Libya'da NATO/El Kaide destekli "devrim" gerçekleştirildikten sonra, Avrupa ülkeleri kadar Türkiye ve Katar da Kaddafi'nin devrilmesinden pay kapmaya çalışıyordu.

4 Haziran 2010 tarihinde, Posta gazetesinde çıkan bir haberde şöyle deniyordu:

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gazze’deki saldırıda yaralananları Atatürk Hastanesi’nde ziyaret ederek, “En tepeden başlamak üzere bu olayın faillerinin meydana çıkarılması için çalışacağız” dedi.

Bu sırada, hastalardan Libya uyruklu İrlanda vatandaşı El Mehdi El Harati, Erdoğan'ı alnından öpüverdi.

İşte bu Mehdi el-Harati, NATO destekli El Kaide'cilerin Kaddafi'yi devirmesinden hemen önce, Dublin'den yola çıkıyor ve "devrim"e katılıyordu. Harati, 21 Ağustos 2011'de Trablus'un ele geçirildiği saldırıyı yöneten isimdi.

Libya'da "görev" tamamlanınca, Suriye'ye giderek orada da "Esad karşıtı devrim"e yardım edenler arasında yer alıyordu.

Libya'daki "devrim"den sonra zaman zaman gözden düşen ancak yerini bir şekilde koruyan Harati, son olarak yaptığı Trablus Belediye Başkanlığı'ndan kovuldu.

Harati'nin görevden uzaklaştırılma gerekçesi ise kentte gıda, petrol ve enerji kıtlığı varken işe gelmemesi, düzenli olarak yurtdışına çıkması.

Ayrıca bir de, meşhur hırsızlık vakasında ortaya çıkan 200 bin avroluk para var. Bunun hikayesini aşağıdaki haberimizde okuyabilirsiniz.

Harati, başkan seçilmeden önce çıkan ağır çatışmalar sırasında da Avrupa'ya gitmiş ve yolculuğundan fotoğrafları sosyal medya üzerinden paylaşınca Trablusluların tepkisini çekmişti.

İrlanda vatandaşı Harati, yurtdışına çıkışlarından birisinin müzakerelere katılım, diğerinin de açık kalp ameliyatı için olduğunu söyleyerek kendini savundu.

Peki Harati'nin "ABD parasıyla devrimcilik" yaptığı iddiası neye dayanıyor? Bunun için soL okurlarına 1 Ağustos 2012 tarihli haberimizi öneriyoruz. "Arap baharı"nın "devrimcileri"ni tekrar hatırlamak için...

ABD’nin maaşlı ‘devrimcileri’ şimdi de Suriye’de