalmayacağına, çok büyük kalabalıklarla beraber yürüyor olacağına aklının yatması gerekir. Biz de buna devrim deriz.” Okuyucu: Evet, biz de buna devrim deriz ve nitekim memlekette yaşanan da budur. Öyle halktan kopuk, ne diyorlar, öncü mü ne, komplocu adamların oldu bitti darbelerine devrim mi denirmiş. Türkiye’de, Rusya’da, Çin’de, Küba’da var mıydı yüzde 40 küsur oy almış parti?

Roni Margulies: “İş başa düştü deyip harekete geçmeyi, işyerini işgal edip ayaklanmayı gözün yemiyor, ne yapacaksın? Bari durumu birazcık düzeltme ihtimali olan bir parti başa gelsin. Hangisi bana daha az eziyet eder, hangisi belki bir iki olumlu iş yapar?” Okuyucu: AKP abi AKP. Sağduyum öyle diyor. Ben de sosyalistim yüzde 20.

Ufuk Uras: “Ergenekon gerçek bir faşist harekettir. Faşizm dediğiniz de toplumu devlette eritmedir. Faşizm, şiddetin ve keyfiliğin iktidarıdır.” Okuyucu: Doğru söze ne denir! Faşizme karşı, yasalara, topluma, özgürlüklere, insan haklarına saygılı, hukukun ve meşruiyetin temsilcisi AKP ile omuz omuza!

Ufuk Uras: (Soru: AKP’yle birlikte yeni bir anayasa hazırlanmasını destekler misiniz?) “Tabii... Bu ülkede bu adımları atanı biz destekleriz. Mesela AKP, Ermenistan’la ilişkiler normalleşmeli dedi. Ben Meclis’te hemen destekleyici bir konuşma yaptım.” Okuyucu: Yapıcı muhalefet bu işte, konuşma da yapıcı hem, helal olsun.

Roni Margulies: “Belki de zengin olmadığım için, bütün insanların sağduyu sahibi olduğuna inanırım.” Okuyucu: Bu çocuk da iyi hoş da, ikide bir mali durumunu niye vergi tabelası asar gibi ilan eder bilmem. Ama bu sağduyuya güvenme noktasında haklı. Toplum mühendisi gibi bakıyor meselelere. Şimdi değiştireceğimiz 12 Eylül Anayası’na zamanında yüzde 92’yi de açıklıyor formülü, yığınsal olsun da, sağduyu değişkendir...

Eyvah, yerimiz biteli çok olmuş. Halbuki, daha bu “sol” partinin sınıfsal... Yok, öyle bir bölüm yokmuş... AKP’ye karşı... Onu da bulamadım bak... Emperya... Aman, o zaten... Küreselleşme, evet küreselleşme ve çevre filan konusuna da değinecektik halbuki. Ne yapalım, başka zaman.

Cheshire Kedisi’ni düşünedurun siz, ben karikatürle bitireyim, başladığım gibi. Karikatür, çarpıtılmış ifade ya da ana hatlarıyla çizim gibi anlamlara da geliyor. Abartma ve olmadık sonuçlara vardırma gibi kullanımı da mevcut. Siyasette ve edebiyatta da karşılaşılıyor. Hayır, “Marksizmin Bir Karikatürü”ne geçiş yapmayacağım, oradaki anlamı, bu sırıtkan kedilerin kelimenin mizah yüklü anlamıyla karikatürlerindekinden farklı...

Severim az yazılı, güldüren çizgili karikatürleri. Ne bol lakırdıya meydan bırakırlar, ne asık suratlı bir desen karşısında düşündürürler...

Şimdi isim arıyorlardır, hadi bir öneri: AKP-SL...