Diyelim ki devran döndü reis değişti. Yeni reis tekellerin çıkarına ters düşen hiçbir kuralını değiştiremez. Tahkim devreye girer; söke söke alırlar…

Sizden bu paraları tahkim yoluyla söke söke alırlar

Başlıktaki sözleri Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul projesinin ilk köprüsünün temelini atarken 26 Haziran 2021 günü söyledi.

“Siz” dediği bizleriz. “Paralar”, tekellerin proje için harcadıklarının karşılığı ile bekledikleri kârların toplamı. “Tahkim” ise uluslararası tekellerin adamlarından oluşan ekipler. Doğru söylüyor: hiç şakası yok söke söke alırlar. Altına imza attığı Yap-İşlet-Devret sözleşmelerinde yazıyor…

Konuşmasından kısa bir alıntı çok öğretici olacak.

(CB sitesinden aktarıyorum); “(sözler CHP’lilere) Yatırımcıları tehdit ediyorlar, şu hale bak ya. Bankaları tehdit ediyorlar, hatta hızlarını alamayıp projeye ilgi duyan ülkeleri tehdit ediyorlar…geldiğimizde bilesiniz ki size ödeme yapmayacağız, sizin elinizden bu yatırımları alacağız diyorlar. Ya bu ne terbiyedir ya, bu ne terbiyesizliktir ya? Bunlar devlet terbiyesi de görmediler. Siz nasıl devlet yönetimine talipsiniz ya. Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar, bunları öğren, bunları bilmeden bir yere varamazsınız. Bunlar tam manasıyla çaylak…” Daha kötü sözcükler de kullanmış. Hakarete girer belki burada keselim.

Eleştiri CHP’ye gibi görünse de hedefte olan bizleriz. Tekeller, paralarını alabilmek için CHP’nin değil halkın bütçesine çökecek.

Ne tür koşulların öngörüldüğü sözleşmelere imza attıklarını ne tutarlarda yükümlülük altına sokulduğumuzu bile bilmiyoruz ve hiçbir zaman da öğrenemeyeceğiz. Bunların hepsi ticari sır sayılıyor çünkü.

Yap-İşlet-Devret projeleri 3996 sayılı Yasa kurallarınca yönetiliyor. Yasa ilk çıktığında ileri teknoloji gerektiren ve maliyeti yüksek projelerde uygulanabiliyordu. Sonraki yıllarda çıkarılan yasalarla ileri teknoloji koşulu kaldırıldı. Yüksek tutarlı her tür projenin bu yöntemle yapılabilmesinin yolu açıldı. Kültür-turizm yatırımları, ticari binalar, depolar, yurtlar, tabiat parkları, millet bahçeleri…ve daha niceleri bu yöntemle yaptırılabiliyor. En son da 2018 yılında çıkarılan7146 sayılı Yasayla “Kanal İstanbul ve benzeri su yolu projeleri” eklendi.

Yap-İşlet-Devret projelerinde 2886 sayılı Devlet İhale Yasası uygulanmıyor. Ancak yerine geçecek yasal bir düzenleme de yapılmamış. İhale yasasının uygulanmayacağının öngörüldüğü 3996 sayılı Yasada ihale kavramı, sözcük olarak bile yer almıyor. Dahası, kullanılan terminoloji bile ihale kavramına yabancı; yüklenici/müteahhit gibi sözcükler yerine “görevlendirme” sözcüğü kullanılıyor.

Yap-İşlet-Devret projeleri 3996 sayılı yasayla yönetiliyor ama yasada öngörülen kural falan yok. Her şey serbest. İdareler “ön yapılabilirlik etüdü” hazırlayıp Cumhurbaşkanına sunuyor. Kabul görürse “şartnameler, uygulama sözleşmeleri” hazırlanıyor. Görevlendirilmesine karar verilen sermaye şirketi ya da yabancı şirket, ayrı bir YİD şirketi kuruyor ve bu şirket ile sözleşme imzalanıyor. İmzadan sonrası görevlendirilen şirketin alanına giriyor.

Yasaya bakarsanız Yüksek Planlama Kuruluna (YPK) önemli yetkiler verildiğini sanırsınız. Oysa YPK, 2018 yılında 703 sayılı KHK ile kaldırıldı. Resmi gazetede 1 Ağustos 2018’de yayımlanan bir Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle Yasa değiştirildi. 2018/3 sayılı Genelgede YPK’na tanınan yetkileri, Cumhurbaşkanının kullanacağı belirtiliyor.

Milyarlarca dolar tutarındaki Yap-İşlet-Devret projeleri, çerçevesi yasalarla çizilmiş ilkelere/kurallara dayanarak yönetilmiyor. 1994 yılında çıkarılan, “3996 sayılı Yasanın uygulama usul ve esaslarına ilişkin Karar” adlı bir belgede yazılı düzenlemelere uyuluyordu. 2011 yılında İdareye daha geniş yetkiler veren bir anlayışla hazırlanan yenisi yürürlüğe konuldu.

Karar adı verilen belgede ihale yöntemine ilişkin düzenlemelere yer verilmemiş. Her biri aynı sonuca ulaştıran üç ayrı yöntemin adı geçiyor, hepsi o kadar. Ama üretilecek mal ya da hizmetin karşılığı ödenecek ücretler, katkı payları, talep garantileri gibi konularda Cumhurbaşkanına yetki veriliyor.

Belgenin yasal statüsü bile belirsiz. Cumhurbaşkanı isterse değiştirir, görevlendirdiği şirketlere dilediklerince çıkar sağlayabilir.

Diyelim ki devran döndü reis değişti. Yeni reis tekellerin çıkarına ters düşen hiçbir kuralını değiştiremez. Tahkim devreye girer; söke söke alırlar…

Ukrayna’daki savaş yöneticilerimize yeni fırsatlar sunuyor. Herkes savaşa kilitlendi. Bu işlerle kimsenin uğraşacak hali yok.