K24 TV'de toplu işten çıkarmalar: 'Ya Erbil'e gelirsiniz ya kovulursunuz'

Kürtçe yayın yapan ve Barzani'ye yakınlığı ile bilinen K24, "şirket değişikliği" gerekçesiyle çalışanlarını kapıya koydu. Gazeteci Adem Özgür süreci soL'a anlattı.

Özkan Öztaş

Kürdistan24, 2016’dan beri Türkiye’de yayın yapan Erbil merkezli bir televizyon kanalı. Kanal, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakanı Mesrur Barzani’ye yakınlığıyla biliniyor.

K24’ün İstanbul, Diyarbakır ve Ankara’da birer ofisi var ve Türkiye’de 26 çalışanı bulunuyor. Bunlardan yedisi web sitesinin Türkçe, biri Kurmanci servisinde çalışıyordu. 

Kanal, yakın zamanda Türkiye temsilciliğinde yönetim değişikliği yaptı.

Yönetim değişikliğinin ardından yaklaşık 20 çalışanının işine son veren K24, yeni dönemde birlikte çalışmayı düşündükleri muhabir ve kameramanlara sigortasız çalışmayı önerdi. Öte yandan Kurdistan24 TV Genel Yayın Yönetmeni Ahmed el-Zawiti ve kurumun internet sitesi sorumlusu Abdulhamid Zebari, internet sitesi çalışanlarının Erbil’de çalışmaları için baskı yaptı. Erbil’e gitmeyi reddeden haber sitesi editörleri ve sosyal medya çalışanlarının işine de son verildi.

Konuya dair soL'a konuşan eski K24 çalışanı Adem Özgür, basın emekçilerinin yaşadığı sorunu ve işten çıkarılma sürecini anlattı. 

Ne zaman başladı K24 mesainiz? Bize kısaca neler yaptığınızdan bahseder misiniz?

1 Mayıs 2018'de Erbil merkezli Kurdistan24 TV'nin haber sitesinde editör olarak işe başladım. O tarihten kovulduğum güne kadar çok sayıda özel ve dosya habere, söyleşilere, video içerikli haberlere imza attım. Daha çok evde ya da işyerinde çalıştım fakat sahada da haber takibi yaptım. 

Hangi alanlarda üretimler yapıyordunuz?

Daha çok kültür sanat haberlerini yapmakla birlikte ekonomiden politikaya spordan edebiyata kadar pek çok alanda haber yapmamız beklendiği için sabit bir konuda yazdığımı söyleyemem. Bu durum diğer arkadaşlarım için de geçerli. K24'te çalıştığımdan beri hem Türkiye'de hem Erbil'de sık sık yönetim değişikliği olduğu ve her yeni yönetim kendi kurallarıyla geldiği için sürekli haber dilinde değişiklikler söz konusu oluyordu. Gelen son yönetim, K24'ün Türkçe çalışanları dahil tüm websitesi editörlerini merkezde toplamakta ısrar ediyordu.

İşe alınırken Erbil'de çalışma zorunluluğu ya da çağırıldığında gitmek gibi bir durum konuşulmuş muydu? Böyle bir ibare var mıydı sözleşmede?

Yok hayır. Böyle bir madde yoktu. Zaten sözleşmenin de süresi geçmişti. Yeni sözleşmeyi imzalamak için bile gelmediler. Erbil'e gitmeyi reddettiğimiz için yakın zamanda tüm Türkçe servisi çalışanlarının işine son verildi. Çünkü bunca yoğun mesai ve stresin içerisinde merkezin bize angarya işler dayatacağını biliyorduk.

Ne düşündünüz peki bu durumda? Ne yaptınız dayatmalara karşı?

Bu dayatmalara karşı sessiz kalmadık, bu şekilde çalışamayacağımızı ve maaşlar dahil şartlarımızın iyileştirilmesi gerektiğini söyledik. 

Maaşlarınıza iyileştirmeler yapılmıyor muydu?

Hayır. Yaklaşık üç yıldır maaşlarımıza zam yapılmadı. Taleplerimiz reddedildi. Birçoğumuzu yıllık izindeyken kovdular. 

Kürt medyasında da sömürü koşulları çok farklı değil anlaşılan?

Evet. Ama başka zorluklar da var. Kürt medyası emekçileri her konuda dezavantajlı bir konumda. Birçok Kürt gazeteci kimliği, çalıştığı kurum veya siyasi görüşü nedeniyle başka yerlerde iş bulmakta zorlanıyor. Bu yüzden Kürt basını emekçileri kovulduklarında bile ses çıkaramıyor.

Kürt gazeteciler işten atılırken dahi yalnız kalıyor diyorsunuz yani. Kürt patronlar bu yalnızlığı kullanıyor diyebilir miyiz?

Bence evet. İtiraz edemedikleri ve seslerini çıkaramadıkları için çalıştıkları Kürt kurumları da onlara daha çok yükleniyor. Onlar da çalışanlarının başka alternatifinin olmadığının farkında. Olan da bu zaten! 

Diğer yandan Kürt gazeteciler sadece ana akım medyada değil, muhalif basında da pek yer alamıyor. Söylemek gerekir, alternatif/muhalif kurumların çoğu da emekçi gazetecinin hakkını sömürüyor.

Bir yandan patron dayatması, bir yandan mesai arkadaşlarımızın "mecburi" sessizliği ve bir yandan gazeteci arkadaşlarımızın desteğini görememek bizi daha da yalnızlaştırıyor. Yaklaşık iki ay önce kovuldum. Utana sıkıla gazeteci arkadaşlarımı arayıp, “K24’te toplu işten çıkarılmalar var, haber yapabilir misin?” diye sordum. Kimseden ses çıkmadı. Gazeteci arkadaşlarımı yadırgamak istemiyorum, onların haber önerilerini reddeden müdürleri, yayın koordinatörleri veya genel yayın yönetmenleri var. Söz konusu Kürtler olduğunda herkesin eli mahkum.