Bahar, Abuzer, Ankara

Hoş geldin ağabey, tamam tamam, öyle demedim, hoş geldin Abuzer, sefalar getirdin, bunca yıldır silindi sandığım anıların arkadaşı. İlk cemre düşmüş işte havaya, ülkeme bahar geliyor da, duyup mu geldin? Haklısın, cemre her yıl üç kez düşerdi senden sonra da, hiç çalmazdın kapımı, bu bir başka türlü bahar ziyareti desene kardeş. Hey aramızdaki sıradağlar, yollar, uzaklığın ötesinde kalın duvar, tel örgüler yetmemiş de, daha daha ötelere gitmiş, oralardan da gelmiş Abuzer hey. Bildim, havaya, suya, toprağa cemre düşmekle gelmeyen baharı çağıran dostum, bildim, o romanlarda denildiği gibi, aralık bir kapıdan aniden başını uzatıveren sevgili gibi gelen bahardır seninle bunca zaman sonra kucaklaşmanın sebebi. Ne iyi ki geldi, ne iyi ettin de geldin. Sağ olsun aracı dostumuz, sağ olsun albümün iliştirilmiş gece yarısı mektubu. “Özlemişsindir” demesi de bir cemre marifeti değildir elbet. “Hasretlik sona ersin, ülkeme gelsin bahar”...

Bak Abuzer, bu benim annem. İlk kez böyle bir topluluk içine çıkıyor, ondan şaşkınlığı. Devrim şehitlerine saygı duruşuna ilk kalkışı, ondan bakıyor sağa sola. Bak, annem Abuzer. Etrafındakilere uyup kaldırdığı kolu alışık değil, ondan titrek. Evet Abuzer, senin kanındaki illet var onun göğsünde, sarıdır benzi, kolu biraz da ondan titrer. Sen nasıl ki yüzünde maskeyle kalkıp geldin, o da aynı sebepten gelmek istedi bu kez. Hani gerçekten “tarihî” oldu ya Beşiktaş çay bahçesi, hani her yeri doldurdu ya işçiler, bir gelip görmek istedi. İşçiler Abuzer, işçiler, hani annem göremeyecek ama seninle konuşacağız ya, çok geçmeden “bahar eylemleri”ni yaratacaklar ya... Bak, alkışlıyor ya seni, o benim annem Abuzer. Soluğun kesildi kesilecek, yine de söylüyorsun ya türkünü. Maskeni sıyırıp alıyorsun ya yüzünden, tedirginliğime “boşver, buradan kapsam kapsam sağlık kaparım” diye umursamaz bir gülüşle karşılık veriyorsun ya... “Param yok ama gülüm, sana bir cüzdan yaptım...” Beşiktaş’tayız, çay bahçesindeyiz. Zonguldak’ta ah, hasretim sana...

Abuzer, bak, Hasret. Bağlaması, şelpesi. Bak Abuzer, alevler. Ah benim aymazlığım, ah benim o masaya bir türlü gelemeyişim. Ah benim sizi son görüşüm...

Bugün hava sıcak olacak Abuzer, mevsim normallerinin üstünde diyorlar. Cemre düşmüş, hep düşer. Bilirim, seni bana getiren, işçilerdir yine, o değil. Baharı onlar taşır ülkeme, ülkene sen gelirsin. Bunca yıl Abuzer, bunca yıl. Ne çok özlediğini, kavuşunca anlamak ne tuhaf...

Bir somun ekmek gibi sıcak, sen sahneden indiğinde alnındaki ter gibi buğulu olacak hava diyorlar Abuzer. Ankara’dalar bizimkiler. İşçiler Abuzer, işçiler. “Dört yanımız kan içinde...” Aldırmazsın, yürürsün, bilirim. Hasret’e yaslan Abuzer. Annemin koluna gir. Hey canımın, son kez Beşiktaş’ta buluşan üç parçası, yine işçilere borçlandım sizi.

Sefalar getirdiniz ülkemin bahar taşıyıcıları. Ne iyi ettiniz. Annem, Abuzer, Hasret. Hoş geldiniz. Düş cemre düş, Ankara’nın göbeğine. Merhaba bahar, bak, oradalar. Bizimkiler orada. İşçilerle...