Toplumsal çözülme ve işçiler

Öncü değerlendirmeler tanım gereği erkendir. Zaten bir olgunun gerçeklik haline gelmesi için, öncesinde işaretlerin birikim oluşturması ve bunların gözlemlenmesi gerekir. Toplumun çözülmesi, bir sabah uyandığınızda başlamaz.

Toplumsal çözülme halinin 2010 yılına damga vurması kaçınılmaz görünüyor. Kayıp çocuklar bunu söylüyor. Göçe zorlanan Romanlar bunu söylüyor. Türk ve Kürt milliyetçilikleri bunu söylüyor...

Tarih insanlığın önüne çözümü mümkün sorunları koyarmış. Toplumun çözülmesine ilişkin erken gözlemler ve öncü uyarıların, çözüm olanağını öncelemiş olmasında bir sorun yok. Solun görevi erken uyarıyı mümkün olduğunca öne çekmektir. Gerçek devrimcidir. Birkaç yıl öncesinden yaptığımız toplumsal çürüme ve devletin çözülmesi saptama ve uyarılarının yersiz oldukları sanılmamalıdır.

2000'lerde siyasal ve ekonomik krizlerden yorgun, örgütsüz, kısa yoldan kurtulma arayışında, çıkarcı toplumumuza yapılan dinci aşı ülke insanını rayından çıkarttı, çürüme hızla yaygınlaştı.

Türkiye'nin gerici dönüşümü bu zemine temellerini attı. Nasılsa bu bataklıktan önemli bir direnç çıkmaz, çıkamazdı. AKP'nin liberal-dinci cephesi mevcut devlet aygıtını çözmenin yaratacağı riskleri, sadece ABD'nin gönlündeki aslan olduğunu bilmesinden dolayı değil, çürümenin sağladığı güvenle de göze almıştır.

Yeni-Osmanlıcılık AKP cephesinin yeni bir atağı olduğu kadar, egemen güçler arası yeni ittifakı da tanımlar. Devletteki dağılma hali ve toplumdaki çürüme, derin işbirlikçiliğin ve derin yoksulluğun hem üstünü örten hem de bunların tolere edilmesini temin eden, daha agresif ve daha işbirlikçi bir açılımla yeni bir zemine taşındı. AKP'nin 2008-2009 performansı böyle özetlenebilir. Bu özette, belli ölçülerde devletin yeniden yapılandırılması veya yeni bir kadro tarafından fethi var. Ancak çürüme bahsinde, cılk yaranın üstüne bandaj yapmaktan başka bir şey yok...

İki yıla yakın süren açılım furyasından elde kalan, iktidar denklemlerinin polis ve tarikatla tahkimidir. Açılım sözcüğünün çağrıştırdığı birşey yok ama toplumun doku bağlarının açılmasında, çözülmesinde çok mesafe alındığı kesin.

Çürüme öyle bir sorundu ki, çözüm yoluna dair veri sunmuyordu. Herkesin payına düşen bir dejenerasyonun herkes tarafından kabul edilmesi, aynı anlama gelmek üzere kimse tarafından üstlenilmemesi ve her tür düzeltmeye kapalı kalınması. Durum buydu ve toplumun yüzünü, çürümeyi temizlemek için biricik yöntem olan bir sosyalist aydınlanmaya dönmesi, tanım gereği imkansızdı. İnsanlar ellerinde kâh kutsal kitap, kâh çek defteri veya kredi kartı, kâh tabanca, birbirlerinin tepesine basıyor ve battıkça batıyorlardı. Belki de tek veya en yaygın teselli, şanlı Osmanlı günlerine geri dönüş olabilirdi...

Böyle bir yapının bütünlüğünü koruması imkansızdır. Toplumsal çürüme toplumun çözülmesinin habercisiydi. Ancak dağılma sürecinin bir travmayla tetiklenmesi gerekiyordu. Kürt açılımı hem Türkler hem Kürtler hem diğerleri için böyle bir travma olmuştur.

O yüzden Romanlar ve başkaları göçe zorlanacak, küçüklü büyüklü gruplar birbirlerine “yağmalayacak nesi var” diye bakacak, kardeşliğin bu ortamda bir koca palavra olduğunu herkes bilecek o yüzden kaçırılan, dövülen çocuklar artacak, cebinde parası olan döktüğü kanı satın almak için her zaman olduğundan daha aleni davranışlar geliştirecek...

Yatay toplumsal çürümenin bir fay hattı yoktu. AKP'nin ve emperyalizmin Kürt açılımı, işte bunu armağan etmiş oldu. Bundan sonra Türkiye'nin sorunu artık bu hattan ibaret de kalamaz. Sorun doku parçalanmasıdır.

Şimdi yazının başlarında öylece öksüz kalan bir notu hatırlamanın zamanıdır. Tarih insanlığın önüne çözümü mümkün sorunlar atarmış.

Türkiye işçi sınıfının bir ay öncesine kadar hiç de öncülük rolüyle tanışmamış kimi kesimlerinin sergilediği hareketlilik çözümün imkan dahiline girdiğini anlatıyor. Çürümenin çözülmeye dönüşmesi, toplumun üç maymunu oynamasının da sınırıdır. Bu momentte kimsenin üstüne alınmadığı bir toplu sakillik artık sürdürülemezdi.

Tekel işçilerinin eylemi, Tekel işçileri sadece kendi kazanılmış hakları için uğraşıyor olsaydı da önemsiz olmazdı. Gelinen noktada, bunun ötesinde, ortada bir toplumsal silkiniş hali vardır. Dünün erken uyarıcıları ise artık örgütleyici, öncü olmak durumundalar. Toplumsal çözülme olgu haline gelirken, buna işçi sınıfının birleştirici alternatifinin, yani sınıf mücadelesinin eşlik etmesi de kaçınılmaz görünüyor.