Gerçekten de bir avuç zengini yesek herkese yetecek ekmek. Ekmeksizler bunun yolunu bulacak bir gün. Unutmayın, aslolan tanrının inayeti değil sınıfın ferasetidir!

Dolar tanrısının izinde

“In God We Trust”, 1 ABD Dolarının alamet-i farikasıdır bu, “Tanrıya güveniriz” demektir. Amerikan düzeni tanrıya güvenir, ibare bu güvenin işaretidir. Bu inanç beyanı önce madeni paraların üzerine, 1864’de, yazıldı. 1 Dolarlık banknotların üzerine yazılması ise yeni, 1955’te. İkinci Dünya Savaşından güçlenerek çıkan Sosyalist dünyaya savaş açtıklarında geldi akıllarına. Tanrıları, o savaşın etkili silahlarından biri olacaktı. 1 Dolarlık banknotlarda başka işaretler ve ibareler de var. En dikkat çekeni içine bir göz yerleştirilmiş piramit.  Piramidin altında Latince “Novus Ordo Seclerum”, yeni dünya düzeni, ibaresi seçiliyor. Bütün bu tuhaf işaretler yan yana gelince 1 Dolar öteki dünyaya doğru hareketleniyor. Illuminati, Aydınlanmışlar, Masonlar, Yahudilik ve tabii “tek bir dünya devleti” arasında gidip geliyor yorumlar. Kapitalist emperyalizme atfedilen “parasal enternasyonalizm”in diğer görüntüleri bunlar. Sermayenin enternasyonalizmi ne kadar olursa artık!

Gerçekten de Masonlukla ilişkilidir işaretler. Fransız ve Amerikan devrimlerine Mason eli değmiştir çünkü. Devrimlerin rüzgârı dinip, Masonluk bir burjuva ideolojisi olarak devrimci doğrultusunu yitirince ortada sadece içi boşaltılmış sembolleri kalmıştır. “Novus Ordo Seclerum” özgürlüğün hüküm sündüğü yeni bir çağı müjdelese de bildiğiniz tekelci kapitalizmdir artık. Karanlığı sever, çürümenin ortasında boy verir bu düzen. Parası da tanrısı da ışığı sönmüş aydınlanmanın kalıntılarıdır. 

Işığı sönüktür ama tanrısı kuvvetlidir. Hüküm sürdüğü dünyanın mutlaka bir tanrıya ihtiyacı vardır çünkü. O nedenle Amerikan Dolarının üzerine sıkıca tutturulmuştur. Doların iktidarı tanrısız olamaz. 

Tescillidir bu. ABD Anayasa Mahkemesi bir Ateistin Amerikan Dolarındaki “Tanrıya Güveniriz” yazısının din ve vicdan hürriyetini ihlal ettiği gerekçesiyle kaldırılması için açtığı davayı reddetti. Minnesota eyaletinde 29 ateistin aynı gerekçeyle yaptığı başvuru dikkate bile almadı. Tanrıya inanmak Dolara inanmanın ilk şartıdır!

***

Masonluğu 1 Dolara harcamayalım diye açalım biraz. Mason kelimesi Fransızca, “duvar ustası” anlamına geliyor. For-Mason’un köklerinde ise İngilizce “Free Mason” var. Ortaçağ İngiltere’sinde katedral inşaatçısı meslek birliklerinin işareti aslında. Yani kökeninde gerçekten de duvarcılık var. Ancak katedral inşaatı işi zamanla azaldı, ameli masonların oluşturduğu localar, üye sayılarını koruyabilmek için başka meslek gruplarından kişileri kabul etmeye başladı. Kabul edilmiş, spekülatif-“free”, masonluk da böyle doğdu. Bu gelişmenin ardından Masonlar “ameli” ve “kabul edilmiş” olmak üzere ikiye ayrıldı. Zaman ilerledikçe kabul edilmiş masonların sayısı ameli masonların sayısını geçti; masonlukla duvarcı ustalığının kopmasının tarihidir.  

Haliyle “kabul edilmişler”, kendilerine tarihi bir kök uydurmak zorunda kaldı. Eski tarikatların ve şövalye topluluklarının ayinlerini benimseyerek yola koyuldular, Kudüs’teki Süleyman Tapınağının inşasını masonluk mesleğinin doğuşu için bir milat ilan ettiler. Bu tapınağın mimarı olduğu var sayılan Hiram Usta masonluğun “kabul edilmiş” piriydi artık. Hepsi spekülatiftir!

1717’de, Londra’da, dört büyük mason locasının birleşmesiyle Londra Büyük Locası kuruldu. İngiliz kraliyet ailesinin ve Anglikan Kilisesinin desteğini alarak hızla gelişti, İngiliz sömürgeciliğine paralel olarak dünyaya yayıldı. Fransa’ya nüfuz etmeye başladığında burada çoktan beri devrimci rüzgarlar esiyordu. Haliyle Masonluğun üzerine Aydınlanmanın ışığı düştü. Fransız Masonları 1789 Büyük Fransız Devriminde yerlerini aldılar. Devrim başarılı olunca Masonluğun “hürriyet-eşitlik-kardeşlik” ilkeleri ilk defa siyasi bir anlam kazanmış oldu. 

Bu gelişme Anglo-Sakson masonluğu ile Fransız Masonluğunun ayrılmasıyla sonuçlandı. Fransız Büyük Doğu Locası, 1877’de, üyelik için tanrıya imanın gerekli olmadığını kabul ederken, İngiliz Masonluğu kurumsal dinlerle iyi geçinmenin bir yolunu buldu. Tanrıya inanmak, onlar için, Masonluğun gerekli şartlarındandı. 

Gelelim Osmanlıya. Sultan Abdülaziz’den sonra Mithat, Ziya ve Namık Kemal tarafından tahta geçirilen V. Murad bir Masondu. Ancak kıçı oturtulduğu tahta pek uygun değildi, haliyle birkaç ay sonra oturtulduğu gibi kaldırıldı, yerine Abdülhamit oturtuldu. Bu tasarruf yeni saray darbelerinin fitilini ateşlemişti. Üstat mason Cleanti Scalieri darbeye bu nedenle kalkışmıştı. Ali Suavi ve Çırağan Vakası gibi olayların arkasında da benzer bir saik vardı.  Abdülhamid’in masonlardan nefretinin arkasında işte bu Masonik saray darbelerinden duyduğu korku vardı. 

Masonlar ilkelerini “özgürlük-eşitlik-kardeşlik” olarak belirlemişti. Bunlar, onlar için, bir bütünün parçalarıydı. Masonluğun simgelerinden biri olan “eş kenar üçgen” bu ilkelerden her birini temsil ediyordu. 1 Doların arkasındaki piramidin ve gözün anlamı budur. Masonluk Aydınlanmışlığın burjuva halidir, Büyük Fransız Devriminde etkileri var, “eşitlik-özgürlük-kardeşlik” ilkeleri oradan geliyor. ABD’yi kuranların çoğu masondu. 1908 Devrimine yön veren “Hürriyet-Müsavat-Uhuvvet” ilkeleri de Masonluktan esinlenmiştir. Demek ki 1 Dolar 1 Dolardan ibaret değildir!

***

Doların asıl sırrı Mason etkisine açık olmasında değil, aradan geçen sürede bir dünya parası ve hayat ölçüsü haline gelmesinde. Günde 1 Dolar gelir, mutlak bir yoksulluğa ve tabii açlığa işaret ediyor, 2 Dolar karnı tok yoksulluk demek. Çarp 30 ile, demek ki yoksul sayılmak için bile ayda 60 Dolar geliriniz olacak.

Peki nerede toplanıyor bunca Dolar? Elimizde verileri var; iklim değişikliği, enflasyon, Rusya-Ukrayna savaşı ve Kovid-19 salgını gibi eş zamanlı krizlerle sarsılan yeryüzünde yoksullaşanların yanında ölçüsüzce zenginleşenler de var. Son iki yılda dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesimi, geriye kalan yüzde 99’luk kesimin toplamından neredeyse iki kat fazla servet edindi. Milyarderlerin toplam serveti 2020’den bu yana günde 2 milyar 700 milyon Dolar arttı. Buna karşılık en az 1 milyar 700 milyon işçi gelirlerinin önemli bir kısmını kaybetti. Bu daha az Dolar demek. Bu rakamlar, dünyada yaklaşık her on kişiden birinin açlık çektiği anlamına geliyor. 2020 yılında dünya genelinde 70 milyondan fazla insan daha derin bir yoksulluğa doğru itildi. Dünya Bakasının verilerine göre toplam 710 milyon insan derin yoksullukla mücadele ediyor. Sadece 1 Dolar değil sözünü ettiğimiz. Bu grup içinde günde 2 Doların altında bir gelirle geçinmek zorunda olan insanlar da bulunuyor. Şirketler, Rusya-Ukrayna savaşını büyük fiyat artışları için bahane olarak kullandı. Gıda ve enerji sektörleri yoksullardan çalmanın en kolay yolu.

Günlük 1 Amerikan Doları… Bu ayda 30 dolar, yılda 360 Amerikan Doları demek. 1 Dolar, eşitliğin özgürlüğün değil yoksulluğun işareti artık. Açlık ve susuzluk dünyadaki tüm savaşlardan daha fazla can alıyor haliyle. Dünyada her yıl 11 milyon kişi açlık veya yetersiz beslenme sebebiyle ölüyor. 

***

Peki insanca yaşamanın standardı ne? Duruma ve ait olduğun sınıfa göre değişiyor bu. Demek ki alt sınıftansanız günde 2 Dolar, ayda 60 Dolar, yılda 720 Dolar yetiyor. Peki ya üst sınıfa dahilseniz? Elimizde en az bir veri var. Sabancı ailesinin seçkin mensuplarından Dilek Sabancı’ya, “bir insanın rahat yaşaması için ne kadar para gerekli?” diye sordular. “Milyar Dolarlar değil yani, milyon Dolarlar da yetebilir” diye yanıtladı. “Peki neden milyar Dolar kazanmak için bu hırs” diye soramadıkları için “kaç milyon Dolar”, diye eklediler. Şöyle devam etti; “Milyon Dolarlar da yetebilir veya bazı insanlara 1-2 milyon Dolar da yetebilir. Onun dışında istediği zaman seyahat edebilecek. 50 milyon ile 100 milyon Dolarınız olsa rahat rahat yaşarsınız ama bence de 50-100 milyon Dolara değil de daha düşük rakamlarla daha çok mutlu olabilmek daha büyük başarı. İyi bir işiniz olsun, eviniz olsun, arabanız olsun, hastalandığınızda hastaneye gidecek paranız olsun, denize merakınız varsa tekneniz olsun, başka insan ne ister ki?” Müthiş gerçekten. Üst sınıf mensubu için “bazı insanlardan” sayılabilmeniz için bile 1-2 milyon Dolarınız olması gerek.  Bu öyle bir para ki 5500 ailenin günde 1 Dolardan bir yıllık gelirine denk.

Milyarder için 1 Dolar nedir? Servetinin 1 milyarda biri. Yoksul için 1 Dolar nedir? Bir günü diğer güne bağlamak için mecbur kalınan çaresizlik. Günde 1 Dolara kitlendi kaldı insanlık. O çok övdükleri piyasanın, o bayıldıkları kapitalizmin insanlık ailesine vadettiği bu. Burjuva sınıfının eşitlik-özgürlük-kardeşlik idealinin özetidir açlık. E haliyle çalan da aç kalan da tanrıya inanmak zorunda. Yoksa isyan çıkar, devrim çalar kapıyı.

Üzerinde “In God We Trust” yazıyor ama Dolar sadece zenginleri seviyor. Evet yoksullar da tanrıya inanır ama tanrı yoksullara inanmaz. Kimin seçilmiş kul olduğuna Dolar aracılığıyla karar veriyor çünkü. Demek ki zenginleri yemeden önce tanrılarını da yeryüzünden silip atmamız gerek. 

“Ekmek bulamıyorsanız zenginleri yiyin” diyor bu duvar sözü. Gerçekten de bir avuç zengini yesek herkese yetecek ekmek. Ekmeksizler bunun yolunu bulacak bir gün. Unutmayın, aslolan tanrının inayeti değil sınıfın ferasetidir!