Katar'dan sonrası 'yine mi Katar': Avucumuzda ne kaldı? 

Desenize, şampiyonlar dönüp dolaşacak ve yeniden 'Katar'da buluşacak.

ismail sarp aykurt

Dünya Kupası’nda futbolda Arjantin şampiyon oldu olmasına ama bazı gerçekler turnuva sonrasında ‘şampiyonluğu’ Katar’ın elde ettiğini söylüyor. Ülkede futbolu gölgede bırakacak çok şey yaşansa da son tahlilde yüzü gülen yine Katar monarkı ve sermayesi...

Birçok insan Dünya Kupası’nın sona ermesinden sonra Süper Lig’e mecbur kalmanın sıkıntısını yaşıyor gibi görünüyor. En azından buna dönük şikayetlerin artmaya başladığı fark ediliyor...

Her organizasyonun kendisine içkin bir atmosferi olsa da hiçbir futbolsever bir genelleme yapılacak olursa, hakem konuşmayı, demeçlerle hesaplaşan futbol baronlarını izlemeyi, sonu gelmez komplo teorilerini ya da futbolumuzun kendine özgü, sorundan sorun beğenen kişisel ve kurumsal iç çekişmelerini takip etmeyi tercih etmez.

Bu nedenle, yenisini 4 yıl sonra izleyebileceğimiz Dünya Kupası merakı şimdiden başlamış olmalı. Bu kupa ekstra heyecanlıydı demiyorum, merak Dünya kupaları tarihinin müstesna bir mirasıdır çünkü.

Ancak gelecek Dünya Kupası’na kadar Katar’da yapılan şampiyonanın tartışmaları ve tortuları da uzun bir süre kendisini hissettireceğe benziyor. Çünkü ilk kez kışın düzenlenen, şatafatlı ve şaşaalı stadyumların inşası esnasında sayısız işçinin yaşamını yitirdiği, futbolcuların topun peşinden koşarken kimi zaman oksijen yetersizliğinden muzdarip olduğu ve en sonunda Arjantin’in kupaya uzandığı bir şampiyonaya tanıklık ettik.

Gerçek şampiyon “Katar”...

Bu Dünya Kupası’nın en çok dikkat çeken kısmı, şampiyonanın “öncesi” oldu. Dünya Kupası’nı önceleyen dönemde ortaya çıkan, Katar’ın Dünya Kupası düzenleme hakkını “satın aldığı” ve FIFA’nın buna izin verdiği ancak bu izni “fiyatlandırdığı” iddiaları yalanlansa da işin yalan olmadığını gösteren deliller bulunmayacak gibi değildi. Yani iddialar güçlü ve gerçek gözüktü çünkü FIFA’nın da Katar monarkının da sabıkası kabarıktı.

Katar’ın son dönemde yükselen, yükseltilen “prestiji” 1 aylık maraton sonrasında yeni bir organizasyona da kapı aralayacak gibi gözüküyor. En azından yeni niyetler arasında bunlar var.

Katar’ın tam “12 yıldır” hazırlandığının iddia edildiği Dünya Kupası’nın “başarılı” olduğuna dönük birçok kişi yorum yapıyor. Oysaki kupa öncesinde yaşananlar, cinayetler, kirli diplomatik temaslar ya da yolsuzluklara değinen yok denecek kadar az.

Çünkü futbol biraz da böyledir, sahada olan saha dışını alt etmesini hep bilmiştir. Bu saatten sonra da yaşanan katliam, yasaklamalar ya da bilinçli ve az sayıda bir kesim dışında konuşulmayacak gibi duruyor. 

Çünkü futbol ve bilakis Messi ve Arjantin’in kupa alması birçok şeyi gölgede bırakmış, ikinci plana itmiş oldu.

Gündem belirlendi.

Elimizdeki bir veri de şu. Katar, kendisini bu süreçten “alnı ak” bir şekilde çıkmış gibi görüyor, Katarcılar da öyle tabii... 

Çünkü bu kupayla sıkı bir imaj tazeleme konusunda yol aldığını düşünen ülke, Katar resmi ajansı QNA'nın verilerine göre, önemli bir gelir de elde etti.

Katar: İhya eden ve edilen ülke...

Küçücük ülke, 2022 Dünya Kupası sayesinde ihya oldu, ekonomik açıdan tarihindeki en büyük mali ve sportif getiriyi elde etti ve elbette ki kimilerini ihya etti.

Bitmedi, Katar’ın bir numaralı destekçisi FIFA'nın da geliri Rusya'da düzenlenen bir önceki turnuvaya kıyasla rekor kırarak 7,5 milyar dolara yükseldi. Kupa boyunca yaklaşık 2,95 milyon bilet satıldı. 

Haberlerin dili de değişti, değiştirildi. Mesela şöyle dendi, “Katar'a yönelik medyadaki tüm karalama kampanyalarına rağmen, turnuvaya gösterilen ilgide de artış yaşandı”.

Öldürülen işçiler, sömürülen emekçiler son tahlilde yeniden “karalama kampanyası” olarak sunulmuş oldu.

Kampanya, öldürülen, sömürülen işçilerin yok sayılmasına kadar vardı ve biz Katar ve Katarlı düşmanı hainler olurken, FIFA Başkanı Infantino herkese “ders verir” hale geldi.

Ve kendisini şöyle tasvir etti... Kendisini Katarlı hisseden ancak Katar’ı değil, futbolu savunduğunu söyleyen, Batı, ırkçılık ve insan ayrımcılığı karşıtı bir aktivist...

Avucumuzda kalan: Söylesenize, en çok “GOAT” hangimiziz?

Bize ise Messi ile Ronaldo’nun hangisinin “GOAT” (Tüm zamanların en iyisi)  olduğunu tartışmak düştü. Ya da şunları cevaplamaya giriştik. “Acaba en iyi Dünya Kupası bu muydu”, “kim en iyi” tartışmaları sona mı ermişti ya da “Arjantin kazanınca biz de kazanmış sayılabilir miydik”?

Her zamanki gibi bir kritik eşiğe geldiğimizde kendimize “solcu” aramaya başladık, ihtiyaca göre yarattık...

Her neyse, Galeano boşuna dememiş demek ki “Gölgede ve Güneşte Futbol eserinde... 

Futbol, zevkten zorunluluğa uzanan hüzünlü bir öyküydü ve spor, sanayi dalına dönüştüğü oranda, iş olsun diye oynandığı zamanki güzelliğinden bir şeyler kaybetmişti. 

Hepimiz ‘mutlu’yuz...

Şimdi herkes mutlu. Kimimiz Messi kupayı aldığı ve Ronaldo’yu alt ettiği için, kimimiz Katar’daki şampiyona bittiği için, kimimiz de sıradan ve kısalan hayatımızda bir daha görüp göremeyeceğimiz belli olmayan bir Dünya Kupası’na daha denk geldiğimiz için...

Ancak en mutlumuz FIFA, Katar’ın gerici sermayesi ve monarkları ile futbol kapitalizminin paydaşları... 

Nedenini yine Katar resmi ajansı QNA söylüyor. Katar, dünyanın her yerinden 1,4 milyon ziyaretçiyi ağırladı.Turnuvanın doğrudan finansal getirileri ise 8 milyar dolar olarak kaydedildi. Bu rakamın, 2022 ile 2035 arasında 9,9 milyar dolara ulaşacağı ve ülke ekonomisinin 2022 ile 2023 arasında yüzde 3,4 büyüyeceği tahmin ediliyor. 

Bitmiyor bu arada, küresel olarak en önemli enerji ihracatçılarından biri konumundaki Katar, yeni ekonomik kaynak kanallarını canlı tutmaya ve başka sektörlerle desteklemeye çalışırken, yeni bir projeyi de hayata geçirmeye hazırlanıyor.

Kendine göre, Dünya Kupası’ndan alnının akıyla çıkmış olan ülke, Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Thomas Bach'ın açıklamasına göre, 2022 Dünya Kupası'nı başarılı bir şekilde organize ettiğinden, 2036 Olimpiyat Oyunları'na da ev sahipliği yapmak için aday olmayı planlıyor.

Özetle Katar, en marjinal örnekleriyle PSG’yle futbolun ve BeIN Sports ile de spor medyasının merkezine yerleşmişti. 

Hala orada ve başka mecralar kanalıyla kalıcılaşmanın yoluna bakıyor...

Önce Katar, şimdi biraz futbol...

Dünya Kupası’na korkunç ve teamüller dışı bir Suudi Arabistan mağlubiyeti ile başlayan Arjantin, “yine mi hüsran?” dedirtecek bir noktaya gelmekten hızlıca uzaklaştı.

Gittikçe yükselen form, Messi’nin de 7 gol, 3 asistlik üst düzey performansıyla 1986’dan beri Arjantinlilerce hayali kurulan kupanın Buenos Aires’e gelmesini sağladı. 

1986’da, Maradona’lı Arjantin’in Batı Almanya’yı 3-2 mağlup ettiği maçta goller Brown, Valdano ve Burruchaga’dan gelmişti. O dönemden beri şampiyonluk göremeyen Arjantin’in formasına şampiyonluk sayılarını simgeleyen 3. yıldızı takmasının vaktinin geldiğini düşünen milyonlar vardı.

Kupayı kazanan Arjantin’in kimi futbolcularının özellikle Hollanda maçında yaptığı hareketler ise kimilerince ahlaki bulunmadı. Messi-Weghorst gerilimi dikkat çekse de özellikle  kaleci Emiliano Martinez’in hem sahada hem de saha dışında yaptıkları tuhaftı. 

Ancak vaziyet, konunun muhatabı Fransız oyuncu Kylian Mbappe tarafından şöyle değerlendirildi: “Emiliano Martinez’in kutlamaları benim sorunum değil. Böyle saçma şeylere enerji harcamıyorum...”

Ya kupa ya ırkçılık...

Şampiyonada finale kadar yükselen Fransa ise finalist olmasıyla hiç şaşırtmadı.1998 ve 2018’de kupayı kaldıran ve Katar’a son Dünya Şampiyonu unvanıyla gelen Fransa, ülkesinde yine bir şampiyon gibi, 50 bine yaklaşan bir kitleyle karşılanırken işin görünmeyen tarafındaysa ırkçılık kol geziyordu. 

Finalde, uzatmalar sonunda penaltıya kalan maçta, penaltı vuruşlarından yararlanamayan Kingsley Coman ve Aurelien Tchouameni ırkçı taciz ve söylemlere maruz kaldı.

Fransa Futbol Federasyonu ise konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Dünya Kupası finalinin ardından Fransız takımından birkaç oyuncu sosyal medyada kabul edilemez ırkçı ve nefret dolu sözlere maruz kaldı. Federasyon olarak olanları kınıyor ve sorumlular hakkında şikayette bulunacağız” ifadelerini kullandı.

Özetle, sabıkalı FIFA’nın ve futbol sermayesinin ırkçılık karşıtı slogan “No to racism” reklamcılığı, futbolun ve kapitalist sistemin gerçekliğinde sadece bir “temenni” olarak kalmayı sürdürüyor.

Öte yandan Dünya Kupası, klişe bir biçimde ikili bir seçimi dayatan önerilerle doldu. “Maradona mı Pele mi, Messi mi Ronaldo mu vb.” anketçiliği futbolun tarihsel kolektivizminin önüne geçti. Şimdi de sırada kimin daha önce futbolu bırakıp bırakmayacağı müneccimliği var...

Kupa, kazanan Arjantin’den bağımsız olarak futbolun her sonuca gebe halinin yeniden teyit edildiğini de gösterdi. 

5 kupalı Brezilya ile 4 kupalı ve 4 finalli, turnuva takımı Almanya devre dışı kaldı, İtalya gibi yine 4 Dünya Kupası kazanan takım maçı evinden seyretti. 

Kimi jenerasyonlar ise son kez yeşil zemine adım attı. 

Değinilecek şey çok olsa da bir parantez de Fas için açılmalıydı. Fas, başkent Rabat’ta tarihindeki ilk derecesini kutluyordu. 4. olan takım, Afrika’nın makus talihinde açılmış kocaman bir yarılmayı temsil etmiş oldu.

Hırvatistan ise başarılı olmanın sadece kupa kazanılarak değerlendirilemeyeceğini gösteren bir ülke olarak yine bir derece yapıyor ve turnuvayı 3.’lükle terk ediyordu.

Katar’da yeniden buluşalım...

Şampiyona tüm tartışması, tortusu, yükü ve duygularıyla sona erdi.

Ancak her şey bir yana, işin ilginci ise şu olacak.

Her şeyin sonunda, 7 golle kupayı ülkesine getiren Messi ile 8 gol atarak kupanın gol krallığına yerleşen Mbappe, 2016 yılında  Fransız gazete L'Équipe tarafından “Fransız futbolunun en güçlü adamı” seçilen, beIN Media Grup CEO’su ve Messi, Neymar ve Mbappe’nin oynadığı kulüp PSG’nin Başkanı olan Katarlı patron Nasır El-Halifi’nin odasına doluşacak.

El-Halifi, Messi, Mbappe, PSG, beIN Media...

Desenize, şampiyonlar dönüp dolaşacak ve yeniden “Katar”da buluşacak.