Her Türk neden asker doğar da milyarder olamaz?

Yalnızca Türkiye’de değil, dünyada milyarderlik çok küçük bir azınlığın ayrıcalığıdır.

Nedeni kapitalizmdir. Milyarderlik kapitalizme özgüdür, ama açlık da, işsizlik de, yoksulluk da. Milyarderlik ve sefalet kapitalist sömürü düzeninin birbirini tamamlayan iki yüzüdür.

Kapitalizmde bazılarının milyarder olması için kalan herkesin asker doğması, onlara böyle hissettirilmesi gerekir.

Askerliğin kutsallığı yurt savunmasından gelir. Yurt savunuluyorsa, savaş sömürüye, emperyalizme, işgale karşıysa askerlik kutsaldır, ama kapitalist düzende “vatan” dedikleri yalnızca milyarderlerin şirketleridir.

Geçen hafta bizim dolar milyarderlerimize ilişkin yeni liste açıklandı. Sıralama AKP döneminde artık değişti. Bunda şaşılacak hiçbir şey yok. Kapitalizmde her siyasi aktör kendi sermayedarlarını yaratır.

Sınıfsallık siyasaldır. Koç sülalesinin yeri şimdilerde gerilerde. Tepeye Ülker gibi, Rönesans Holding gibi, AKP döneminde doğmuş, semirmiş grupların patronları yerleşti.

Yakın zaman önce mal varlığını yurtdışına çıkarmakta olduğu söylentileri ortalığı saran ve hemen akabinde 7 milyar dolarlık borcu için yeniden yapılandırma talep eden Yıldız Holding’in yönetim kurulu başkanlığını yürüten Murat Ülker’in serveti 2016’ya göre 1,1 milyar dolar artarak 4,8 milyara çıktı. Forbes dergisi bunun altına “bu rakamdan az olmadığı kesin” notu düşme gereği duydu.

En zengin 100 patronun serveti ise 18,5 milyar dolarlık artışla 121,4 milyara ulaştı.

Kapitalizmin resmidir. Kapitalizm ahlaksız bir sistemdir. Ahlaksızlığın özü iktisadi ilişkilerdedir. Ahlak bu düzene karşı çıkmayı gerektirir.

Her Türk’ün doğuştan asker ilan edilmesi işte bu ahlaksızlığın gizlenmesi ve bazılarının milyarder olması içindir.

O nedenle her Türk asker doğar lafını, her emekçi çocuğu asker doğar diye anlamak gerekir. Milyarderlerin savaşa ve hatta askere gittiği nerede görülmüş? Çürük raporlarını alanlar, ne olur ne olmaz diye çifte vatandaşlık taşıyanlar, servetlerini yurtdışında istifleyenler kimler?

Belki bu laf bize aittir ama, emekçi çocuklarının asker doğması merkez kapitalist ülkelerde de kuraldır.

Örneğin 2. Dünya Savaşı'ndan önce Alman sermayesi kendi sınırları içine fena sıkışmıştı. Tekeller kazançlarını artırmak için sömürecek yeni coğrafyaların arayışındaydı. Oysa dünya başka ülkeler tarafından zaten paylaşılmıştı. Alman tekellerine yeni bir düzen, bunun için de yeni bir paylaşım savaşı gerekiyordu. Nasyonal Parti bunun iç hazırlığını üstün Alman ırkı propagandasıyla gerçekleştirdi. Milyonlarca emekçi evladının büyük bir tutkuyla siperlere koşmasını sağlayan şey buydu. Onlar üstün Alman ırkını yaymak için ölmeye giderlerken, düşmanlarının hesabını birkaç ay içinde göreceklerine inanıyor ve kendilerini gerçekten de doğuştan asker olarak görüyorlardı.

Aynı ruh hali Bush Irak’ı işgal ederken Amerikan deniz piyadelerini de ele geçirmişti. Onlar da büyük Amerikan sistemini egemen kılmak ve dünyayı tehdit eden terörizmi ortadan kaldırmak için haritadaki yerinden bile habersiz oldukları bir Ortadoğu ülkesine saldırmak üzere okyanusları aşmışlardı. Oysa o savaştan tek kazançlı çıkacak olanlar Amerikan petrol ve silah tekelleriydi. Büyük Amerika demek Amerika’nın büyük tekelleri demekti.

Milliyetçiliktir bu. Sömürüyü gizler, düzeni mitleştirir. Çoğu kez tek tanrıcı bir dinle sentez halindedir. Alman faşizmini tanımlayan şey aynı zamanda katıksız bir Yahudi düşmanlığıydı. Bush’un askerleri içinse terörizm İslam ile eş anlamlıydı.

Şimdi Suriye’de yürütülen operasyonun; mevcut yolsuzluk, eşitsizlik, adaletsizliklerin gizlenmesi ve AKP’nin iktidar konumunu güçlendirme amaçlarına yönelik olduğu çok açık.

AKP, Suriye’de ülkemize gözünü dikmiş emperyalizmle mücadele adına bulunuyor olsaydı, Suriye’yi paramparça etmiş ABD ile stratejik müttefikliğini geliştirmek çırpınışları içinde olmazdı. Bu savaş terörle mücadele adına YPG’ye karşı yürütülüyor olsaydı, YPG’nin baş destekçisi İsrail ile askeri, ticari ilişkiler hiç kesintisiz devam ettiriliyor olmazdı.

Emperyalist sistemde her savaş patronların ve emperyalizmin tepesindeki ülkelerin çıkarlarına hizmet eder.