Atışkan Alçı işçilerinin grevi 200. gününde: Sendika yoksa üretim de yok

Grevin başladığı günden bu yana üretim neredeyse bitmiş durumda. Grev türlü çabalarla durdurulmaya çalışılsa da, işçiler haklarını alana kadar mücadele edeceklerini belirtiyor. 

soL - Eskişehir

Eskişehir’de bulunan Atışkan Alçı fabrikası işçilerinin grevi 200. güne ulaştı. Geçtiğimiz yıl yapılan Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşma sağlanamaması sonucu 30 Haziran’da iş bırakan işçiler, aynı gün greve başladı. Uzlaşma sağlanamamasının nedeni ise oldukça bilindik: patronun, yapılan görüşmelerde sendikanın teklifini kabul etmemesi.

Masanın devrilmesinin ardından Türk-İş’e bağlı Kristal-İş Sendikası'yla greve çıkan işçiler, fabrikanın önünde aylardır hak mücadelesini sürdürmekte. Grevin başladığı günden bu yana Kristal-İş Sendikası'yla birçok kez masaya oturan fabrika yönetimi ise istediği iş sözleşmesini kabul ettiremedi. 

Öte yandan fabrika yönetimi işçilerin talep ettiği şartları kabul etmekte ayak diretti. Grevin başladığı günden bu yana üretim neredeyse bitmiş durumda. Fabrikada çalışan 171 işçiden 119’u grev başladığında üretimi durdurma kararı aldı. Grev türlü çabalarla durdurulmaya çalışılsa da, işçiler haklarını alana kadar mücadele edeceklerini belirtiyor. 

Talepler neydi?

Fabrika yönetimiyle yapılan ilk Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde işçilerin talepleri oldukça netti. Maaşlarına zam isteyen işçiler, zammın yanı sıra gece vardiyası ikramiyesi, giyecek yardımı ve 2 günlük fazladan izin olmak üzere sosyal haklar talep ettiler. Sunulan anlaşma taslağının ardından ilk başta sosyal hakları, daha sonra ücreti reddeden yönetim, talep edilenlerin yapılması halinde “fabrikanın kapanabileceğini” ileri sürdü. Grev kararının ardından anlaşma taslağı üzerinden çeşitli görüşmeler olsa da henüz hiçbir talep kabul edilmedi. Seslerini duyurmak için meclise dahi giden işçiler, fazlaca destek görse de fabrikadan bir yanıt alamıyor. 

'Sana 4 bin 300 TL maaş bile fazla'

Geride kalan 200 gün boyunca direnen işçiler, bu süreçte birçok baskıyla karşı karşıya kaldı. Üretimin durmasının ardından fabrika yönetiminin yaptığı ilk hamle, grevi kırmaya çalışmak oldu. İşçilerin örgütlü olduğu Kristal-İş Sendikası'nı fabrikada istemeyen yönetim, aynı konfederasyona bağlı Çimse-İş Sendikası'na üye olunmasını istiyor. Grevin ardından fabrikadaki beyaz yakalı çalışanları Çimse-İş’e üye yapan yönetimin gerekçesi ise oldukça açık; Çimse-İş ile “anlaşmak” daha kolay. Öte yandan grev kırma çabaları bununla da son bulmuyor. Grevin 121. gününde işçilerle ayrı ayrı görüşmeyi deneyen sendika, işçilerden “ya hep ya hiç” yanıtını alınca grev çadırındaki elektrik ve suyu kesti. Üstelik sadece bu değil. Fabrika önünde yaşanan ücret polemiğinde bir işçiye yönelik “Sana 4 bin 300 TL maaş fazla bile, İlkokul mezunusun” diyen patron, işçileri saygısızlık ile suçladı. 

'Masaya yanaşıp konuşmak istemiyorlar'

Kristal-İş Sendikası öncülüğünde grev kararı alan işçiler, 200. gününde yine aynı kararlılıkla fabrika önünde beklemeye devam ediyorlar. Birçok baskıyla karşı karşıya kalan sendika ve işçiler için bu durum oldukça alışıldık hale geldi. Kristal-İş İşyeri Temsilcisi İsmail Saraç, TİS için patronla yapılan görüşmeyi ve süreci şöyle anlattı:

"İlk taslakta istenilen şeyler yakacak yardımı, bayramda yapılan ikramiyeler ve izin ücretleri gibi konulardı. Zaten en başta istenilen zammı hiçbir şekilde kabul etmediler. Görüşmeler başladığında biz yüzde 30 istedik, onlar yüzde 9 vermeyi teklif ettiler. Yakacak yardımının taslaktan çıkarılması ve bayramda verilen ikramiyelerin de düşürülmesini istediler. Bayramlarda verilen ikramiye için 600 TL teklif ettik, onlar 500 vermek istediler. Bunun üzerine sunduğumuz teklifte yer alan giyim yardımı, izin yardımı ve sendikal bir hak olan 14+2 izin hakkının da taslaktan çıkarılmasını istediler. Bunun üzerine konu maaş meselesine geldiğinde orada ipler koptu. Şu anki durumda yeni bir taslak hazırlanmasını istiyorlar, taslağı yeniliyoruz ancak bizden ne istenecek bilmiyoruz. Masaya yanaşıp konuşmak istemiyorlar. Bizim Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde esas amacımız maaşlarımıza istediğimiz zamlardı, sosyal hakları taslakta bulunması için koyduk. Görüşmelerde bizim verdiğimiz rakama yaklaşmadılar bile… En son yapılan görüşmede yüzde 26 oranında zam istedik, bunun üzerine 'bu zamlar fabrikayı kapanmaya götürür' dediler. Zaten ondan sonra düğümlendi her şey. Fabrikayı kapatmakla tehdit edilince biz de indirmedik istenilen zammı. Bize bir karşılık verilseydi belki bir sonuç alınırdı, ancak pazarlığa bile girmediler. '2021’in brüt maaşına yüzde 60 veririz' dediler. Bu da aslında 2022 yılının maaşına yüzde 9 oranında bir zam yapılması anlamına geliyor."

Saraç sorularımıza şöyle yanıt verdi:

Grevi bırakan işçiler oldu mu?

Greve 117 kişiyle çıktık, ancak 12 arkadaş patronun istediği sendika olan Çimse-İş ile anlaşarak çalışmaya devam ettiler. İşi ilk bıraktığımızda üretim durmuştu, onlar girdikten 1 ay sonra fabrikanın bir kısmı üretime başladı. Kaldı ki orada da yasal olmayan bir üretim var, bunu da müfettişlere şikayet ettik. Müfettişler denetime gittiğinde işçilere “burada size baskı yapılıyor mu” diye sormuş, onlarda yok demiş. Burada bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Güya bizlere “herkes girdi çalışıyor, bir tek siz kaldınız” gibi bir mesaj veriliyor. Üretimi durdurmak için elimizden geleni yapacağız. 

Patron grevi durdurmak için neler yaptı?

Bize karşı planlı bir organizasyon yapıyorlar. Az önce bahsettiğim grevi bırakanlardan birkaçı bizim temsilcimizdi. Grevi bıraktıktan sonra patronla görüşmüşler. Daha sonra Çimse-İş sendikasını getirdiler fabrikaya. “Çimse-İş’e üye olun, size haklarınızı vereceğiz” gibi şeyler söylemişler. Ardından bize bireysel taslak gönderdiler. Taslakta en düşük maaşın 8 bin 500; en yüksek maaşın 10 bin TL olacağını söylüyorlardı. Şimdi grevi bırakan arkadaşların bu ücreti aldıklarını söylüyorlar; ama içeridekilerle konuşuyoruz, verilen maaşın 8 bin 400 olduğunu söylüyorlar. Başka bir işçi ise içerisinde vaat edilen ikramiyeyi alamadığını söylediğinde ona da “dışarıdakiler 5 bin TL alıyor, parayı mı beğenmiyorsun” deyip göndermişler.  Vaat edilenle alakası bile yok…

Gönderdikleri taslağa kimse inanmayınca Ocak ayının başında tekrar bir taslak gönderdiler. Biz de bu taslağa güvenemeyeceğimizi söyledik. Üstelik ilk gönderdikleri taslakta bayram ikramiyesi ve gece vardiyası farkının ödeneceğini söylüyorlardı, ikincisinde bunları da çıkartıp sadece ücret teklif ettiler. Dolayısıyla güvensiz bir ortam var, işçiler bu vaatlere inanmıyorlar. Eminim ki devam edecektir, bir şekilde grevi kırmaya çalışacaklar. Zaten esas istemedikleri şey sendika.

İşyerinde kesinlikle Kristal-İş Sendikası'nı istemiyor patron, “gelecekseniz Çimse-İş Sendikası'yla gelin” diyorlar. Zaten buradaki civar fabrikaların çoğunda Çimse-İş var. İşçi bu sendikaya nasıl güvensin? Örneğin 2 ay önce örgütlü oldukları bir fabrikada iş kazası oldu, üzerine işçiyi işten attılar. Kimse gelip savunmadı bile. Zaten böyle yapsa bile, önce gelip işçiyle anlaşması lazım, ama önce gidip patronla anlaşıyorlar, daha sonra işçilere söylüyorlar. Sen işçinin değil, patronun sendikasısın öyleyse. İnsanlar burada çalışmak istiyor. Kapanmasını istesek yaparız; içeride bir sürü usulsüzlük dönüyor. İnsanlar işine dönmek istiyor, ancak sendikalı bir şekilde dönmek istiyor.

Bu süreçte size kimler destek oldu, kimler karşı çıktı?

Eskişehir’deki hemen hemen tüm sivil toplum kuruluşları ve partiler destek oldu. İktidar partisi ve İyi Parti harici herkes destek oldu. İyi Parti’den bir milletvekili gelmişti. Zaten aslında o gün onun gözünün önünde oldu patronun bize bağırıp çağırması. Belediye Başkanı da aynı gün gelmişti, patron bize gelip bağırdı çağırdı; belediye başkanını önemsemediğimizi, saygı duymadığımızı söyledi. Belediye başkanı geldiğinde biz onun yanına gittik; daha ne yapalım?

TKP Eskişehir’den destek ziyareti

Direnişin 200. gününde Atışkan Alçı işçilerini ziyaret eden Türkiye Komünist Partisi Eskişehir İl Örgütü, işçilerle dayanışma mesajı verdi. Ziyarete ilişkin TKP Eskişehir’in sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda "Atışkan Yapı işçilerini grevlerinin 200. gününde ziyaret ettik. İnsanın insanı sömürgesi en büyük ahlaksızlıktır ve biz bu ahlaksızlığa karşı işçilerin yanındayız” denildi.