Kemal Okuyan: Sermaye düzeninde paranın temizi kirlisi olmaz

soL TV'de Kemal Okuyan'la Gündem programında Sedat Peker'in videoları, ülke siyasetinde yaşanan gelişmeler ve 'yeraltı dünyası' konuşuldu.

Haber Merkezi

soL TV'de Kemal Okuyan'la Gündem programında bu hafta masaya siyasi gelişmelerin yanı sıra bu gelişmelerin AKP'ye yansımaları yatırıldı: AKP dağılıyor mu?

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan gazeteci Şule Aydın'ın sorularını yanıtladı. 

Okuyan, ilk olarak Sedat Peker videolarına ilişkin yorumları, bu yorumlarla birlikte konuşulanları değerlendirdi. Okuyan, bu değerlendirmeler içinde sıklıkla dile getirilen mafya güzellemelerini ele alırken, İtalyan mafyasının kuralları, ilkeleri gibi şeylerin tartışıldığını hatırlatarak, bu suç örgütlerinin estetize edildiğini, bu şekilde ortaya atılanların gerçekle ilgisi bulunmadığını vurguladı. Okuyan şöyle konuştu:

"Tabii insan doğal olarak merak ediyor. Belli ki orada bir dekor oluşturulmuş, her birisine bir anlam yükleniyor. Ama eninde sonunda bu sembollerle ilgili çok fazla kafa yorduğumuz zaman bir yandan da bu suç örgütlerini estetize etmek gibi bir şeye düşüyoruz. Zamanında ABD’deki İtalyan kökenli bu suç örgütlenmeleriyle ilgili filmlerle, romanlarla korkunç bir estetik operasyonu yapıldı. Bu niye bir sanatın konusu oluyor diyemem ama eninde sonunda bunlar suç örgütü. Dolayısıyla şu kitaptan ne anlamlar çıkar, ben çok orasına girmek istemiyorum. Tabii ki bazı yorumları okudum, bazılarını ben de anladım, yani çok açık mesajlar vardı. Çok üzerinde durulması gereken konular olduğunu düşünmüyorum, biraz bu işin sosu gibi. Ama tabii bir de konuşulanlar var, söyledikleri var.

Yoksa Troçki kitabı orada ne arıyor sorusuna bin farklı alternatifle yanıt verilebilir. O kitaptan ne anladığını da bilmiyorum Sedat Peker’in. Ben Troçkist gelenekten birisi değilim ama belki de yazılmış en iyi Troçki kitaplarından birisi Deutscher’in kitabı. Onu niye oraya koydu, ne mesaj veriyor, biz hepimiz aynı yolda gidiyorduk, beni tasfiye etmeye çalışıyorsunuz diye bir mesaj mı veriyor? Başka anlamlar yükleyenler de var ama dediğim gibi ben oradaki kağıt kaleme, zarflara falan çok odaklanmamaya çalışıyorum çünkü biraz da ağırıma gidiyor. Yani bunların kendi dünyalarına fazla değer vermek gibi bir şeyin parçası olmak istemiyorum açıkçası."

'Mafyanın iyisi, güzeli olmaz'

"Baksınlar, İtalya’daki suç örgütlerinin de gerçek yüzünü görsünler. İtalya’daki devlet, siyasetçi, iş insanı, mafya bağlantıları konusunda çok şey biliyoruz. Mafya kurallı çalışırmış da bunlar kuralsızmış da. Ne kuralı! Yani sonuçta dünyanın her yerinde benzer suç örgütleri var, acımasızlar, para için çok şey yapıyorlar. Genellikle çok büyük bölümü uyuşturucuyla bağlantılılar, mecburlar, orada büyük para var. 

Suç örgütü suç örgütüdür. Mafyanın iyisi, güzeli olmaz. Bizdeki genel olarak "Avrupa’daki her şey iyidir" gibi bir algının uzantısı olsa gerek, İtalya’da bir sürü yoksul insanın da kanına girdiler, yalnızca kendi aralarında kavga etmediler. Devrimci siyasetçilerin kanına girdiler dönem dönem. Hiçbirisinden bir güzelleme çıkmaz."

Sedat Peker'in verdiği mesajlara yoğunlaşmanın anlamı olmadığını belirten Okuyan, Sedat Peker'in söylediklerinde bir yenilik olmadığını söyledi. Peker'in konu edindiği olayların hepsine dair haberler yapıldığını, bir kısmıyla ilgili hukuki girişimleri olduğunu hatırlatan Okuyan, bunları Peker'in dile getirmesinin önemsendiğini belirtti.

Okuyan, Sedat Peker'in ülke siyasetindeki dengelere müdahale anlamına da gelen bu çıkışı oturup kendi başına yaptığının düşünülemeyeceğini söyledi. "Peker'in söylediklerinin Hem AKP içine hem de MHP içine dokunan yanları var" diyen Okuyan, şimdiye kadarki haliyle Sedat Peker konuştukça Cumhur İttifakının zayıfladığını öne sürdü.

'Sedat Peker Türkiye’deki siyasi dengeleri değiştirmeye yalnız başına karar vermiş olamaz'

Okuyan, Peker'in elinde tuttuğu şeylerle bir pazarlık halinde olduğunu belirtirken şöyle konuştu:

"Peker bir pazarlığı mı bekliyor? Önümüzdeki süreçte bizi şaşırtacak şeyler mi duyacağız? Yeni hiçbir şey yok. Hatta şaşırtıcı hiçbir şey yok. Tabii iç hesaplaşmada bir şeyler konuşulacaktı ama şu kısmı önemli: Demek ki Türkiye’de bunları bazı kişilerin dile getirmesi önemseniyor. Şu ana kadar hem suç duyuruları yapıldı bu konularda hem birçok gazeteci değindi. Şu ana kadar anlatılan şeylerde 3-4 tane önemli başlık var. Cinayet, tecavüz, uyuşturucu kaçakçılığı, yargıya müdahale… Bütün bunlar bilinen olgular. bu Sedat Peker açısından kuşkusuz bir pazarlıktır. Bir pazarlık boyutu mutlaka vardır. Evet elindeki kartları pat diye açmıyor, tehdit ediyor, devamı geliyor diyor. Bunlara dair çok yorum yapıldığı için tekrar etmeyeyim ama sadece pazarlık değil. Kimsenin önemsemediği boyutu var bu işin. Bu pazarlık ve karanlık güçler arasında pasta, rant kavgası tamam olacak zaten ama niye bu noktaya geldi? Sedat Peker nasıl oldu da buna cesaret ediyor sorusunun siyasal boyutları olması gerek. Çünkü Sedat Peker’in hedef aldığı kişiler yalnızca bir karanlık pastada Peker’e rakip olan unsurlar değil. Aynı zamanda Türkiye’deki siyasi iktidarın uzantıları. Bu açıdan baktığımızda Sedat Peker’in yalnız başına Türkiye’deki siyasi dengeleri değiştirmeye karar vermiş olma olasılığı sıfır."

Okuyan, Peker'in konuşmaya başlamasının nedenlerinin ülke siyasetindeki değişmelerde aranması gerektiğini söyledi. Okuyan konuşmaların etki alanında bulunan siyasal ve toplumsal kesimlere ilişkin görüşlerini şu şekilde anlattı:

(Peker’in hedefinde Erdoğan yok mu? Siyasi denge değiştiği için mi bu kavganın sonunu izliyoruz?)

"Kesinlikle. Konuşmamız gereken Peker’le bağlantılı şeylerin dışında AKP’deki gelişmeler.

Türkiye’deki siyasi dengelerdeki bu oynamalar ve AKP içindeki bu dağılma hali gerçekleşmeseydi ‘yeraltı dünyası’nda ne olursa olsun Peker bu açıklamaları yapamazdı. Peker AKP’nin çok önemli bir kanadına yükleniyor, bu önemli. Ama öte yandan Peker bu anlattığı şeylerle ve kendisi bir figür olarak milliyetçi ülkücü camia denilen, MHP, İyi Parti ve BBP’nin siyasi alanda temsil ettiği geleneğin içine müdahale ediyor. O gelenekte bir başka benzer isim var: Alaattin Çakıcı. Devlet Bahçeli ile beraber görüntü veriyor. Hiç daha oralara girmedi ama konuşmalarında dikkat çekici bazı unsurlar var. Örneğin Barış Akademisyenlerine girmesi, bunun kendisini şirin gösterme, daha geniş bir kesimin kendisi söylediklerine alıcı olmasından ibaret olduğunu düşünmüyorum. Biraz kendi konumlanışına ilişkin küçük rötuşlar da yapmayı düşünüyor. MHP geleneğinin bugünkü siyasi dengeleri içindeki yerine de bir müdahale var."

Peker'in konuşmasının sadece pazarlık olarak görmediğini belirten Okuyan, konuşmaların siyasal etkilerini şöyle özetledi:

"Burada Sedat Peker’in bu konuşmaları yapmasına siyaset cephesinden de bir onay gitmiş olma olasılığı çok güçlü. Çünkü Sedat Peker konuştukça Cumhur İttifakı zayıflıyor. Bu çok açık. Ne yazık! Türkiye’de bir suç örgütü liderine mi kaldı bu işler diye herkes soruyor. Ama şu soruyu sormak lazım, iktidar blokundaki çözülme iktidar blokundan vezir düşürme üzerine kurulan bir muhalefet stretejisidir. Sedat Peker de iktidar blokunun bir unsuru. Herkes Davutoğlu, Babacan, Abdullah Gül cephesine bakıyor ama Peker de o blokun bir unsurudur. Suç örgütü, derin devlet geçiniz bunları. Bu bir bloktur ve bir bütündür. Ben ayrıca o kavramları da pek sevmiyorum. Derin devlet, sığ devlet. Suç örgütü kavramı bile her şeyi açıklamıyor aslında."

Okuyan, Şule Aydın'ın "İyi Parti açısından Peker'in açıklamaları nereye oturuyor?" sorusunuysa şöyle yanıtladı:

"Ben doğrudan Akşener’in ya da İyi Parti’nin bu konuşmalarda dahli vardır demiyorum. Ama şurası bir gerçek MHP de çok yara aldı. Yani bu Cumhur İttifakı meselesinde Devlet Bahçeli’nin hep Erdoğan’ı elinde tuttuğu değerlendirmesi yapılıyor. Ama şu unutuluyor. Güç ve inandırıcılık kaybeden bir siyasi iktidara tutunan MHP ideolojik olarak da erozyona uğruyor. Yani Devlet Bahçeli’nin, bakmayın siz şimdi iktidara tutunmuş gibi gözüküyorlar, iktidar olanakları büyük bir nimet ama öte yandan da inandırıcılığı düşüyor. Bu gelenekte bir başka aktör İyi Parti. Ve Millet İttifakında oyun kurma yeteneği en güçlü unsur bütün yediği darbelere rağmen Akşener.

Elindeki kartlara, olanaklara bakıyorsunuz Akşener’in, orada CHP’ye kıyasla daha fazla güç var. Akşener gerçekten de ilginç bir yer tuttu siyasette. Hem AKP’deki gelişmeler, hem MHP’deki gelişmeler, buradaki dağılma hali doğal olarak ilk etapta İyi Parti'yi etkiliyor. Çünkü henüz Davutoğlu ve Babacan’ın partisi yeteri olgunluğa ulaşmadı. Ulaşacak gibi de gözükmüyor. Babacan inanılmaz hatalar yapıyor. Hiç konuşmasa daha iyi denen siyasetçiler vardır, Babacan’ın son Abdullah Gül’le ilgili açıklaması ve açıklamayı yapma biçimi… İki üç gazeteci, özellikle İsmail Saymaz konuşturdu, konuşmaması gereken şeyleri söyletti Babacan’a. AKP üyesiyken RTE’nin adaylığı için imza vermişken, başka bir aday için kulis yaptığını ve merkezi bir rol oynadığını söylemesi iyi hesaplanmış bir hamle değil. Babacan’a bir faydası olmadı o açıklamanın.

Peker’in açıklamalarına gelirsek, niye siyasi boyutu var. Peker’in MHP içinde ağırlığı olduğunu falan düşünmüyorum. Ama şunu unutmamak gerekiyor, bu popüler kültür alanıyla siyaset arasındaki geçişken bölge, Peker’in videoları milyon milyon izleniyor. Ve izleyenler yalnızca siyasi meraktan dolayı değil, ya da Zaytung’un çok hoş haberi gibi, dizi izlemekten kapanma döneminde sıkılan orta sınıf eğitimli kentlilerin izlemesinden değil. Bir de Peker’in hitap ettiği bir toplumsallık var. Burada dengeler kaçınılmaz olarak değişecek. Sadece bir pazarlık ve rant kavgasından ibaret değil. Bu Sedat Peker için geçerlidir ama eğer siyaseten bir yerlerden yeşil ışık almasaydı imkanı yok bu topa giremezdi.

Böyle bir güçleri yok, dolayısıyla ne diyor ‘aklımı tatile çıkardım’. O tatil zorunlu tatil olabilir yani hadi bakalım denmiş olabilir. Bu AKP’nin iç dengelerinden ibaret olamaz. O yüzden ilginç olacak. Devamı gelir mi gelmez mi bilemem ama şimdiden söyleyebilirim AKP’nin son bir aydaki dağılma görüntüsünün üzerine tuz biber ekti. 'Türkiye’de neler oluyormuş neler' meselesi değil ki. Şaşılacak bir şey yok. Ama bunların söyleniyor olması Cumhur İttifakını, iktidar blokunu ciddi bir şekilde etkiliyor ve ben bundan en fazla yararlanacak partinin İyi Parti olacağını düşünüyorum."

Kemal Okuyan, Peker'in konuşmaları ve iç politikadaki etkileriyle ilgili söylediklerinin ardından uyuşturucu trafiğiyle ilgili dünyada yaşanan gelişmelere ve Türkiye'deki etkilerine değindi. Okuyan, yeraltı ekonomisi denilen şeyin kapitalist sermaye birikim süreçlerinin içinde oldukça kurumsal bir yeri olduğunu hatırlatarak, bu konudaki yaklaşımlarını paylaştı.

Okuyan şöyle konuştu:

"Dünyada suç örgütleri İsviçre gibi bazı ülkeler olmasa yapamazlar. 

Bu suç örgütleri denilen şey evet ağırlıklı olarak bir uyuşturucu pastası var. Dünyada 157 milyar dolar deniliyor yanlış hatırlamıyorsam toplam hacmine. Evet bu hacim büyük ama korkunç miktarda dağılıyor bu pasta. Sadece Avrupa’da 5 ile 6 bin arası uyuşturucuyla ilgili suç örgütü olduğu söyleniyor. Avrupa’daki pasta da 30-40 milyar dolar arası. Bunlar büyük rakamlar ve üstelik insan hayatına kast ediyorlar. Ama Amazon’un yıllık cirosu aşağı yukarı bu kadar. Kârı da Amazon’un 20-25 milyar dolar civarında. Demek ki öyle sanıldığı gibi dünyadaki en güçlü sektör değil. Ama burayı cazip hale getiren başka bir şey var."

İsteseler dünyada uyuşturucu denilen bela çözülür

"NATO uçakları Afganistan’dan ABD’ye uyuşturucu taşıyor.

Bu düzen değişikliği olmadan uyuşturucudan da kurtulunamaz, bu suç örgütlerinden de kurtulunamaz. Gayet açık bir tablo. Yani temiz kapitalizm!

Bir ülke gösterilsin temiz kapitalizme! O yüzden İsviçre örneğini verdim. Yani şunu mu diyeceğiz: Ah İtalyan mafyası ne kadar kültürlü ne kadar ilkeli bir suç örgütü! Gördük onların ne halde olduğunu. Yani binlerce sanayici, siyasetçi, milletvekili soruşturma altına alındı, mafyayla ilişkisi yüzünden İtalya’da. Dünyanın her yerinde böyle, İngiltere’de böyle. Ama bazı ülkelerde çarşafa dolanıyor iş, yerlerde sürünüyor çünkü o ülkelerin ekonomisi zayıf ve bu yüzden de bu suç örgütlerinin kapladığı alan çok fazlalaşıyor. Bir de istikrarsızsa o ülkenin siyaseti, bu suç örgütlerine sürekli suç işletirseniz, şunu vur bunu vur, şu Kürt işadamını öldür, şu sendikacıyı öldür, bunları yaptığınız zaman da gebe kalırsınız. İşte Sedat Peker de açıklarım diyor."

Aydın'ın Süleyman Soylu'nun bu konudaki açıklamalarını nasıl değerlendirdiğine ilişkin sorusuna ise Okuyan "Soylu olabilecek en düşük tondan konuştu. Gene muhalefete yüklendi, Sedat Peker’e değil. Ama şu anda Soylu çok gergin çünkü AKP’deki dağılma onu da etkileyecek" diye yanıt verdi.

Okuyan şunları söyledi:

"Pozisyon almaları gerekecek bir noktada. Bunun altını çiziyorum. Bütün AKP kadroları için Türkiye’nin nereye gittiği sorusu çok önemli, buna göre pozisyon alacaklar. Bu medyadaki kadroları için de geçerli. Yakında çok ilginç yer değişiklikleriyle karşılaşacağız. Ben bundan eminim. Ama bizim arzumuz bu zihniyetin ve bu zihniyetin vazgeçilmezliğini iddia edenlerin tamamının etkisizleşmesidir. Yoksa bu çizgiden kopacak unsurlara medet bağlayarak biz bu ülkeyi aydınlığa çıkartamayız.

Sermaye sınıfını aklayarak bu meseleleri anlatamayız kimseye. Bunların dışında bir sermaye sınıfı yok. Unutmamak gerekiyor bunu."

21.00'de başlayan program sona erdi. Tamamını youtube kanalından izleyebilirsiniz.