Toplumsal hayattan aforoz edilmek: Eski hükümlülerin hayatına kısa bir bakış

Eski bir hükümlü hükümlülerin cezaevinde yaşadığı koşulları, eski hükümlülerin toplumsal hayattaki yaşam pratiklerini ve neden tekrar suça karıştıklarını soL'a anlattı.

Yalçın Cuğ

Birkaç defa cezaevine girmiş ve toplamda 10 yıla yakın süre cezaevinde kalmış olan Tekin Coşan, toplumsal hayatta maddi açıdan kendisini idame ettiremeyen eski hükümlülerin tekrardan suça karıştığını belirtti. Coşan, söz konusu döngünün toplumsal bir hastalığa dönüştüğünü belirtti.

Coşan hükümlülerin cezaevinde yaşadıklarını, eski hükümlülerin toplumsal hayattaki yaşam pratiklerini ve neden tekrar suça karıştıklarını soL'a anlattı.

Cezaevi istihdamında torpil

Hükümlülerin maddi sorunlarının cezaevine girdiklerinde başladığını belirten Coşan, cezaevindeki işlerde istihdam edilen hükümlülerin genellikle torpili olan kişiler veya cinsel saldırı suçlarından hüküm almış kişiler olduğunu belirtti. Coşan, cinsel saldırı suçlarından hüküm almış kişilerin istihdam edilme nedeni hakkında "Devlette şöyle bir mantık var, 'Bakın, cinsel saldırı suçlarından hüküm giymiş kişileri öyle yan gelip yatırtmıyoruz, eşek gibi çalıştırıyoruz.' Çalıştırdıkları için ceza çektirdiklerini sanıyorlar ama asıl cezayı çalışmayan mahkumlar çekiyor, çünkü içerde çalışmanın birçok avantajı var. Eğer ceza çektirmek istiyorsan at koğuşa, aileleri bakabiliyorsa baksın. Standart mahkuma uyguladığını ona da uygula" dedi.

Cezaevinde istihdam edilen hükümlülerin diğer mahkumların yanı sıra birçok avantaja sahip olduğunu aktaran Coşan, istihdam edilen mahkumların avantajları hakkında şöyle konuştu:

"Standart mahkuma haftada iki defa sıcak su gelir oysa çalışan mahkumun her gün sıcak suyu hazırdır. Onlar her saat başı kantinini yapar ama adli mahkumlar haftada bir kantin yaparlar. Onların parası yatar, sigortası vardır. Devlet onları cezalandırdığını sanır oysa ki çalışan adam zamanını daha güzel değerlendirir. İçerde zamanın geçmesi için bir şeylerle meşgul olmak gerekir, o meşguliyet senin içerdeki zamanının geçmesini sağlar."

'Çocuklar iki, üç paket sigara için başkasının elbiselerini yıkar'

Cezaevinde istihdam edilmeyen mahkumların en büyük probleminin maddi kaynaklı olduğunu söyleyen Coşan, "Adli mahkumlara hiç bir şey verilmez. Sen devletsin, bu adamın parasının gelip gelmediğini görmüyor musun? Görüyorsun. Üç hafta, dört hafta, beş hafta kimin parası gelmediyse al onu çalıştır. Mesela içerdeki çocuklar iki paket, üç paket sigara için başkasının elbiselerini yıkar, meydancılık yapar. Belli bir yerden sonra sen bu kişilere hiçbir şey vermezsen o kişiler de içerde sivrilmeye başlar" dedi.

Eski hükümlü istihdamında da torpil

Coşan, cezaevinden çıkan eski mahkumların cezaevinde yaşadığı maddi sıkıntılarının dışarıda da devam ettiğini ifade etti. Devletin eski mahkumlara yönelik açtığı eski hükümlü kadrosunun yeterli olmadığını belirten Coşan, açılan kadroların ise torpili olan kişilerce doldurulduğunu aktardı.

Cezaevinden çıktığında iş bulamayan eski mahkumların ise toplumsal hayatta kendilerine yer edinemediğini, iş bulamadığını aktaran Coşan, "İnsan cezaevine bir kere düşmeli, bir kere düştükten sonra ise 'Eyvah' demeli ve düzgün bir hayat kurmalı. Ama ülkemizde maalesef süreç böyle işlemiyor. Eski mahkum dışarı çıktıktan sonra üç, dört, beş, altı defa daha içeri giriyor. Neden? Çünkü dışarı çıktığında devlet toplumsal hayata adapte olmasına olanak sağlamayınca diğer hayat daha cazip geliyor" dedi.

Coşan sözlerine şöyle devam etti:

"Şöyle düşün bir ana bir çocuk dünyaya getiriyor. O çocuğu al sokağın ortasına koy dünyaya gelir gelmez, o çocuk ne yapabilir ağlamaktan başka? Şimdi hükümlüleri cezaevinden çıkar çıkmaz sokağın ortasına koyuyorsun ve hadi diyorsun cezan bitti. Yol gösteren yok, eski hükümlülere açılmış olan kadrolar torpillilerle doldurulmuş, barınacak yerin yok. Bu hükümlü ne yapabilir?"

'Zar zor iş buluyor sonra maaşını alamıyor'

Eski hükümlülerin genellikle yoksul kişiler olduğunu söyleyen Coşan, devletin açtığı eski hükümlü kadrosuna giremeyen kişilerin özel sektörde de iş bulamadığını belirterek "Şimdi bu kişiler dışarı çıkıyor denetimli serbestliğe tabi tutuluyor. Denetimli serbestliğe imza atmak için götürüldüğü zaman hiçbir olanağı, hiçbir maddi desteği olmayan bu adamlar nasıl ayakta durabilir? Belki zar zor iş buluyor sonra oradan da maaşını alamıyor" ifadelerini kullandı.

Eski hükümlü kadrosundan yararlanamayan ve özel sektörde iş bulamayan kimi eski hükümlülerin Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı'na (KOSGEB) da başvurduğunu belirten Coşan, eski hükümlülerin KOSGEB sürecine dair şunları söyledi:

"Adam cezaevinden çıkmış, 'Yardım et' diyor. KOSGEB'e gitmeye dolmuş parası bulamayan adam yine de mücadele ediyor bir şekilde gidiyor sonra 'Kasada para yok' deniyor. Örneğin, 'Sen makinanı al, dükkanını tut onları faturalandır ondan sonra gel faturalar üzerinden halledelim' deniyor. Adam ekmek bulamıyor, onlar 'Makine al, faturalandır' diyor."

'Hastaneye almıyorsun, suça teşvik ediyorsun'

Kış aylarında kimi eski hükümlülerin kısa süreli cezaya çarptırılacağı suçlar işlediğini aktaran Coşan, kimi eski hükümlülerin ise denetimli serbestlik için suç işlediğinin atını çizdi. Coşan konuya dair, "Eski hükümlü hastaneye gidiyor. Devlet hastanesi 'Seni muayene edemeyiz, senin sigortan yok' diyor ve muayene etmiyor. Onlar da bunun yolunu bulmuş; kısa dönem cezaevine giriyor, denetimli serbestlikle çıkıyor. Şimdi denetim 1 yıl artı 1 ay. Böyle olunca da Adalet Bakanlığı diyor ki 'Sen bizim malımızsın.' 'Devletin malı' olunca da sana 1 yıl boyunca hastane kapıları açılıyor" şeklinde konuştu.

Söz konusu durumun da eski hükümlüleri suça teşvik ettiğini söyleyen Coşan, "Böylece devlet eski mahkumun sosyal güvenliği oluyor. Devlet diyor ki 'Senin dışarıda sigortan yoksa gel bir iki hafta bizde yat zaten bir yıl da denetim veriyoruz biz.' Bu kişi dışarıda hastaneye gidemeyince gider 1-2 hafta içeri girer sonra 1 yıl sigortası yatar. Böyle bir mantık olabilir mi? Sen hastaneye bile almıyorsun insanları, suça teşvik ediyorsun" dedi.

'Aç kalmadığı sürece bu işi yapar mı?'

Toplumsal hayatta maddi açıdan kendisini idame ettiremeyen eski hükümlülerin tekrardan suça karıştığını aktaran Coşan, "Her içeri girdiğinde arkadaşlar edinirsin. Her çıktığında sarılacak tek arkadaşların yine o aile gibi gördüğün insanlar olur. Böyle de suç camiası oluşur. Sonra tekrar içeri girersin ve her içeri girip çıktığında tecrüben artar" dedi.

Coşan, eski hükümlülerin tekrardan suç sarmalı içine girmesi durumu hakkında şöyle konuştu:

"Bin 500 lira için adam vuran çocuklar var. Bin 500 lira için adam dövmeye kalkan çocuklar var. Düşündüğünde bin 500 lira nedir değil mi? Ama öyle düşünmemek lazım, hani şöyle bir tabir var, kurt dağda aç kalmadıkça şehre inmezmiş. Bu adam aç kalmadığı sürece bu işi yapar mı? Yapmaz. 

Zamanında çaba gösterip bir şey elde demeyen eski hükümlüler tekrar dışarı çıkınca 'Vurulacak, kırılacak, asılacak insanlar varsa biz elimizden geleni yapalım' diye dolaşıyorlar. 'Böbreğini sat' desen sıraya girecek binlerce eski mahkum var bu memlekette.

Benim dedemin bir lafı vardı 'Muhannete muhtaç olmayın' diye. Ne muhanneti? Bizi ite köpeğe muhtaç ettiler. Çocuklara harçlık verip de kendi pis işlerini yaptıran insanları da biliyoruz. Pis işlerin yaptırıldığı insanlardır hayata tekrardan tutunamamış olan eski mahkumlar. 3-5 tane çakal bu eski mahkumları toplar, besler sonra kabadayıyım diye dolaşır. Atlarla filler tepişiyor çimenler eziliyor hesabı. Örneğin Sedat Peker'in villasına gerçekleştirilen silahlı saldırı. Vurulan kim? Eski hükümlü. Vuran kim? Yine eski hükümlü."

'Devletin suçu azaltma çabası yok, bu durum artık toplumsal bir vebaya dönüştü'

Söz konusu döngünün toplumsal bir hastalığa dönüştüğünü anlatan Coşan, sözlerini şöyle bitirdi:

"Suça karışmayıp da kendisini doğru yola sokmak isteyen arkadaşlarımız çok ama ister istemez bu çocukların hepsi tekrar suça bulaşıyor. Eski hükümlüleri, tekrardan topluma kazandırmak, ayakta tutabilmek için ayrı bir iş kanalı kurulması, imkan verilmesi lazım. Ama devletin suçu azaltma çabası yok.

Bu durum artık ilerlemiş ve toplumsal bir vebaya dönüşmüş durumda. Bizim bir şeyleri değiştirmek için olan bu çabamız bu yangın çıkmadan önce sesimizi duyurmak amaçlı. Yarın bir gün bu yangın çıktığı zaman, bizim bunları öncesinde söylemiş olduğumuzu görsünler diye. Devlet şöyle bir kafasını çevirse görecek derdimizi, görmüyorsa da bir gün bu yangın elbet çıkacak. Bu tehdit değil, olacak olan şey."