TKP Genel Sekreteri Okuyan: Millet İttifakı tarihsel bir teslimiyettir

Millet İttifakı'nın CHP tabanını Türkiye sağına teslim ettiğini kaydeden TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, aritmetik hesaplarla oluşacak Meclis'ten 'Türkiye yararına tek yasa çıkmaz' dedi.

Haber Merkezi

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, soL TV'de Gündem Özel programında Gökhan Kazbek'in sorularını yanıtladı.

Yayına 51 yıl önce bugün idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı anarak başlayan Okuyan, "Bu ağabeylerimizin Türkiye'de anti-emperyalist mücadeleye, sömürüye karşı mücadeleye kattıkları birer onurdur" dedi.

'CHP tabanı sağa teslim edildi'

"Millet İttifakı bir tarihsel uzlaşma mıdır" sorusuna "Millet İttifakı tarihsel bir teslimiyettir" yanıtını veren Okuyan, CHP'nin cumhuriyetçi ve laik duyarlılığı olan bir toplumsal tabana sahip olduğunu hatırlatarak "Bu taban Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Türkiye sağına teslim edilmiştir. Erdoğan kaygısı yüzünden insanların bazı şeyleri sineye çektiğini biliyoruz. Ama öteye yandan bu sineye çekiş bu Erdoğan kaygısı ciddi bir biçimde istismar edildi ve bugün geldik ki Maltepe'deki mitingde dakikalarca Davutoğlu'nu, Babacan'ı dinlemek zorunda bırakıldı insanlar. Her zaman uzlaşma iyi bir şey değildir. bazen kutuplaşma iyidir. Laikliğe karşı olanlarla laik duyarlılığı olanlar kutuplaşsınlar ya da emekle sermaye kutuplaşsın. Bundan zarar gelmez ülkeye. Alevi-sünni, Türk-Kürt kutuplaşması iyi değildir. Mesele şurada: CHP seçmeni sabah, öğle, akşam AKP artıkları ve Akşener'i dinlemek zorunda bırakılıyor." ifadelerini kullandı.

Millet İttifakı'nın farklı partileri bir araya getiren yapısını değerlendiren Okuyan, "Bunu bir marifet olarak sunmak olacak iş değil. 20 yıl boyunca ülkeyi karartmış AKP iktidarını benzerleri ya da aynı zihniyetin parçası olanlar aynı masaya oturtulmuşlar, meşruluk kazanmışlar. Yarın belki doğrudan AKP'ye hizmet edecek bu insanlar. Bunu unutmayalım. Türkiye sağı Meclis'e girdiğinde ne yapacaklar? Buradan kadınlara özgürlük mü çıkacağını zannediyorlar?" diye konuştu.

Seçime sayılı günler kala gündeme gelen kaset iddialarını ve öne sürülen yolsuzluk suçlamalarını yorumlayan Okuyan, "Bunların hepsi ağır suçlar, büyük iddialar. Üstelik birinci dereceden işin içinde olan insanlar bunları söylüyorlar. Etkisi ne kadar olur bilmiyorum. Bir de bunların seçim öncesinde ortaya çıkması rezalet. Azıcık normal bir ülkede bütün bunların ciddi bir yargı konusu olması gerekir. Yolsuzluk kasetleri üzerinden iktidarın yıpranması biraz azaldı" dedi.

'Ortaya çıkacak bağlantılara şaşırmayız'

Ortaya çıkacak bağlantıların TKP için sürpriz olmayacağını belirten Okuyan, "Özünde birbirinden nerede ayrıldığı belli olmayan iki ittifak arasında gerilim yaşanıyor. Anladığımız kadarıyla Son haftaya girerken burada belge ve kaset savaşları olacak. Cemaat bağlantısı üzerinden Kılıçdaroğlu'nu suçlayacak son kişi Erdoğan'dır. Yıllarca beraber yürüdüler. Burada söyleyecek bir şeyleri yok. Yabancı ülkelerle ilişkiler konusunda da söyleyecek bir şeyleri yok. Biz TKP olarak rahatız. Ortaya çıkacak birtakım bağlantılara şaşırmayız çünkü biz Millet İttifakı'nın tutkalında uluslararası güçlerin, Türkiye'deki sermaye güçlerinin olduğunu yıllarca söyledik. Herkes biliyor. Bunlar ortaya çıktığı takdirde şu soruyu sormamız gerekir: Bunlar eğer Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliğin tehdit edecek şeylerse neden şimdi ortaya çıkarılıyor. Bu devletin istihbarat örgütleri AKP'nin bir seçim-propaganda örgütü gibi mi çalışıyor. Bunu sorduktan sonra da bu bağlantılarına dair bizim söyleyeceğimiz şey 'Topunuz suç işliyorsunuz' olur. Düzen siyasetinin emperyalist ülkelerle bağı, cemaatlerle tarikatlarla iç içe geçmiş durumda. Cumhur İttifakı'nın da Millet İttifakı'nın da birbirine söyleyecek hiçbir sözü yok. Bu açıdan iki ittifak birbirinden beterdir. Kaset savaşlarıyla Türkiye'deki dengelerin değiştirilebilir olması da aslında Türkiye'nin ne kadar kolay yönetildiğini gösteriyor. Türkiye'deki siyasiler hakkında belli ülkelerin ellerinde kasetler var. Sadece Suriye başlığına ilişkin neler neler var. Bunların hiçbiri ortaya çıkmadı. Neyin karşılığında ortaya çıkmadı, bunun sorulması lazım. Sürekli gizli kapaklı işler yapıyorsunuz bunların ortaya çıkma ihtimalini gözetirsiniz. O zaman biri de sizi yönetir." dedi.

'Provokasyonların panzehri örgütlülüktür'

Seçim gecesi provokasyonların yaşanma ihtimaline değinen Okuyan, "Türkiye'de seçim sonucunu tanımayan bir iktidarın iktidar olmaya devam edeceğini düşünmesi için delirmiş olması gerekir. AKP'den ya da Soylu'dan gelenlerin bir açıdan propaganda ve sindirmeye yönelik olduğunu, hayata geçmesinin önünde ciddi zorluklar olduğunu düşünüyorum. Türkiye bunun üstesinden gelebilecek bir toplumsal birikime sahip ama bu sürekli olarak insanlara sokağa çıkmama çağrılarıyla engellenecek bir şey değil. Tam tersi bazen örgütlü, ne yaptığını bilen güçlerin sokağa çıkması provokasyonların panzehridir. TKP'nin önerisi şudur: Halkın seçme iradesine karşı geliştirilmiş açık bir tehdit karşısında bu halk dikilmelidir. Bu son derece meşrudur. Darbe falan da değildir. Ama öte yandan da bunu yaparken hukuksuzluğa karşı çıktığını iddia edenler Sorosçuluk'tan, renkli devrimlerden çizgi çekmeli; yurtsever, anti-emperyalist bir çizgide durmalı" değerlendirmesinde bulundu.

'Hesabı biz sorarız'

Millet İttifakı'nın 'devr-i sabık' yaratmama söyleminin doğru olmadığının altını çizen TKP Genel Sekreteri, "Yargılama, yaygın hesap sorma radikal bir dönüşümdür. Bunu bu muhalefet yapamaz. Çünkü her şey birbirine zincirleme bağlı. Büyük ihaleler alan şirketler arasında muhalif olanlar da var. Sistem böyle işliyor. Hesap sorma, bütün sonuçlarıyla beraber bir şeyi sorgulamadır. Davutoğlu masada otururken AKP döneminin nesini sorgulayacaklar. Kimseden hesap soramazlar. Biz sorarız. Devletin özel sektöre iş dağıttığı her yerde yolsuzluk vardır. Bu işlerde en kuralına uygun olan Almanya'da ne rüşvetler dağıtılıyor. Tersi mümkün değildir. Hesap sormak için sistemi karşıya almak gerekir. Yoksa yürekli savcılarla falan olacak iş değildir" dedi.

'Gençlere çözümle gidilmeli'

İlk defa oy kullanacak gençlerin siyaset için önemli bir unsur olduğunu ancak partilerin gençlere yaklaşımının sorunlu olduğunu belirten Okuyan, "Değişimin gençlerin dinamizmini arkasına alması gerekir. Arayış içerisinde olan gençliği bu sistemi sorgular hale getirmemiz gerekiyor. Gençlerin popüler tercihlerini, alışkanlarını dikkate almak gerekebilir ama asıl mesele gençlerin sorunlarını nasıl çözeceğinizi söylemektir. Üniversite mezunları için dahi işsizlik bir dönem kural haline gelmiş. Bir sürü üniversite mezunu kendi işini yapmıyor. Bu sorunların kökten çözüleceği bir çözümle gidilmeli gençlere. Gençlere şirin gözükmek, kalp işareti yapmak değil mesele" ifadelerini kullandı.

Kuşak ayrımlarının belirleyici olmadığını kaydeden Okuyan, "Gençlikçi ideoloji gelmeye başladı. Hatta bazı siyasi partiler yaşlılığı alay konusu yapıyorlar. Türkiye'de belki de en korumasız kesim yaşlılar. Geniş bir kesim toplumdan ve üretimin bir bölümünden dışarı itiliyor. Bir de bu dile geçiyor. Bu gerçek sorunların kaynağına sis bombası atmaktır. Türkiye'nin meselesi sadece mezhep, etnik, kuşak ayrımlarına indirgenemez" ifadelerini kullandı.

'Biz depremi unutmayız'

Deprem bölgesinde yaşanan sorunların TKP için güncelliğini yitirmediğini vurgulayan Okuyan, "Sorumlu olan iktidar zaten unutturmak istiyor. Muhalefetin de söylediği hiçbir şey yok. Başta Hatay olmak üzere oradaki belediyeleri ne yaptı? Nedir çözümleri? Kızılay'ı yeniden yapılandıracağız, imar meselesini daha ciddi ele alacağız falan soyut şeyler. Ekonomiye devlet müdahalesi olmadan, planlı bir ekonomiye geçilemeden sağlıklı kentler kurulamaz Türkiye'de." dedi.

TKP'nin depremi unutmadığının altını çizen Okuyan, "Bizim bulundukları yerde ihtiyacımız olan kadrolarımızın bir bölümü deprem bölgesine yerleştiler ve ayrılmayacaklar. Siyasi nedenlerle değil, insani bir yurttaşlık bilinciyle kaldılar orada. Devlette çalışan hekimler, öğretmenler bölgeye yerleşti. Ve orada sorunlar artarak devam ediyor. Biz depremi unutamayız." dedi.

'Türkiye yararına tek yasa çıkmaz bu Meclis'ten'

'Meclis aritmetiği'ni gözeterek oy kullanmanın siyasette ilkeleri silikleştireceğini ifade eden Okuyan, "Dinin hukuk alanına biraz daha entegre edilmesi için bir yasa değişikliği teklif edilse bu Meclis aritmetiğinden ne çıkacağını zannediyorlar? Bu kompozisyondan halk yararına ne çıkabilir? İşte provası NATO oylamasıdır. Sıfır çektik. Kadın özgürlüğü mü, işçi sınıfına haklar mı çıkacak Meclis'ten? Ali Babacan iki gün önce 'benim dönemimde yaptıklarımıza devam edeceğiz' dedi. Şimdilik susun bile diyemiyorlar. Öbür tarafta Davutoğlu. Neymiş Saray rejimini yıkacaklarmış. Nesini yıkacaklarmış, Saray rejimi dedikleri bu. 'Saray'ın ışıklarını söndüreceğiz' bu mu Türkiye'nin sorunu? Tam da bugün bağımsızlık, laiklik, eşitlik savusunu gerekiyor. Yarın çok geç. Önce bu saldırıya direnmemiz lazım sonra karşı atağa geçmemiz gerek. İddia ediyorum Türkiye yararına tek bir yasa çıkmaz bu Meclis'ten. Aday profillerini gördük." diye konuştu.

TKP'ye verilen oyların boşa gitmeyeceğinin altını çizen Okuyan, "Solcu olduğunu iddia edenlerin falanca partiye verirseniz oyunuz boşa gider demesi beni güldürüyor. Ayıptır. Kenan Evren'in koyduğu barajın arkasına sığınarak solculuk mu yapıyorsunuz. Türkiye Komünist Partisi'ni benimseyen bir kişinin şu ya da bu nedenle başka bir partiyi desteklemesini istemeyiz, bunun iyi bir şey olmadığını söyleriz. TKP kendi mücadelesini her koşulda sürdürür. Biz bu barajları yıkarız, kendi gücümüzle Meclis'e gireriz, belediyeler kazanırız. Biz yolumuza devam ederiz ama halkın umuda ihtiyacı var. Boş oy edebiyatına biz de 'çöp oy ' diyoruz. Oyunuz çöpe gider, o oyun arkasında ne duruyor? Nasıl bir Türkiye, ideoloji, program, ahlak?" dedi.