Bosch işçilerinin Türk Metal ile imtihanı

Bosch’ta 5 binin üzerinde işçi bir yıldır Türk Metal’den kurtulma mücadelesi veriyor. Geçtiğimiz hafta başlayan yetki davasında yerel mahkeme, Birleşik Metal’in itirazlarını daha ilk duruşmada reddederek büyük bir skandala imza attı.

Mahkemenin rutin yargılama usullerini hiçe sayarak verdiği bu karar şimdi Yargıtay’a taşınmış durumda.

Bosch işçileri yola çıkarken sadece Türk Metal engelini aşmaları gerektiğini düşünüyorlardı. Oysa metal işçisinin karşısında bir cephe oluşturmuş sarı sendika-devlet-sermaye üçlüsü vardı ve bir yıl boyunca işçiler bu üçlü ile defalarca karşı karşıya geldi.

O karşı karşıya gelişlerden kimi anekdotlar aktaralım.

***

Türk Metal’den istifaların birinci ayı dolmak üzereydi. İstifanın ve yeni sendikaya üyeliğin yasal olarak geçerli olmasına sadece iki gün kalmıştı. Bu süre zarfında Türk Metal’in bütün çırpınışları sonuçsuz kalmıştı. En son Genel Başkan Pevrul Kavlak fabrikaya sokulmuş, 3 vardiyada işçilere vaatler verip “dönün” diye yalvarmıştı.

Ne verilen vaatler, ne yalvarmalar işe yaramıştı işçiler terk ettikleri sarı sendikaya dönmüyorlardı.

Bosch yönetimi için iş başa düşmüştü. 12 Nisan günü işletme genelinde bilgilendirme toplantısı yapılacağı duyuruldu. Kürsüye çıkan Alman yönetici, işçilerin sendika değişimini desteklemediklerini açıkladı. Türk Metal’e geri dönmek isteyen işçilerin olduğunu ve bunların Birleşik Metal’in bazı üyeleri tarafından engellendiğini söyledi. “Bunları tespit ettik ve gereken cezayı vereceğiz” diye de ekledi.

Oysa asıl baskı gören Birleşik Metal üyeleriydi.

Fabrika kapılarının önüne noterler getirildi, işçiler gece yarılarına kadar “Türk Metal’e dönün” baskısına maruz kaldı.

Tehditlere direnemeyenler oldu ancak bu operasyon Türk Metal’i yeterli sayıya ulaştıramadı.

Bir haftaya yayılan bu “terör”, Bosch işçilerinin patronuyla ilk gerçek yüzleşmesi oldu.

***

Bursa’da Renault işçilerinin Türk Metal’in toplu sözleşme taslağına isyan edip 16:00-24:00 vardiyasında üretimi durdurduğu akşamdı. Renault işçilerinin o gece diğer fabrikalardaki arkadaşlarını arayarak “bize desteğe gelin” çağrısına kulak veren Bosch işçileri vardiyadan çıkmış ve Renault’a doğru yürümüşlerdi. Sanayi karakolunun birkaç yüz metre ötesinde demir çubuk ve satırlarla saldırıya uğradıklarında, o gece organize sanayinin sokaklarının Türk Metal’in eli sopalı adamlarına terk edildiğinden haberleri yoktu.

İkisi ağır olmak üzere on Bosch işçisi yaralandı.

Birkaç gün sonra Bursa’da sendikada karşılaştık. Geçmiş olsun dedim. Sol kolu alçıda, sağ kolunu ise güçlükle hareket ettiriyordu. Bir süre iş görmez raporu almıştı. Biraz canının yandığını söyledi ama “biz bunlardan sonsuza kadar kurtulacağız hocam” diye eklemeyi de ihmal etmedi.

Bu olay Bosch işçileri için, Türk Metal denilen organizasyonun işçi düşmanlığında varabileceği noktayı gösterdi.

***

8 Kasım sabahıydı. 24:00-08:00 vardiyasının işçileri çağrımız üzerine bilgilendirme toplantısı için sendika şubesine geliyorlardı.

Daha fabrikadan çıkmadan içeride bir kâğıt dolaşmaya başladı. Kâğıt, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 8 Kasım 2012 tarihli, Bosch’ta çoğunluğun Türk Metal’de olduğunu gösteren yazısıydı.

Sendika şubesi hınca hınç doluydu ve işçiler aralarında bu kâğıdın gerçek olup olmadığını tartışıyordu. Telefonum çaldı ve sabah fabrikada dağıtılan kâğıdın Bakanlıktan alındığı teyit edildi. Toplantı başladı, sendikanın şube başkanı sözü bana bıraktı. Açıklamayı yapmak bana kalmıştı.

Bakanlığınki açık bir usulsüzlüktü. 4 Mayıs’ta iki sendikanın da başvurusu vardı. Türk Metal’in bu tarihte çoğunluğu yoktu ve bu başvuru hasıraltı edilmişti. Tam 4 ay sonra, 10 Eylül tarihinde yaptığı başvuruya ise olumlu yanıt verilmişti. Birleşik Metal’in kendisine verilen olumsuz tespite itiraz süreleri beklenmemişti. Geceden yazıldığı belli olan kâğıdın daha bakanlıkta mesai başlamadan Bursa’ya ulaştırılması da cabasıydı.

İşveren de birkaç saat sonra bu durumu “yetkili sendikanın belirlenmesi için önemli bir adım” olarak duyurdu. Beklenti, işçilerin Türk Metal’e dönmesiydi.

Ama olmadı. İşçiler Bakanlığın çoğunluk tespitine “helvacı kâğıdı” adını taktılar ve hükümsüz ilan ettiler.

Bu ise, Bosch işçilerinin “devlet” ile ilk gerçek yüz yüze gelişiydi.

***

Sermaye-sarı sendika-devlet…

Oysa onların tek istediği 30 yıldır tepelerindeki ikinci patron olan Türk Metal’den kurtulmaktı.

Mücadele ise öğretici oluyor. Neler öğrenildiğini ise gelin bir Bosch işçisinin geçenlerde sosyal medyada arkadaşları ile paylaştığı şu paragrafa bakarak görelim:

“Bir yıldır hak mücadelesi veriyoruz... Karşımıza önce MESS çıktı, binlerce istifa ile onu yendik… Patron tehdit etti, bir miktar istifa verdik ama yine direndik. Yüzlerce arkadaşımızı gece karakola ifadeye götürdüler, bir kişi bile vazgeçmedik… Fabrikamızın önüne geldiler, saldırdılar, arkadaşlarımız dayak yedi, vazgeçmedik... Kimi siyasiler teker teker arkadaşlarımızı aradı, evlerine gitti vazgeçmedik... AKP’nin Bakanı yasaları yok saydı, usulsüz belgeler verdi dönmedik... Yargı dedik, hakkımızı mahkemeye taşıdık, dosyaya bile bakmadan “beni aşar” dedi... Ama emin olun bu insanlar onurunu ve şerefini kaybetmeyecek ve sonuna kadar mücadele edecek”

Şer cephesi işte bu kararlılıktan ölesiye korkuyor.

[email protected]