Bugün 21 Mart: Newroz'un sahibi kim?

Bugün 21 Mart, "İşçi sınıfı güçlüdür, saraylar yıkar saltanatlar devirir." Newroz bunun anlatısıdır aynı zamanda.

Özkan Öztaş

Newroz, 1990'lı yıllarda "nihayetinde baharı karşılayan bir bayram değil mi" önermesinin ötesine geçip, bir eylem ve mücadele günü olarak kendini gösteriyordu. Bir halkın "ben varım" dediği anlardan biriydi. Her Newroz kendi içindeki ritüelleri ve biçimiyle bir tür eylem kürsününe dönüşürken, Firdevsi'nin ya da diğer anlatıların efsanesinden sıyrılıyor ve politik bir gömlek giyiyordu. 

Bazı seyyahların 1907 ile 1909 yılları arasındaki ziyaretlerinde Newroz'a denk düşen efsanelere denk geldiklerini ya da benzer ritüeller ile kutladıklarını biliyoruz. İlk Kürt derneklerinin 1900'lü yılların ilk çeyreğinde İstanbul'da Newroz vesilesiyle bir araya gelmesi, aydınlanma ve ulus bilinciyle paralel olarak Newroz imgesinin de yükseldiğini gösteriyor. 

Doğu Devrimci Kültür Ocakları tarafından 1970'li yıllarda örgütlenen Newrozla birlikte artık Newroz Kürt emekçilerinin mücadelesinin ayrılmaz bir etkinliği olarak karşımıza çıkıyordu. Sebep gayet basit, Türkiye'nin Batı'sında örgütlenen 1 Mayıslarda öne çıkan işçi figürü 1900'lü yılların ortalarında Kürdistan'da tam karşılığını bulamıyordu. Her ne kadar burjuvazinin sanayileştirdiği tarım sermayesi feodal ilişkileri değiştirse de gündelik yaşamdaki işçi figürü Batı kentlerindeki fabrikalarla sınırlı kalıyordu o yıllarda. İşte Newroz imgesi tam da böyle bir zamanda Kürt emekçilerinin hak arama mücadelelerinde ve ulusal taleplerinde bir alternatif olarak yükseliyordu. Üstelik geleneksel tüm kodları karışılıyor ve siyasal bir içerik kazanıyordu. 

Newroz efsanesinde özetle, zalim bir kral olan Dehak, sahip olduğu hastalıktan ötürü her gün iki Kürt gencini öldürmektedir. Dehak'ın bu zulmüne karşı koyanlar zaman içinde saklanır ve dağlara sığınırlar. Bir gün -ki o gün efsaneye göre 21 Mart'tır- yakılan Newroz ateşiyle birlikte kralın sarayı zapt edilir ve demirci Kawa'nın öncülüğünde Kürtler özgürleşir. Mitolojideki bu anlatı zamanla gerçek hayatta karşılıklar üretir kendine. Artık her zalim Dehak, her asi de Kawa olacaktır. Zalimler saraylarda zevk sefa içinde yaşarken asiler demir döver, toprak sürer, ahşaba şekil verip ekmeğini kazanır. Kawalar emekçileri temsil eder zaman içinde. 

Newroz artık bir geleneğin kutlanmasıyla inşa edilen kolektif bir kimliğin konusu olmuştu. Edebiyatta, sinemada, şarkılarda ve masallarda yer alan Newroz, artık kürsüde önünde bir mikrofon, elinde sarı, kırmızı ve yeşil bayraklar, sloganlar ile eşitlik ve özgürlük mücadelesinin merkezine yerleşiyordu. Artık yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği "ben varım" dediği ve haklarını talep ettiği bir politik kürsüydü Newroz.

Newroz Kürt kimliğinin kültürel bir kaynağı haline gelmişti. Kahramanımız demirciydi. Zamanla metal fabrikalarında, şantiyelerde ve atölyelerde verilen mücadelelerde öne çıkıyordu demirci Kawalar. Üstelik diğer kültürlerden emekçilerin de omuz verdiği örneklerle. 

1990'lı yıllarda sermaye sınıfı Newroz'un karşısına Nevruz kutlamaları dayattı. Ateş yakmalar ve üstünden atlamalarla baharı karşılıyorlardı kendilerince. Ancak Kürt emekçileri için Newroz bir mevsim dönümünü etkinliğinin çok ötesindeydi artık. Yoksa kar altında Newroz neden kutlansındı ki? Mevzu başkaydı. Geçinemiyorduk, yakacak kömürümüz yoktu, hayat pahalıydı, dilimiz yasaktı... O zaman haydi Newroz'a deniyordu. Kalabalıkların orta yerinde Kürtçe bilmeyenler ve ilk kez halay çekenler de öne çıkıyordu. 1990'lı yıllar biraz böyledi.

Türkiye'de işçi sınıfı mücadelesinin geriye düşmesiyle birlikte siyasetin her alanında olduğu gibi Newroz'da da emekçi figürü zaman içinde geriye düştü. Örnek olsun artık halaylarda bir elinde orak diğerince çekiç olan halay başılar nostaljinin konusu olmuştu. Kawa demirci figüründen uzaklaşmıştı daha çok bir "kahramandı" artık. Halbuki devrim, tarihte sıradan insanların kahraman olmasıyla başlıyordu. 

Miladı 2013 Newroz'udur. Öcalan'ın kaleme aldığı bildiri ile birlikte ilan edilen yol haritası İslam kardeşliğine çıkıyordu ve Kürt emekçilerine sabır ve şükürden başka bir seçenek de kalmıyordu. 2013 Newroz'u tarihsel seyri içinde bir eşikti. Demirci Kawalara da zaman içinde seçimden seçime demir dövmek tavsiye edilir olmuştu. 

Evet soru her konuda olduğu gibi burada da aynı yere denk düşüyor: Newroz'un sahibi kimdi? Bu soruya verilen cevaplar gün geçtikçe Kürt emekçilerinden ıraksıyor artık. Oysa demirciye düşen demiri tavında dövmektir soğutmak değil. 

2022 Newrozları Kürt emekçilerinin dertlerini kürsüye taşımakta yetersiz kaldı ne yazık ki. Yine kürsülerden yapılan konuşmalarda saraylardan söz edildi ama saltanatlara yalnızca emekçilerin son verebileceği pek akla gelmedi. Tarih aynı zamanda emekçilerin masallara dahil olmadıkları örneklerde saraylarda değişen tek şeyin soytarılar olduğunu gösteriyor bizlere. O vakit tavı gelen demire vurmanın, öfkeyi ve kavgayı soğutmamanın zamanıdır.

Ve bugün emekçilerin içinde olmadığı hiç bir denklem yaraları sarmayacak. Tekrar ederek öğrenmeye ne sabrı ne de vakti kaldı emekçilerin. Newroz meydanlarındaki binlerce emekçinin dertlerini örgütlemeyen buluşmalar tavını almış demiri soğutmaktan başka bir işe yaramayacaktır. 

Newroz kelimesi bu tarihsel seyri içinde bir karşılığa daha denk gelir. Kelime manası "bayram"dır. Kalabalıklar aynı zamanda bir hassasiyet ile süslenir ve en temiz kıyafetleri ile çıkar meydanlara. Bugün Newroz'u yeniden emekçilerin bayramı kılmak dışında bir çözüm görünmüyor ufukta. Oysa denklem çok sade. "İşçi sınıfı güçlüdür, saraylar yıkar saltanatlar devirir." Newroz bunun anlatısıdır aynı zamanda.

Alınteri demire düşen emekçiler için Newroz pîroz be!