Türkiye çapındaki yayılmacı bir devlet ister istemez bir emperyalist hiyerarşi içinde devinecektir. Buna göre Türkiye sermayesi uluslararası sömürüden payını alacak, buna göre tezgâhını kuracaktır.

Türkiye’de düzen içi çatışma: Nijer, BRICS,…

Son aylarda bu köşede Türkiye’de düzen içi çatışmaya sıklıkla eğildik ve müphem bir tül altındaki çatışmanın taraflarının emperyalist hegemonya krizine göre belirlendiğini yazdık.

Türkiye çapındaki yayılmacı bir devlet ister istemez bir emperyalist hiyerarşi içinde devinecektir. Buna göre Türkiye sermayesi uluslararası sömürüden payını alacak, buna göre tezgâhını kuracaktır. Ama dünyada çok belirsizlik var. 

ABD’nin başını çektiği ve halen Türkiye’nin de içinde olduğu Batı emperyalizmi mi, yoksa Çin-Rusya ittifakı mı?

Sermaye sınıfı çıkarlarına, bağlantılarına göre bu soru etrafında bölünüyor. Onları takip eden düzen içi siyasiler ve belki zaman zaman taraf değiştirerek bu soru etrafında kapışıyorlar. Bürokrasi de öyle, bir kısmı “devlet aklına” göre, bir kısmı çıkarlarının peşinden ip yarışmasında birbirlerinin beline sarılıyorlar.

31 Mart seçimlerinde bir tarafın ağırlık kazandığını ve Türkiye’nin ABD ve NATO’ya doğru çubuk büktüğünü izledik. Türkiye Ukrayna’da silah fabrikaları açtı, Rusya’ya karşı olduğu saklanmayan NATO tatbikatlarına katıldı, Avrupa Gökyüzü Kalkanı Girişimi’ne dâhil oldu, Karadeniz’de nereye varacağı belli olmayan anlaşmalar imzaladı, ABD ile sıvılaştırılmış doğal gaz satın alma sözleşmeleri yaptı vb.

Ayrıca Erdoğan sonrası için ABD’ye daha yakın olduğu bilinen İmamoğlu gibi yeni sermaye ajanları başkanlık için sıraya girdi.

Ancak seçimden sonra düzenin tekrar diğer tarafa yattığı ve ABD’cileri bir şekilde gerilettiği izleniyor.

Kuvvetli İsrail karşıtı çıkışın sadece seçimde AKP’nin bu konuda sıkıştırılmasına bağlanması doğru değil, muhtemelen karşı tarafı bastırmak için de İsrail karşıtlığı kullanılıyor.

Yargıtay krizinden, Anayasa Mahkemesi kararlarına, mafya operasyonlarından Fetullahçılara yönelik operasyonlara kadar her şey bu eksende gelişiyor.

Bu yazıda Türkiye’nin yayılmacı bir ülke olarak yönelimine iki yeni olay üzerinden bakalım:

Nijer’de Türkiye kiralık asker mi kullanıyor?

Elimizde açık kaynaklardaki haberlerin dışında bir delil olmadığı için temkinli bir şekilde yazılması gerekiyor. Batı emperyalizmine dayalı İngiltere ve Fransa tabanlı Suriye’de insan hakları gözlemi yapan iki örgütten yayılmış haberler. 

Bu haberlere göre Türkiye Suriye’den kendisine yakın ekiplerden para karşılığı asker toplayıp, onları uçaklarla Nijer’e sevketmiş. Sayının 3.500’e yaklaşacağı düşünülen paralı askerler Nijer sınırının ve madenlerin korunmasını üstlenmişler. Rus askerleri ile birlikte çalışıyorlarmış. 

Aşağıdaki emperyalistler için hazırlanmış, Afrika halklarını yok sayan ve ülkeleri içerdiği hammaddelere göre gösteren haritada Nijer’in yerini bulup hatırlayalım.

Emperyalizmi anlamak için mükemmel bir harita, ülkelerin ismi silikçe arka fonda yazılırken el konması gereken madenler öne çıkmış. Nijer Afrika’nın kuzey batısına doğru koyu yeşil ile gösterilen ülke. Emperyalistler için Nijer halkının bir önemi yok, Nijer’i şöyle kodlamışlar: Uranyum, petrol. Ayrıca altın da var, unutmuşlar, ya da birbirlerini atlatmak için yazmamışlar. Bu arada Nijer madenlerinde 14 yaş altı çocukların çalıştırıldığını ilave edelim.

Nijer’de geçen yılın ortalarında bir askeri darbe yaşanmış ve Nijer de Mali, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Burkina Faso’dan sonra yıllardır süren Fransız sömürgeciliği ve hegemonyasından kopmuştu. Fransız ordusu sözüm ona cihatçı çetelere karşı mücadele için bulundurduğu askeri birliklerini çekmek zorunda kalmıştı.

Elektrik enerjisini büyük ölçüde nükleer reaktörlerden üreten Fransa için Nijer uranyum yatakları önemliydi ve bu olanağı kaybetmiş gözüküyor. Muhtemelen Fransa’nın Ukrayna’ya asker göndermeyi telaffuz edecek kadar Rusya karşıtı haline gelmesinde Afrika’da uğradığı büyük kayıp rol oynadı.

Nijer Başbakanı 2024 Ocak ayında Moskova’yı, Şubat ayında Ankara’yı ziyaret ederek ikili anlaşmalar yaptı ve yardım sözü aldı. Eğer paralı asker gönderildiyse muhtemelen bu ziyaretlerden sonra gerçekleşmiştir. 

Fidan’ın Çin ziyareti ne anlama geliyor?

Dışişleri Bakanı Fidan’ın geçen hafta gerçekleşen Çin ziyareti bir fırtınaya neden oldu. 

Nasıl olmasın, Fidan Çin’de BRICS’e Türkiye’nin katılma arzusunu dillendirdi. Moskova’da yapılacak gelecek BRICS zirvesinde bu isteğin memnuniyetle ele alınacağı şeklinde yanıt gecikmedi.

BRICS ki, ABD mali sermayesinin hegemonyasını ortadan kaldırmayı amaçlayan krizin cepheye sürülmüş temel araçlarından biri.

Yeni İpek Yolu’nun Orta Koridorunda işbirliği teklifi de sevinçle karşılandı. Hatta karşı taraf Şangay İşbirliği Örgütü’ne katılımı telaffuz etti.

Görüldüğü gibi düzen içi karşı manevra çok keskin oldu.

Biz nereye bakalım?

Biz nereye bakalım? Bir kere sermaye sınıfına bu köşede şöyle taraf tutun, şöyle avantajlarınız olur diye öneride bulunmamayı ilke olarak benimsiyoruz.

Teşbihte hata olmaz denir ve tabi ki aralarında çok büyük fark var, ancak Kurtuluş Savaşı öncesinde ve sonrasında ABD mandacılarını hatırlayın. Wilson Prensiplerinin Türkiye’nin kurtuluşu olabileceğini, İngiltere ve Fransa’dan farklı olarak ABD’nin halkların özgürlüğünü istediğini ileri sürüyorlardı. Halide Edip Adıvar örneğin. ABD hegemonyasını o gün reddedenler o dönemi devrimci olarak geçirdiler, Mustafa Kemal gibi.

Günümüz hegemonya krizi esnasında hiçbir aydının yüzünü işçi sınıfı siyasetleri dışında bir odağa çevirmesini istemiyoruz.

Eğer umut besleyeceksiniz linki verilen videoyu bir kez izleyin lütfen. Geçenlerde ABD’den Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi (PSL) yöneticileri Türkiye’yi ziyaret etmişti. Video da TKP’nin iki yönetici ile yaptığı röportaj görülüyor. 

Bu iki işçi sınıfı partisi yöneticisi, ABD’den değil de, örneğin, Türkiye’den, Yunanistan’dan, İspanya’dan, Hindistan’dan, Brezilya’dan vb. olabilirdi, bunun önemi yok, ama önemli bilgiler vermelerine karşı sadece sözlerine değil de gözlerine ve vücut hareketlerine yansıyan yaptıkları işe inanca bakın.

Dünyanın emekçi sınıflara dayanan geleceğine inanmayanlar savrulur gider bu kargaşada.