Dilek Özçelik, Çevre ve Şehircilik Bakanı’yla yaşadığı diyaloğun ardından Türkiye’nin gündemine oturdu.
"Bu sorun sadece benim sorunum değil"
Kanser hastası Dilek Edirne'de soL gazetesine konuştu. Dilek, “Teşhisin ardından başka kanser hastalarıyla tanıştım. Herkes, ilaç bulmanın ne kadar zor olduğundan bahsediyordu. Biri, ‘ben şanslıyım, yurtdışında tanıdıklarım var’ dedi” diyor.
Hastalar, çaresizlik içinde birbirlerine “şu eczane yurtdışından getiriyormuş” gibi söylentileri aktarıyor. Yurtdışından kendiniz ilaç almaya kalktığınızda ise, gümrükle ilgili prosedürler insanı kanser edebilecek şekilde ilerliyor. “Konuştuğum hastalardan biri, gümrük işlerini halletmek
için 5 ay önce başvurduğu halde hâlâ cevap gelmediğini söyledi. Bir başka hasta 8 aydır cevap alamamış. Bir diğeri 3 ayda cevap aldığı için kendini şanslı saydığını söyledi.”
“İlaç bulamadığımız gibi bu ilaçların merdiven altı işletmelerde üretilmesi de bambaşka bir sıkıntı. İlaçların karaborsaya düşmesi gibi bir saçmalık olabilir mi? Devletin pahalı olduğu için ilaçlardan elini eteğini çekmesi kabul edilebilir mi? Ben hiçbir mantığa oturtamıyorum bu durumu...
"Vicdanları nasıl kabul ediyor?"
Vatandaşının ilaçlarını sağlayamamayı vicdanları nasıl kabul ediyor? Bu durum nasıl kulak ardı edilebiliyor bunca mağdur varken?”
Dilek, Türkiye’de sadece kendisine gerekli olan ilaçların değil, bin kaleme yakın ilacın tedariği olmadığını son üç haftada öğrenmiş. “Bu çok büyük bir sayı, umarım bu kadar insanın mağduriyeti giderilir” diyor.
SGK, Dilek’in ihtiyaç duyduğu ilacı tekrar tedarik listesine aldığını açıkladı. Dilek ise ısrarcı: “Bu sorun sadece benim sorunum değil, benim gibi
birçok hasta da benimle aynı mağduriyeti yaşıyor.
"Güvenemiyorum..."
Bakan’ın yanına kendi ilaçlarım için gittim ama şu an tek çabam benim gibi hastalar için farkındalık yaratmak, çünkü karşı odamda kalan kanser hastasının ilaçlarını alamaması ama benim ilaçları almam, tedavi olmam benim vicdanıma dokunur. Bu vebalin altında kalmak istemem.”
Dilek umudunu kaybetmemiş ama güven duymadığını vurguluyor: “Tek korkum bu olayların yaşanmasına rağmen birkaç gün içinde unutulup
tekrar hasıraltı edilmesi çünkü ben hâlâ inanmıyorum ve ne yazık ki güvenemiyorum.”
"Para da çare değil, benim durumumda olan birçok aile var"
Kanser hastası Dilek Özçelik ve babası Nevzat Özçelik, Akşam gazetesinden Melis Apaydın'a da konuştu.
Kızıyla gurur duyduğunu belirten baba Özçelik, "Dilek çocukluğundan beri gururludur. Benden dahi para istemez. Çaresizlik elini kolunu bağlayınca kendi başının çaresine bakmaya çalışmış. Ben onun için canımı bile satarım. Ama bu ilaçlara ulaşmak için para da çare değil. Ben bir tekstil fabrikasından emekliyim. Kızımın hastalığını duyunca tekrar işe başladım. Benim durumumda olan birçok aile var. Dilerim kimse bu çaresizliği yaşamak zorunda kalmaz."
"Hayalim insanlık için bir şeyler yapmak"
Hasta yatağında konuşan Dilek Özçelik şöyle dedi: "İşlerin bu noktaya geleceğini tahmin etmemiştim. Harçlığım bittiğinde babamdan istemekte bile zorlanırken böyle bir tavır görmek beni çok üzdü. Sözlerim bir nebze işe yaradıysa ne mutlu bana. Bu, artık sadece benim mücadelem değil. Gözüm yükseklerde olmadı. Ev istemedim. Araba istemedim. Birey olarak vatandaş olarak hakkım olandan başka bir şey istemiyorum. Tek hayalim ölmeden, son nefesimi vermeden önce insanlığa dair iyi bir şeyler yapmak."