6 Mayıs 1972

Deniz Gezmiş ve arkadaşları 6 Mayıs'ta idam edildiler. 12 Mart ile birlikte 6 Mayıs tarihi bir dönemin kapanışını da simgeler.

Bu dönem askeri müdahalenin yapıldığı 27 Mayıs 1960 ve TİP'in kurulduğu 13 Şubat 1961 tarihlerinden başlatılabilir.

Deniz'in isminde somutlanan ve dünyadaki 1968 hareketleriyle ilişkilendirilen süreç bir gençlik hareketi değil, tam anlamıyla siyasal bir mücadele tarihidir. Bu mücadele 1960'lı yılların tümünü kapsamıştır. Fransa'da Mayıs-Haziran aylarında başlayan olaylardan etkilenmişse de ayakları bu topraklardadır, bu topraklardaki sınıf mücadelesinin çok önemli bir boyutudur.

* * *

TİP'i ortaya çıkaran nesnellik ikinci dünya savaşı sonrası dönemde Türkiye işçi sınıfının ulaştığı gelişmişlik düzeyidir. Öte yandan, faşizmi yenilgiye uğratan Sovyet orduları ve Avrupa'da komünist karakterli direniş hareketleri, 1950'lerde sosyalizmin prestijinin tepe noktaya ulaşmasını da sağlamışlardı. Dolayısıyla Türkiye'de 1960'lardaki büyük toplumsal uyanışın arkasında dünya sosyalist sistemi de yer alıyordu.

TİP böyle bir ortamda, bir yandan Türk-İş'in teslimiyetçi sendikacılık anlayışına baş kaldıran sendikacıların, öte yandan sosyalist, ilerici aydınların ve en nihayet legal düzlemde var olan sosyalist kadroların bir araya gelmeleriyle doğdu. Kısa sürede de işçi sınıfı-Kürt-gençlik hareketleri ile sosyalist kadroları birleştiren bir işlev gördü, içinde devinenlere sosyalizmi öğreten bir okul, geniş kitlelere sosyalizmi taşıyan bir kanal oldu.

Toplumsal, siyasal ortamın farkında olan ve eğitim sorunlarının çözülmesini isteyen üniversiteli gençlik, düzenin tek karşıt gücü olarak ortaya çıkan TİP'e büyük bir doğallıkla aktı. 1968 sonrasında ise bu TİP'li gençlik kendi "özel" sorunlarıyla sınırlı bir siyaset anlayışını aşarak süratle ülke sorunlarına yöneldi, bir gençli hareketi olmaktan çıkarak sosyalist hareketin genç kolu haline geldi.

* * *

Sosyalizmin hep birlikte öğrenildiği TİP okulu aynı zamanda mücadelenin farklı şekillerde yorumlanarak kavrandığı bir ayrışma merkezi olarak da işlev gördü.

TİP bir süre sonra gençliğe dar gelmeye başladı. Bunu uyaran faktör, TİP içinde, sosyalizme nasıl ulaşılacağı noktasında ortaya çıkan ve esas olarak Türkiye'deki toplumsal yapısının ve sınıflar mücadelesinin algılanışına ilişkin farklılığı ifade eden "sosyalist devrim" ve "milli demokratik devrim" ayrışmasıdır. TİP içindeki öğrenci gençliğin bu ayrışmada Mihri Belli ismiyle anılan MDD görüşünden yana tutum almalarının en önemli nedeni, Belli'nin, artan faşist terör karşısında gençliğe aktif, militan bir mücadele yolu da göstermesidir. Buna karşılık TİP yönetiminin faşist saldırılar karşısında gençlere itidal öneren tutumu gençliğin TİP'ten kopuşunun nedenidir. Bir yandan Küba, Çin devrimlerinin henüz dumanı üzerindeki tazeliği ve Filistin'de yaşananlar, diğer yandan faşist terörle kaybedilen canlar gençliği sokağa, silah kuşanmaya ve en nihayet dağlara davet ederken, TİP'in "parlamenterist" tutumu hem MDD hareketi hem de gençler tarafından fazlasıyla "oportünist" ve "uzlaşmacı" bulunmuştur. Gerçekten o dönemde TİP'in sosyalist bir parti olarak herhangi bir devrim stratejisi de yoktur.

* * *

Bütün bunların etkisiyle üniversiteli TİP'lilerin ayrı bir siyaset tarzına yönelmeleri, 1969-70 kavşağına, FKF'nin Dev-Genç'e dönüşmesine denk gelir. Genç sosyalistlerin tümü kendilerini doğrudan Dev-Genç içinde ifade etmemiş olsalar da.

Bu genç solcu hareket Marksist anlamda sosyalist değildir. Solculuğunun zaafı, Türkiye'nin tam kapitalistleşememiş, yarı feodal olarak ülke olarak kavranışındadır. Böyle olduğu için nihai hedef sosyalizm olsa da, yakın vade için demokratik devrimin tamamlanması mücadelesi verilmiş ve yine aynı noktayla ilişki halinde, bu devrimin öznesi olarak köylülük belirlenmiştir. Mücadele stratejisinde silahlı, illegal yöntemlerin öne çıkarılması ise maruz kalınan terörle ilişkilidir ve düzen bu hareketi dağlara yönlendirmiş olmakla istediğine de ulaşmıştır.

Kurtuluş Savaşı'na duyulan yakınlığın nedeni, Türkiye toplumuna ve devrime bakışındaki sınıfsal karakterinde gizlidir. Böyle olsa bile hiçbir zaman Mihri Belli'nin MDD stratejisindeki gibi orducu olmamış, arkasını düzen içi güçlere yaslama gereği duymamış ve köylülerden başlamak üzere emekçi sınıfların sosyalist düzenini kurmak hedefiyle bağını koparmamıştır.

TİP'ten ayrışarak militanlaşan bu hareket, ABD ve NATO ile geliştirilen ilişkilere ve AP eliyle başlatılıp, sonradan MHP üzerinden yürütülen gerici saldırıya karşı bağımsızlıkçı, antiemperyalist başkaldırının toplumsallaştırılmasında büyük bir başarı sağlamış, bütün önemli işçi ve köylü eylemlerinin içinde yer almış ve bunlardan bazılarının doğrudan örgütleyicisi de olmuştur.

Bütün bu özellikleri nedeniyle, sosyalist devrim stratejisi karşısında MDD cephesinde yer almış olsa bile, sosyalizm mücadelesindeki tarihsel önemini her zaman koruyacaktır.