Boyun Eğme'de bu hafta: Türkiye'nin ayarını bozan darbe

Haftalık siyasi gazete Boyun Eğme'nin yeni sayısı yarın '12 Eylül 1980 - Türkiye'nin ayarını bozan darbe' manşetiyle okurla buluşuyor.

soL - Haber Merkezi

Haftalık siyasi gazete Boyun Eğme'nin 186'ncı sayısı yarın "12 Eylül 1980 - Türkiye'nin ayarını bozan darbe" manşetiyle okurla buluşuyor.

12 Eylül'ün yalnızca bir zorbalık dönemini açmakla kalmadığı, Türkiye toplumunun genleriyle oynadığı vurgulanan Boyun Eğme'de şu değerlendirmeye yer verildi:

12 EYLÜL 1980

TÜRKİYE’NİN AYARINI BOZAN DARBE

12 Eylül, Türkiye’nin yeni bir uyanış döneminin kapanışı oldu. 

1960’lı yıllardan başlayarak halk hareketlenirken emekçiler örgütlenmeye, işçiler hakkını aramaya, aydınlar yeniden halkın sorunları için kalemlerini bilemeye başlamıştı.

Türkiye bu kez gerçekten emekçi sınıfların sahneye fırladığı, ülkenin kaderine göz diktiği bir dönem yaşıyordu. 

Bu dönem iyi hazırlanmış, haince planlanmış bir darbeyle kapatıldı.

12 Eylül 1980 darbesi, sadece bir zorbalık dönemini açmadı, Türkiye toplumunun genleriyle oynadı. Sadece baskıyla değil, baskının verdiği olanakları kullanarak yaydığı yalanlarla yaptı yapacağını.

Başarılı oldu, darbecilerin tahmin ettiğinden daha başarılı oldu. Çünkü arkasında tüm bir düzen vardı. Gericiler, cemaatler, tarikatlar, her boydan patronlar, emperyalist müttefikler ve hatta giderek mücadele kaçkını dönekler.

12 Eylül’ün başarısının da elbette bir sınırı vardır. Çünkü karşısına aldığı işçi sınıfı ve emekçi halktır. 

12 Eylül yenilecektir. “Sivil sağcılar” değil, işçi sınıfı yenecektir. Çünkü karşısındaki rakip odur. 

Ve 12 Eylül Türkiye kapitalizminin olağan halidir.

ASKER YAPAR, PATRON YAPTIRIR

12 Eylül darbesi bir askeri darbeydi. Sadece Türkiye’de değil, dünyada darbeleri askerler yapar ama asıl yaptıran hep başkadır. TÜSİAD yaptırır, NATO yaptırır, ABD yaptırır... 

Yapan, yaptıran bir yana... Darbeler hep sermaye düzeninin, sömürünün devamı için yapılır. Patronlar için yolu sonu göründüğünde, demokrasi treninden inerler ve zorbalık trenine binerler.

Onlar için çok fark yoktur: Demokrasi dedikleri zaten sömürücülerin demokratik diktatörlüğüdür. Diktatörlüğü demokratik yollarla sürdürmek mümkün olmadığında başka yollara sıra gelir.

Darbeler bu yüzden “asker kafasıyla” yapılsa da patron aklıyla planlanır.

Asker – sivil oyunu

Sermaye iş bölümünü sever. Devlette de sever. İşbölümü oyunun devam etmesini sağlar.

Sivil siyasetçiler krediyi tükettiğinde, ülkeyi “demokratik yoldan” yönetmek zorlaştığında, asker sahneye çıkar: Hem milleti, hem parlamenter rejimi kurtaracak, demokrasiyi rayına koyacaktır!

Halk oyundan sıkıldığında roller değişir.

Memleketi askeri vesayetten kurtarma oyununa geçilir.

Demokrasi denildiğinde hep aynı soruyu sormak lazımdır: Hangi sınıfın demokrasisi.

Sivil yönetim denildiğinde hep aynı soruyu sormak lazımdır: Hangi sınıfın yönetimi.


GAZETEDE YER ALAN DİĞER BAŞLIKLAR

Hafta boyunca meydanlarda, caddelerde, duraklarda, Nâzım Hikmet Kültür Merkezlerinde ve TKP bürolarında okurlarına ulaşacak olan Boyun Eğme gazetesinde yer alan bazı konu ve başlıklar şöyle:

  • Osmanlıcılık gericiliktir
  • Saray değil sermaye darbesi
  • Okul sıralarına, derslere, eğitime, öğrenmeye ve bin türlü derde tasaya merhaba