'Ankara’da kapatılması planlanan hastanelerin olduğu bölgelerde, şehrin en yoksul kesimleri yaşıyor'

Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Muharrem Baytemür, 'Bakın, Ankara’da kapatılması planlanan hastanelerin olduğu bölgeler, şehrin en yoksul kesimleri yaşıyor' dedi.

Bahadır Batur

AKP iktidarında her alanda olduğu gibi sağlık hizmetleri de kamucu anlayıştan tamamen temizlenerek, piyasanın kollarına teslim edildi. Şehir hastaneleri projeleriyse bu durumun en büyük örneği olarak karşımızda duruyor. 

Ankara’da Etlik Şehir Hastanesi’nin inşaatının başlamasıyla birlikte Onkoloji Eğitim Araştırma Hastanesi, Etlik Zübeyde Kadın Sağlığı Hastanesi, Sami Ulus Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ulucanlar Göz Hastanesi’nin kapatılacağı konuşuluyor. Öte yandan Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yeni bina inşaatı da sürüyor.

Hastanelerin her birinin kendi alanlarında ekol haline gelmiş olan 'eğitim ve araştırma' hastanesi olması dikkat çekerken, hastaneler içerisindeki 'tasfiye' olarak nitelendirilen uzman hekim kadrolarının azaltılması ve hastane ekipmanlarının taşınması süreci devam ediyor. 

Özellikle Ankara'nın yoksul kesimlerinin ikamet ettiği bölgelerde bulunan hastanelerin kapatılması ve Ankara Etlik Şehir Hastanesi'ne taşınması sayısız sorunu yanında getirecek.

'Hastaneler halkındır, kapatılamaz!'

Hastanemi Açın Platformu tarafından yapılan açıklamada, Dr. Sami Ulus Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kadın Doğum Hastanesi'nin kapatılmayacağının iddia edilmesine rağmen "boşaltılıp yıkılacağı" bildirildi.

Platformun açıklamasında, "Yeter, hastanelerimize, sağlığa erişimimize, sağlık çalışanlarına daha fazla zarar vermeyin. Hastaneler halkındır, kapatılamaz!" denilerek, 1 Şubat Çarşamba günü saat 12.30'da Dışkapı Hastanesi bahçesinde basın açıklaması yapılacağı duyuruldu.

soL'a konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Muharrem Baytemür, "Bakın, Ankara’da kapatılması planlanan hastanelerin olduğu bölgelerde, şehrin en yoksul kesimleri yaşıyor. En yoksul kesimlere hizmet veriyor Sami Ulus, Ulucanlar ve Dışkapı" diyerek bu hastanelerin kapatılmasının sonuçlarının çok ciddi olacağını ifade etti.

Dr. Muharrem Aytemür, "Ülkede yoksulluk varsa, insanlar temiz bir çevrede yaşamıyorsa veya ülke demokratik değilse ‘sağlıklı olma’ halinden bahsetmek mümkün değil. Sağlık hizmetleri açısındansa, sonuçta maalesef tüm dünyada sağlıklı olma halinden bahsedemeyiz" diyerek, "Bizim sağlıkta en önem verdiğimiz nokta, kolay ulaşılabilirlik, kolay erişilebilirlik. En yakın ve en kısa sürede sağlıkla ilgili problemlerin çözülmesi" dedi.

Şehir hastanelerinin dünyada denendiğini ve bu projelerin terk edildiğini hatırlatan Ankara Tabip Odası Başkanı Baytemür, "Bir kere zaten şehir hastanesi denilen mantık zaten uygun değil sağlık hizmeti için. Para transferi aslında. En önemlisi, ülkenin kaynaklarını transfer ettiler bir yerlere" yorumunda bulundu.

Kapatılması gündemde olan birçok hastanede uzman hekim sayılarındaki düşüşe ve bu hastanelerdeki ekipmanların taşınmasına dikkat çeken Dr. Baytemür, kapatılacak hastaneler için "Bir de öncesinde de içeriye bir çivi bile çakmadılar. Güçlendirme yapmadılar, onarım yapmadılar. Belli bir miadı var yapıların, ne yazık ki Türkiye’de çok uzun süre değil. Bu hastanelerimiz önemliydi, bir değeri de yok ediyorlar" ifadelerini kullandı.

'Herhangi bir ülkede çocuklar açsa fark etmiyor'

"Sağlık hizmeti kavramından ziyade ‘sağlıklı olma’ halinin devam ettirilmesi ve korunması önemli" açıklamasında bulunan Muharrem Baytemür, "Cumhuriyet’in 100. yılında kamusal sağlığın yeniden sağlanması, kamusal sağlık dönüşümü yaratılabilir mi?" diye sorulması ve bu şekilde planlamanın hayata geçirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Baytemür, "Herhangi bir ülkede çocuklar açsa, o ülkede sağlık için şehir hastanesi veya başka bir hastane fark etmiyor. Öncelikli sorunlar çözülmeli" dedi.

'Bizim sağlıkta en önem verdiğimiz nokta kolay ulaşılabilirlik'

soL'a açıklamalarda bulunan Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Muharrem Baytemür'ün sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sağlık Bakanlığı, ‘şehir hastanelerini’ sağlıkta ‘devrim’ olarak lanse etmişti. Lakin ilerleyen süreçte, bu durumun birçok hastanenin kapatılmasına yol açacağı ortaya çıktı ve hastaneler bir bir terkedilmeye, yıkılmaya başladı. Şehir hastanelerinin halk sağlığı üzerindeki etkisi ne sizce?

Tabii, sağlığı değerlendirirken bizler, daha çok sağlık hizmetleri üzerinden değil de aslında sağlığın belirleyicileri üzerinden yorum yapıyoruz. Ülkede yoksulluk varsa, insanlar temiz bir çevrede yaşamıyorsa veya ülke demokratik değilse ‘sağlıklı olma’ halinden bahsetmek mümkün değil. Sağlık hizmetleri açısındansa, sonuçta maalesef tüm dünyada sağlıklı olma halinden bahsedemeyiz.

Sağlık hizmetlerinin temelini, birinci basamağını önceleyen noktada değerlendirmek lazım. Şu anda şehir hastaneleriyle bu durum iyice farklı bir noktaya ulaşmış vaziyette. İkinci hatta üçüncü basamak olarak başvuru yeri haline geldi şehir hastaneleri. Basamaklandırılmış bir hizmet de yok.

Bir diğeri de bizim sağlıkta en önem verdiğimiz nokta, kolay ulaşılabilirlik, kolay erişilebilirlik. En yakın ve en kısa sürede sağlıkla ilgili problemlerin çözülmesi.

Bizimki gibi şehir hastaneleri, dünyada denendi ve terk edildi. İngiltere, Kanada gibi ülkelerde terk edildi. Devasa, sağlık hizmeti sunmaya uygun olmayan hastaneler bunlar. Biliyoruz ki, en uygun hastaneler 200-600 yataklı. Planlanan ve yapılanlara şu andan şehir hastanelerine bakılınca; merkezde bulunan ve insanların kolay ulaştığı hastanelerin kapatıldığını görüyoruz. Bilkent Şehir Hastanesi için kapatıldı ilk başta.

'Bu hastanelerin şimdiden içi boşaltıldı'

Ancak pandemi dönemini hatırlarsanız, ilk olarak Zekariya Tahir Hastanesi kullanıldı. Hatırlarsanız, İran’dan bir uçak gelmişti, karantina amaçlı kullanıldı. Zekariya Tahir Hastanesi şimdi Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin ek binası oldu. Numune Hastanesi’ne gelirsek, Yüksek İhtisas Numune ve Fizik Tedavi Hastanesi kapatıldı. Ama Numune Hastanesi’nin C Bloğu pandemi döneminde, Covid-19 hastaları için servis haline getirildi.

Bu hastaneler, kendi alanlarında ekol yaratmış ve insanların kolay ulaştığı, iyi ve nitelikli hizmet veren hastanelerdi. Sadece Ankara halkına değil, çevre illerden gelenlere de.

Sami Ulus da keza, bu hastanede Etlik Şehir Hastanesi’yle birlikte kapatılacak. Sağlık Bakanı Koca, ‘Kapatılmadı, kapanmayacak, iyi bir hastanemiz daha oldu diyor’ ama öyle değil. Biliyorsunuz, şimdiden içi boşaltıldı.

'Şehir hastanesi denilen mantık uygun değil, para transferi aslında'

Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı verilere göre, söz konusu hastanelerdeki uzman hekim sayısı yüzde 50’den daha fazla düşmüş olarak gözüküyor, ciddi bir düşüş bu.

Şöyle söyleyeyim. Bir kere zaten şehir hastanesi denilen mantık zaten uygun değil sağlık hizmeti için. Para transferi aslında. En önemlisi, ülkenin kaynaklarını transfer ettiler bir yerlere.

Bir diğeri de, bu kapatılmayacak denilen hastaneler – Onkoloji’yi bir kenara bırakıyorum, Onkoloji’de geri adım atıldı ve yeni bir bina yapılıyor bahçesine, Onkoloji kapatılmadan böyle bir adım atılacak – fiilen hem hekim, hem sağlık çalışanı hem de şehir hastanenin yüklenici firmasının bütün ekipmanları, tıbbi cihazları alması gerekiyor, yeni sıfır olarak. Ama biz biliyoruz ki, Sami Ulus’tan da Dışkapı’dan da gerek cihazlar, gerek ameliyathane malzemeleri ve diğer malzemeler Şehir Hastanesi’ne götürüldü. Böyle bir tavırla, hem çalışanlar açısından hem de ekipman açısından boşaltıldı hastaneler.

Ameliyat sayıları çok düştü, özellikle Dışkapı için söylüyorum. Sami Ulus’ta ameliyat yapılamıyor zaten. Birçok klinik kapatılmış durumda, sadece poliklinik hizmeti veriliyor. Acil hizmetler de Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden geçici görevle gelen pratisyen hekimler tarafından veriliyor. Ki Sami Ulus Hastanesi açısından bu durum uygun değil bu şekilde. Buraya çocuk uzmanı görsün diye gönderiyorsunuz, ama karşılayan pratisyen hekim oluyor. Asistan hekimlerin hocalarıyla kendileri bölünmüş durumda. Fiilen kapatmayı şimdi resmi olarak gerçekleştiriyorlar.

Altındağ’a bağlı Sami Ulus ve Dışkapı. Altındağ Belediyesi Meclisi’nden yıkıma ilişkin karar çıktı, şimdi Ankara Büyükşehir Belediyesi bunu onaylayacak. Yani, Sami Ulus ile Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi yıkılacak.

'Eğitim araştırma hastanesi vasıflarını muhtemelen kaybedecekler'

Büyükşehir Belediyesi’nin de yıkıma onay vereceğini mi düşünüyorsunuz?

Verebilir, vermese bile başka yerlerden verilir.

Planlamaya ilişkin veya yeni yapılacak hastaneye ilişkin de bir ihale yok 2023 içinde. Cumhurbaşkanlığı bütçesinde de yok. Muhtemelen buraları genel hastane yapacaklar. Sami Ulus 300 yataklı, Dışkapı da 600 yataklı genel hastane olacak diye bir planlama var. Eğitim araştırma hastanesi vasıflarını muhtemelen kaybedecekler.

Burası bir gelenek oluşturmuş yerler. Mesela Sami Ulus, orası örnek mahalle biliyorsunuz. Tiyatro, sinema, okullar örnek olsun diye yapılmış. Cumhuriyet döneminin değerlerinden hastaneler bunlar. Bir tarihi, geleneği yok ediyorlar. Buradaki verilen hizmeti yok ediyorsunuz. Böyle bir yanı da var. İkisi de yıkılacak.

Tabii elimizde ne bilgi yok ama konuştuğumuz hekim arkadaşlar, ‘Yıkım ihalesi bile verilmiş’ şeklinde konuşuyorlar.

'Fiilen içlerini boşalttılar'

Gayri resmi olarak mı?

Muhtemelen öyle.

Ulucanlar Hastanesi’nden göz muayene ekipmanlara götürülmeye çalışıldı, oradaki arkadaşlarımız müdahale etti geçen ay. Kamyonun yüklenmesini engellediler. Ameliyatlar azaldı. Fiilen içlerini boşalttılar.

Bir de öncesinde de içeriye bir çivi bile çakmadılar. Güçlendirme yapmadılar, onarım yapmadılar. Belli bir miadı var yapıların, ne yazık ki Türkiye’de çok uzun süre değil. Bu hastanelerimiz önemliydi, bir değeri de yok ediyorlar.

'Seçim olacaksa sağlığa ilişkin büyük dönüşümleri şimdiki hükümetin yapmaması lazım'

Yıkımların önüne geçilebileceğini düşünüyor musunuz? Halen kapatılmamış hastanelerin geleceği ne olacak?

Onkoloji’de ‘Hastanemi Kapatmayın Platformu’ büyük çaba gösterdi, biz de içindeydik. Oradaki meslektaşlarımız ve sağlık çalışanlarıyla da bunu paylaştık. Orayı şimdilik kapatmadılar.

Şimdilik çünkü, Etlik Şehir Hastanesi’nde bir onkoloji bloğu var. Orası şu anda pek faaliyette değil. Lakin Onkoloji Hastanesi’ni kapatmadan ya da taşımadan yanına yenisini yapıyorlar. Ama tabii ki, seçim sonrasına yönelik planlar olabilir.

Bir de üç ay sonra seçim olacaksa sağlığa ilişkin büyük dönüşümleri şimdiki hükümetin yapmaması lazım. Yoksa yıkarlar mı, yıkarlar. Boşaltırlar. Yüksek İhtisası yıkmadılar ama orada bağış yapanların koyduğu maddelerden ötürü yıkamadılar.

'5-10 yıl sonra ülkede yarattığı tahribat daha açık olarak gözükecek'

Ama 'de facto' olarak düzenlenmesini ve çalışmasını engelliyorlar.

Tabii ki, hepimiz biliyoruz. Büyük olasılıkla Yüksek İhtisas, Ankara Tıp Fakültesi’ne verilecek veya satılacak, o türde söylentiler var.

Ama şehir hastanelerinin 5-10 yıl sonra ülkede yarattığı tahribat daha açık olarak gözükecek.

Öte yandan, Etlik Şehir Hastanesi de tamamlanmadan açıldı. Muhtemelen seçim nedeniyle Sami Ulus ve Dışkapı’yı kapatmadılar. Vatandaş gitsin hastaneye, hizmet alabilsin, en azından hekim görsün diyerek kapatmadılar. Ama şu anki durum hiç de iyi değil.

'Sağlığa kamusal bir hizmet olarak bakmazsanız'

Sizin yorumunuza göre, seçimden sonra mevcut iktidar yönetime devam ederse bu yıkımlar gerçekleşebilir. Peki diğer durumda yıkımların önüne geçileceğini düşünüyor musunuz? Sağlık politikasının değişebileceğine inanıyor musunuz?

Tabii tabii. Yani, baktığınız zaman sağlık ‘kamu sağlığı’ alanından çıkarılınca eğer yeni gelecek iktidar veya gelmesi muhtemel iktidar, bunu rant halinden çıkarmazsa çok değişen bir şey olmaz.

Türkiye’de acile başvuru, nüfustan fazla. Dünyanın en geri kalmış ülkelerinde bile bu düzeyde değil. Sağlığa kamusal bir hizmet olarak bakmazsanız, çok bir değişiklik olmaz.

Başta da söyledim, şimdi de söylüyorum: Sağlık hizmeti kavramından ziyade ‘sağlıklı olma’ halinin devam ettirilmesi ve korunması önemli. İyi bir işiniz olacak, iyi bir evde oturacaksınız, iyi bir çevrede oturacaksınız, temiz içme suyuna ulaşımınız olacak… Bunlar gibi bir sürü şey, sağlığı etkiliyor. Tabii, bağışıklama ve koruyucu sağlık hizmetleriyle beraber, bir bütün halinde düşünmek lazım. Öbür türlü, çözmek çok kolay değil.

'Cumhuriyet’in 100. yılında kamusal sağlığın yeniden sağlanması...'

Sağlığa bakışta mevcut konjonktür değişmediği sürece, değişim yaşanmayacak gibi duruyor...

En azından şöyle bir şey var, çok fazla dile getiriliyor; ihtiyaç da var yoksulluğun artmasıyla: Cumhuriyet’in 100. yılında kamusal sağlığın yeniden sağlanması, kamusal sağlık dönüşümü yaratılabilir mi? Bugünden yarına olmaz bu.

Sağlık politikası değişse bile muhalefetin bütününü sağlığa bakışı farklı olabilir – ki muhtemelen de farklı. Bu tür bir durum da var önümüzde.

Herhangi bir ülkede çocuklar açsa, o ülkede sağlık için şehir hastanesi veya başka bir hastane fark etmiyor. Öncelikli sorunlar çözülmeli.

Şehir hastaneleri anlamsız, uzak, büyük… Ancak öncelikli olan, insanların hastalanmasını engellemek olmalı. Temel bu olmalı. Bu ülkedeki her vatandaşın, her bireyin, özellikle her çocuğun ve bebeğin temel ihtiyaçları bulunduğu durumdan, pozisyondan bağımsız olarak karşılanmak zorunda. Bu bir hak. Bu mantık olmadığı sürece, sorunları çözemeyiz.

Sağlık hizmetlerinde şu anda var olan şehir hastaneleri, Sağlık Bakanlığı’nın bütçesinin yüzde 20’sini oluşturuyor. Çok ciddi bir oran ne yazık ki bu.

'İnsanların şehir hastanesine ulaşım için parası bile olmayabilir'

Bakın, Ankara’da kapatılması planlanan hastanelerin olduğu bölgeler, şehrin en yoksul kesimleri yaşıyor. En yoksul kesimlere hizmet veriyor Sami Ulus, Ulucanlar ve Dışkapı.

İnsanların şehir hastanesine ulaşım için parası bile olmayabilir. Dramatik örnekleri var bu durumun.