Noam Chomsky: ‘İşgal hareketi otuz yıllık sınıf savaşımına yönelik ilk büyük halk tepkisi’

ABD’li bilim adamı ve düşünür Noam Chomsky, 1 Mayıs’ta okurlarıyla buluşacak yeni kitabı “İşgal Et”i anlattı. Chomsky, AlterNet Radyo’da yayımlanan röportajında Wall Street’i İşgal Et hareketinden, Arap coğrafyasındaki gelişmelere uzanan değerlendirmeler yaptı.

Çok sayıda kitabı Türkçe’ye de çevrilen ve ülkemizde de iyi tanınan dil bilimci ve filozof Noam Chomsky, son kitabı “İşgal Et” hakkında AlterNet Radyo’ya konuştu. Wall Street’i İşgal Et hareketinden Arap coğrafyasındaki gelişmelere ve ABD’nin uluslararası sistemdeki konumuna uzanan değerlendirmeler yapan Chomsky, Wall Street’i İşgal Et hareketini “son otuz yıldır devam eden sınıf savaşımına yönelik ilk büyük halk tepkisi” diye niteliyor. Chomsky, 1 Mayıs’ta okurlarıyla buluşacak kitabında sıradan insanları protesto eylemlerine yönelten sorun ve talepleri tartışıyor.

Noam Chomsky'nin yeni kitabı "İşgal Et" 1 Mayıs'ta okurlarıyla buluşacak.

İşgal hareketi dönemin ruhunu yakaladı
AlterNet Radyo’dan Joshua Holland’ın sorularını yanıtlayan Chomsky, İşgal hareketinin dönemin ruh halini yakalamayı ve onu kristalize etmeyi başardığını vurguluyor. Nüfusun binde 1’inin servetin çok büyük bir kısmına el koyabilmesini “Bu, kasten gerçekleştirilmiş, sınıf temelli bir arıza. En önemli olgu da bu” diye değerlendiren Chomsky sözlerini, “İşlerin böyle olması zorunlu değildi. Bana kalırsa sürekli artan bir endişe, öfke ve hayal kırıklığı birikimi var. Bunu kamuoyu araştırmalarında görebiliyorsunuz. Kurumlara yönelik nefret ve güvensizlik bütün ülkeye yayılmış durumda ve bunlar uzun zamandır da artıyor. İşgal hareketi dönemin ruh halini yakalamayı ve kristalize etmeyi başardı. Halk hareketlerinin yükselişe geçmesinin yolu da bu” diye sürdürüyor.

Chomsky, İşgal hareketinin tam zamanında geliştiğini ve ortaya konulan stratejinin son derece “parlak” olduğunu söylüyor. “Eğer bana sorulsaydı böyle bir strateji öneremezdim. Çünkü onun işe yarayabileceğini düşünmezdim. Ama neyse ki yanılmışım. Strateji gayet iyi iş gördü” diyen Chomsky, hareketle ilgili iki önemli gelişmenin yaşandığını ve bunlar muhafaza edilebilirse sonuçlarının çok önemli olacağını savunuyor. Chomsky’ye göre bu iki önemli gelişme “söylemin değiştirilmesi” ve “toplulukların yaratılması”.

Chomsky “söylemin değiştirilmesi”nden kastını şöyle açıklıyor: “… arka planda içten içe kaynayan, ama hiçbir zaman yoğunlaşmış bir şekilde söyleme eklemlenmeyen, eşitsizlik, mali yozlaşma ya da tel tel dökülen demokratik sistem ve üretken ekonominin çöküşü gibi meselelerin halkın gündemine sokulması. Artık bunlar her gün konuşulan konular haline geldi. Bu çok önemli.”

Noam Chomsky “toplulukların yaratılması”nın da en az diğer kadar önemli olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürüyor: “İşgal toplulukları son derece kıymetli. Bu topluluklar karşılıklı dayanışmadan, kamusal değiş tokuştan ve bizimki gibi atomize olmuş bir toplumda fazlasıyla eksik olan bunun gibi şeylerden kendiliğinden doğdu. İş dünyasının yaratmaya çalıştığı sosyal birim bir eşlenik, bir çift. Siz ve televizyonunuz veya siz ve bilgisayar ekranınız. İşte bu İşgal hareketi tarafından çok ciddi bir ölçüde kırıldı. İşbirliğinin, dayanışmanın, karşılıklı yardımlaşmanın, kamusal tartışmanın, demokratik katılımın olanaklılığı, ilham verici bir model olmalı.”

Arap halkları ABD’yi istemiyor
Programın devamında sözü Arap coğrafyasındaki gelişmelere getiren Holland, Chomsky’ye bölgedeki gelişmeleri nasıl yorumladığını soruyor. Bölgedeki İslamcı hareketlerle ABD arasındaki işbirliğine dikkat çeken Chomsky, “Müslüman Kardeşler önderliği neoliberal. ABD’nin dünya ölçeğindeki politikalarının dayandığı çerçeveyi temel olarak kabul ediyorlar. ABD’nin ise İslami yönetime herhangi bir itirazı yok” diye cevap veriyor.

Chomsky ABD’nin politikalarına ters düşmediği sürece ABD’nin İslamcılarla herhangi bir derdinin bulunmadığının altını çizerek, “Kardeşler de büyük ihtimalle bu yoldan yürüyecek” diye ekliyor.

Bölgede esas olarak ABD ve işbirlikçilerinin hakiki demokratik ilerlemeden korktuğunu ve bunu engellemek istediğini söyleyen Chomsky, yapılan araştırmaların Arap halklarının öncelikli tehdit olarak ABD ve İsrail’i gördüğüne işaret ettiğini hatırlattı. “İran’ı sevmiyorlar. İran’ın pek de popüler olduğu söylenemez. (…) Birkaç hafta önce yapılan bir araştırmada İran’ı tehdit olarak görenlerin oranı yüzde 5’ti. Ancak ABD karşıtlığı o kadar güçlü ki çoğunluk, bazı ülkelerde büyük bir çoğunluk, İran’ın nükleer silahlara sahip olması halinde bölgenin daha iyi durumda olacağını düşünüyor” diyen Chomsky, “[Araplar] nükleer silah istemiyor, ama ABD-İsrail’in gücünü kırmak istiyor. Kısa süre önce yapılan bir Gallup araştırması Mısırlıların yüzde 80’inin, ABD karşıtlığı ve ABD’nin yönelttiği tehditlerden duyulan korku nedeniyle ABD yardımını reddetmek istediğini gösterdi” şeklinde sözlerini sürdürdü.

(soL-Dış Haberler)