Morales’in Bolivya yerlileri ile zorlu sınavı

Geçtiğimiz ay Bolivya’da Morales hükümeti ile ülkenin yerli örgütlerini karşı karşıya getiren olaylar yaşandı. Tartışmanın konusu hükümetin otoyol projesi. TIPNIS isimli milli parktan geçmesi planlanan otoyola bu bölgede yaşayan yerli topluluklar ekolojik yapıda yaratacağı tahribat ve kendi hayatları üzerindeki olumsuz sonuçları nedeniyle karşı çıkıyor. Onlar projeye karşı başkent La Paz'a…

Projeye göre Beni eyaletini Cochabamba eyaletine bağlayacak olan 306 kilometrelik otoyolun geçtiği milli park TIPNIS’in açılımı Isıbore Secure Milli Parkı Yerli Toprakları. 1.2 milyon hektar’dan fazla ormanın bulunduğu TIPNIS’e ‘Yerli Topraklar’ statüsü 2009’da Morales hükümeti tarafından verilmiş, bölgedeki yerli toplulukların bu topraklar üzerindeki egemenlik hakları tanınmıştı. Bölgede 12000’e yakın yerli 64 farklı topluluk halinde yaşıyor.

Otoyol projesine Bolivya Yerli Halkları Konfederasyonu (CIDOB) ve diğer bir yerli örgütü olan CONAMAQ’ın (1) başını çektiği yerli örgütleri ormanların yok edilecek olması, zengin bir ekolojisi olan bölgede hayvan ve bitkilerin olumsuz etkileneceğinin tahmin edilmesi ve özellikle de yerlilerin hayatı üzerinde yaratacağı olumsuz sonuçlar nedeniyle karşı çıkıyorlar.

Latin Amerika’nın ikinci en yoksul ülkesi ünvanını halen koruyan Bolivya’da Morales hükümeti yoksullukla mücadele adına bir yandan doğal kaynaklar üzerindeki yabancı sömürüsünü sınırlarken diğer yandan ülkedeki ulaşım imkanlarını arttırarak üretim ve dağıtım mekanizmalarını iyileştirmeye çalışıyor. Bu anlamda, otoyolun Beni eyaletini ülkenin geri kalanına bağlayacak olması ve bu eyaletin zengin eyalet Santa Cruz’a olan bağımlılığının kırılacak olması önemli bir kazanım olarak görülüyor. Örneğin, Beni’nin ülkenin en fazla et üreten eyaleti olduğu düşünülürse bu otoyol Santa Cruz’deki kesimhanelerin Benili üreticilere istedikleri fiyatları dayatmalarının önüne geçecek. Ya da aynı otoyol, bölgede tecrit koşullarında yaşayan yerli grupların günlerce yolculuk ederek ulaştıkları sağlık hizmeti gibi hizmetlere kolayca ulaşmalarını sağlayacak.(2)

Özellikle bölgede yaşayan yerli toplulukların karşı çıktığı bu proje toplumun farklı kesimleri ve çeşitli kitle örgütleri tarafından destekleniyor.

Yerlilerin koka üreticileri ile gerilimi
Konunun önemli boyutlarından biri uzun bir geçmişe sahip olan yerlilerle koka üreticileri arasındaki gerilim. Bölgeye 1970’lerden itibaren gelen ve ağırlıklı olarak koka üretimi ile uğraşan çiftçiler yerleştikleri toprakları kendi özel mülkiyetleri olarak görüyorlar.(3) Giderek genişleyen bu topraklar yerlilerin yaşam alanlarına girdiği oranda zaman içinde bir çatışma konusu olmuştu. Nihayet çiftçilerle yerli topluluklar arasında 1992’de yapılan antlaşmayla sınırlar belirlenmişti. Daha çok koka üreticilerinin ve onların örgütlerinin temsilcisi olarak yükselen Morales iki taraf arasında arabuluculuk yapmıştı. Morales’in otoyol projesindeki ısrarı bazı çevrelerce koka üreticileri ile olan bağları ile açıklanıyor. Çünkü bu otoyol koka üreticilerinin de diğer tarımsal ürünleri üreten daha az sayıdaki çiftçi gibi ürünlerini kolaylıkla değişik pazarlara ulaştırmalarını sağlayacak. Dolayısıyla, temel gerilimlerden biri otoyol yapımının yerli halkın yaşam alanının aleyhine koka üretimini arttırma ihtimali.

La Paz’a yürüyüş
15 Ağustos’ta CIDOB otoyol projesini protesto etmek amacıyla Beni eyaletinin başkenti Trinidad’dan La Paz’a yürüyüş başlattı. Yürüyüş çeşitli noktalarda hükümetin projesini destekleyen koka üreticilerinin başını çektiği gruplarca kesildi, çeşitli çatışmalar yaşandı. 25 Eylül’de yürüyüş polis müdahalesine maruz kaldı. Müdahale sonucu ölümlerin olduğuna ilişkin herhangi bir kanıt olmasa da bu durum medyada Bolivya hükümetine karşı bolca kullanıldı. Siyasi koşulları itibariyle Bolivya’ya benzeyen başka Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi kamuoyu, hükümet karşıtı bir tutum alması sağlanacak şekilde büyük patronların elinde olan medya organları tarafından manipüle ediliyor.

Durumdan Bolivya burjuvazisi de istifade etmek istiyor. Örneğin, Santa Cruz’un zengin elitleri yalnızca 3 yıl önce yerli haklarının anayasaya girmesine karşı çıktıkları halde bugünkü hükümet karşıtı eylemliliğin destekleyicisi olarak görünüyorlar. Yaşananlar, 2015’teki başkanlık seçimine kadar Morales’i yıpratmak için yeni bir fırsat olarak değerlendiriliyor.

Saldırıdan sonraki gün Evo Morales konuyla ilgili kamuoyunda daha geniş bir tartışma yürütülene kadar projenin askıya alındığını açıkladı. Ayrıca, TIPNIS içindeki topluluklarla müzakere ile milli parkı koruma amaçlı yeni yasa çıkarılacağı sözü verdi. Yeni yasaya göre yasadışı yerleşim, koka üretimi ve ağaç kesiminin cezası 10 yılla 20 yıl arasında değişecek. En son 11 Ekim’de (dün) hükümet tarafından TIPNIS’in sahibi konumundaki yerli toplulukları ile müzakere edilene kadar projenin askıya alınmasına ilişkin bir yasa teklifi sunuldu. Ancak bu açıklama yürüyüşçüleri durdurmaya yetmiyor. La Paz’a doğru yürüyüş hala devam ediyor.(4)

İki yıl önce kabul edilen anayasaya göre yerli halkı etkileyecek projelerin muhataplarıyla proje kesinleşmeden önce müzakere edilmesi gerekiyor. Hükümete yönelik eleştiriler böyle bir müzakere sürecinin başlatılmadığı ya da başlatılmak istense de çok geç kalınıldığı yönünde. Bu gerekçeyle göstericiler, hükümetin anlaşma çabalarını dirençle karşılıyor. Yürüyüş süresince hükümetin bakanları tam sekiz kez müzakere girişiminde bulundu. Sonuncusunda kendisi de yerli kökenli olan dışişleri bakanı göstericiler tarafından rehin alındı.

Uluslararası kampanya
Konunun bir de uluslararası boyutu var. Bolivya Morales’in Nisan 2010’da Birleşmiş Milletler’in İklim Değişikliği Konferansı’nda yaptığı konuşma ve ardından gelen bir dizi girişimle birlikte çevre sorunlarının temel kaynağı olan kapitalist sömürü ve kâr hırsının altını çizen çizgisiyle oldukça öne çıkan bir ülke haline gelmişti. (5) Şimdi çeşitli uluslararası çevre örgütleri Bolivya hükümetini otoyol projesi nedeniyle tutarsız olmakla suçluyor.

Otoyol projesine karşı çıkan eylemcilerin La Paz’a doğru yürüyüşe geçmesinin ardından uluslararası çevre örgütleri tarafından onları destekleyen bir kampanya başlatıldı. Eylül ayı boyunca altmıştan fazla çevre örgütünün imzası olan yirmi bir mektup Morales’e gönderildi.

Bu örgütlerin otoyol projesini protesto vesilesi ile dile getirdikleri taleplerin bazıları Bolivya ekonomisini iflasa sürükleyecek nitelikte. Örneğin Bolivya devletinin Aguarague Milli Parkı’ndan petrol çıkarılmasını durdurması. Bu petrol alanı Bolivya ihracatının yüzde 90’ını oluşturuyor. (6) Tüm bu talepler dile getirilirken Bolivya hükümetinin çevre duyarlılığı kullanılarak ülkenin kalkınma ve yoksullukla mücadele sorunu yokmuş gibi davranılıyor.

Eylemcilere atfedilen bazı taleplerin altındaysa farklı hesaplar yatıyor. Zengin kapitalist ülkelerin Kyoto protokolünün gereklerini yerine getirebilmeleri için icat edilen Birleşmiş Milletler Orman Kaybı ve Bozulması Kaynaklı Salınımların Azaltılması (REDD) programının daha etkin hale gelmesi bu hesaplardan biri. (7) Ormanların metalaştırılmasını ve nihai olarak özelleştirilmesini beraberinde getirecek bu ‘karbon-dengeleyici’ programın destekçileri Çevre Savunma Ligi (LIDEMA) gibi doğrudan ABD tarafından fonlandığı bilinen çevre örgütleri.(8) Bu örgütün koordinasyon halinde olduğu Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) Latin Amerika’daki karşı devrimci faaliyetlerine Bizim Amerika okurları aşina olmalı…

Böylece TIPNIS yerlilerinin haklı kaygıları ve talepleri bir yana emperyalizm bu kez ‘yeşilci’ görüntüsü altında Bolivya’nın iç işlerine yeni bir müdahale fırsatı yakalamış oluyor. Morales hükümetini sarsmak yönünde yaratılmaya çalışılan kamuoyunun yanı sıra gelişmiş kapitalist ülkelerin çevre konusundaki kirli sicillerini silmeye çalışan uluslararası programlara da meşruiyet kazandırılmış oluyor.

Morales hükümetinin işi ise gerçekten zor… Bu otoyol projesinden büsbütün vazgeçilse bile bundan sonra ülkeyi ekonomik olarak kalkındıracak başka adımların da kimi olumsuz çevresel sonuçlar doğurması olası görünüyor. Bu sonuçların nüfusun geri kalanından farklı bir yaşam tarzına, ya da Morales’in 2010’da İklim Değişikliği Konferansı’ndaki deyimiyle ‘vivir bien’* anlayışına sahip yerlilerde rahatsızlık yaratması da aynı ölçüde olası. Bu rahatsızlıklar eylemliliğe dönüştüğünde emperyalist yağmacıların aradığı fırsat ellerine geçmiş oluyor. Hükümetin bu işin içinden nasıl çıkacağını zaman gösterecek.

Gözde Kök

(1) Consejo Nacional de Ayllus y Markas del Qullasuyu
(2) Federico Fuentes, Bolivia: NGOs wrong on Morales and Amazon, 2 Ekim 2011,
http://boliviarising.blogspot.com/
(3) http://www.eforobolivia.org/wpcontent/uploads/2011/10/TIPNIS_PART2_BULLE...
(4) http://boliviadiary.wordpress.com/2011/10/12/bolivia-law-to-suspend-road...
national-park/
(5) http://pwccc.wordpress.com/
(6) Federico Fuentes, Bolivia: NGOs wrong on Morales and Amazon, 2 Ekim 2011,
http://boliviarising.blogspot.com/
(7) http://www.un-redd.org/ http://mother-earth-journal.com/2010/09/30/28-evo-morales-
president-of-bolivia-redd-indigenous-peoples/
(8) “Environmental Education and Communication (EE&C) for Behavior Change”
www.usaid.gov/.../bolivia_study-executive
* İyi yaşamak