GÖRÜŞ | Yapay zeka çağı başladı mı?

'Yapay zekanın emekçi yığınların ve insanlığın çıkarına hizmet ve mal üretiminde konumlanabilmesi sınıf mücadelelerine bağlı.'

Eren Orhan

Bir önceki hafta sermaye imparatorluğunun tepelerinden insanlığa seslenildi. Bill Gates LikedIn hesabından “Yapay Zeka Çağı Başladı” başlıklı bir makale1 yayımlayarak eşitsizliklerin azalacağını ve bu gelişmenin bir çok soruna çözüm olacağını “müjde”ledi.

“Yapay Zeka” kavramına kendince getirdiği tanımlamanın ardından ChatGPT2 övgüsüne geçiyor ve ChatGPT gibi yapay zeka sohbet botların “üretimde verimliliği” nasıl arttıracağına dair fikirlerini paylaşıyor. Bunların yanında sağlık, gıda ve eğitim alanında yaratacağı gelişme düzeylerinden bahsederken utanmazca Afrikalı bir çocuğun tedavi altındaki görüntülerine yer veriyor. En nihayetinde tüm dünya ülke yönetimlerini “yapay zeka” içerikli girişimleri desteklemeye çağırıyor. Bu konuda da elini cebine atan emekçiler olsun istiyor.

Bu girişin ardından Yapay zeka çağı başladı mı?” sorusuna cevap aramaya ve makalenin satır başlarından hareketle tartışmaya başlayabiliriz.

Bu makaleyle fikir dünyamıza zerk edilmeye çalışılan ana söylem şu; insanlığın bu zamana kadar yaşadığı sorunların, eşitsizliğin ve adaletsizliğin temel sebebi teknolojide yeterince ilerlenememiş olunması. İnsanlık tarihine bakışta “teknolojik determinist” bir pozisyona sahip bu görüş ucuz bir kapitalizm aklama çabasından fazlası değil.  
Öte yandan Bill Gates tüm sermaye sınıfı adına bir on yıl daha süre talep ediyor; her şeyin daha iyi olması için. Ve bu noktada tüm sorumluluğu yapay zeka fenomeninin üzerine atıyor; sonunda geldi ve hepimizi kurtaracak! İnsanlığa da üretim ilişkileri bağlamından koparılmış soyut bir yapay zeka fenomeniyle oyalanmak kalıyor. Yok öyle yağma!

Geçiniz on yılı sermaye sınıfının bakiyesi her gün bir önceki günden daha ivmeli biçimde eksiye iniyor. Bankaları batıyor, düzeni yönetmeye aday siyasi iktidarlar çok kısa sürelerde yerini bir başkasına bırakıyor, küreselleşme iddiasındaki ekonomiler ulusal ölçekte yeniden yapılanmaya başlıyor, dünyanın belirli bölgelerinde sıcak savaş çıkarılmadan diplomatik sorunlar halledilemiyor.

Meselenin temelinde yapay zekayı da bir üretim aracı olarak kapsayan, karakteristik özelliğini canlı emeğin ücretlendirilmesinden, dolayısıyla sömürülmesinden alan kapitalist üretim ilişkilerinin içinde bulunduğu küresel bir kriz var.

Patronlar çalışana ödedikleri ücretten fazlasını yine ondan piyasa mekanizmasıyla geri alarak kasalarını dolduruyor. İnsanlığın artık hemen hemen bütün ihtiyaçları bu piyasa mekanizması tarafından içerilmiş durumda. Bu yüzden sağlık, gıda, barınma, eğitim vb. temel ihtiyaçlar canlı emeğin sömürüsüne dayalı bir kar konusundan ibaret.

Bill Gates’in bu başlıklarda yapay zekaya atfettiği kendiliğinden olumlu rolün, pratikte hiç ama hiçbir karşılığı yok. Yapay zekanın emekçi yığınların ve insanlığın çıkarına hizmet ve mal üretiminde konumlanabilmesi sınıf mücadelelerine bağlı. 

Örneğin makalede, sağlık alanında yaratacağı kolaylıklardan bahsedilirken, beyin tomografisi inceleyip potansiyel tümör analizi yapan yapay zeka hizmetinin ücreti hakkında bir bilgi göremiyoruz ya da Afrika’daki gıda sorununa yapay zekanın tasarladığı ve planladığı tarımsal faaliyeti çözüm olarak sunarken bu ülkelerin ilk girdi maliyetlerini bile karşılayamayacak olmalarından, sebebinin de yeraltı ve yerüstü kaynaklarının yüzyıllardır Batılı emperyalistler tarafından yağmalanması olduğundan hiç bahsedilmiyor. 

Kapitalizm ve patron sınıfının varlık koşulu canlı emeğin sömürülmesidir. İnsan emeğinin yerini alacağı söylenen yapay zekalı robotlar ne ücretlendirilebilirler ne de piyasa mekanizmasında bir tüketici olarak konumlandırılabilirler. Kapitalizmin ontolojisinde tam otomasyonu sağlamak ya da yapay zekalı robotların neredeyse tümüyle hakim olduğu toplumsal üretimi yaratmak ve bu vesileyle insanlığın sorunlarını çözme yeteneği yok. En fazla emperyalizmin merkez ülkelerinde rekabet arttırıcı bir unsur olarak lokal örnekler yaratabilirler. 

Oysa ki tam otomatik üretim süreci özellikle insan canının sürekli tehlikede olduğu madencilik gibi alanlarda elzemdir ya da fiziksel angaryaya dayalı işlerin ve hatta zihinsel emek gerektiren tek düze işlerin neredeyse hepsini yapay zekaya emanet edebilir ve tüm insanlığa gönüllerince harcayabilecekleri boş zaman yaratabiliriz. 

Bill Gates tam otomasyonu üretim sürecinin tümüne hakim hale getirmenin, kendisinin de parçası olduğu kapitalist sınıfın reddi olduğunun bilincinde ki; makalesi boyunca yapay zekayı mevcut işlerde çalışana yardımcı bir unsur olarak konumlandırıyor. Ona göre yapay zeka beyaz yakalının e-postalarını yazacak, sağlık çalışanını tanı ve tedavi sürecinde hızlandıracak ve verimlilik sağlanacak. 

Açık ki kapitalist sınıfın yapay zeka başlığında ilgilendiği birincil ve ana konu “verimlilik”. Verimlilik bizce uygun olan adıyla “emek üretkenliği” kavramı canlı emeğe belirli bir zaman için ödenen ücretin sabit kalması ama aynı zaman aralığında üretimin artması olarak açıklanabilir. Günün sonunda yapay zeka kapitalist sınıfın elinde basit bir rekabet aracı gibi görünse de onun emekçiler üzerinde yeni baskı, denetim ve sömürü biçimleri de oluşturacağını tahmin edebiliriz. 

Bunların yanında teknolojik gelişmeler bundan bir asır öncesine göre basitçe teknik niteliğini aşıp ideolojik ve siyasal nitelikler de kazanıyor. yapay zeka birçok insanın daha iyi bir gelecek için umudunu bağladığı bir fenomene dönüştü çoktan ya da karanlık bir toplum tasavvuru yapmak da mümkün çokları için. Bill Gates yapay zekayı daha iyi bir geleceğin aracı olarak sunmuş makalesinde  fakat ait olduğu sınıfın asalak varlığını göz önünde bulundurduğumuzda tüm dünyada yükselen yapay zeka trendini basit bir oyalama olarak yorumlamak gerekiyor. Önümüzdeki süreçte patronlar yapay zekadan üretim sürecinde “verimliliği” arttıran bir üretici güç olarak sonuna kadar faydalanacaklardır. Bu sırada biz emekçilere ise Siri, Alexa, ELSA, Google Assitant gibi bir takım oyuncaklar verilerek oyalanmamız isteniyor. Aksine üretici güçlerdeki gelişmeyi daha kısa iş günleri için siyasi bir talebe dönüştürmenin yolları aranmalı.

Diyeceğimiz o ki; yapay zeka çağı başlamadı, bu gördüklerimiz potansiyelin çok çok altında kalıyor. Bir üretici güç olarak yapay zeka kapitalist üretim ilişkisi tarafından tamamen asla ve asla içerilemez, onun tüm potansiyelinden ücretli emeğin olmadığı bir toplumda faydalanılabilir. Üretici birer güç olarak, el-değirmeni feodal beyin, buharlı-değirmen ise sanayi kapitalistinin hakim olduğu bir toplum tarafından içerilmiştir.3 Yapay zeka ise üretim sürecinde tam otomasyona yol aldığımız ücretli emeğin, sömürünün olmadığı komünist bir toplumsal formasyon tarafından içerilebilir. Yapay zeka çağını başlatabilecek, teknolojiyi bir üretici güç olarak insanlığın ortak çıkarı için örgütleyebilecek tek toplumsal güç ise işçi sınıfı ve onu siyasi iktidarıdır.