Çinli devlet bankalarının, yeni Hong Kong ulusal güvenlik yasasının uygulanmasında dahli bulunan yetkililere hizmet veren bankaları cezalandırabilecek ABD yaptırımları beklentisiyle acil durum planları hazırladığına ilişkin haberlerin geçtiğimiz ay basına yansımasının ardından, konuyla ilgili bir rapor yayınlandı.
Reuters’ın haberine göre Bank of China yatırım bankacılığı departmanı tarafından hazırlanan bir raporda, olası ABD yaptırımları nedeniyle Çin’in anakara, Hong Kong ve Macau’daki sınır aşırı işlemler için kendi finansal mesajlaşma ağını daha fazla kullanmaya hazır olması gerektiği belirtildi.
Raporda ABD’nin Çin bankalarına karşı alabileceği olası önlemler ele alındı. Söz konusu önlemler arasında Çin bankalarının finansal işlemlerin gerçekleştirilmesinde bankaların küresel olarak kullandıkları temel ağ olan SWIFT finansal mesajlaşma hizmetine erişiminin kısıtlanması da yer alıyor.
Raporda, ‘‘Düşmana indirilecek iyi bir yumruk, bizi düşmandan gelecek yüzlerce yumruktan kurtaracaktır. Zihinsel ve pratik olarak önceden hazırlanmamız gerek’’ ifadesine yer verildi. Raporda ayrıca ABD’nin bazı Çin bankalarının dolarla yapılan işlemlere erişimini kısıtlamak gibi uç bir önlem alması halinde, Çin’in dış kambiyo kontrollerinde çapa para birimi olarak ABD dolarını kullanmaktan vazgeçmeyi de değerlendirmesi gerektiği belirtildi. Raporda dile getirilen bir diğer öneri ise, Çin’in Avrupa Birliği’nin ABD yaptırımlarına maruz kalan İran ile ticari ve iktisadi ilişkilerini sürdürmesini sağlayan AB Engelleme Tüzüğü benzeri bir yasa çıkarması oldu.
Raporda, Belçika merkezli SWIFT sistemi yerine Sınır-Aşırı Bankalar Arası Ödeme Sistemi (CIPS) kullanımına ağırlık verilmesinin, Çin’in küresel ödemelerine ilişkin verilerin ABD tarafından izlenmesini de güçleştireceği ifade edildi.
Çin CIPS takas sistemini, yuanın uluslararası kullanımını kolaylaştırmak amacıyla 2015 yılında kullanıma sokmuştu. Çin Merkez Bankası’nın denetiminde olan CIPS sisteminin işlem hacmi 2019 yılında günde 135,7 milyar yuana (19,4 milyar dolar) ulaşırken, 96 ülkenin sisteme dahil olduğu belirtiliyor.