Truman doktrininin revizyonu, iki halkı birbirine düşürmek

İdlib’de iktidarın izlediği politikanın iler tutar bir tarafı olmadığını belirtip, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de karşılaşacağı, bu kez doktrinel bir sorunla karşı karşıya kalacağına dair izlenimimizi tartışalım.

ABD Başkanı Trump ile Yunanistan’ın Çipras sonrası iktidara gelen yeni Başbakanı Mitsotakis, Doğu Akdeniz ve Balkanları kapsayan coğrafyada, jeopolitik ve savunma alanlarında işbirliklerini güçlendirmek amacıyla Oval Ofis'te 7 Ocak günü bir araya geldiler. Bu görüşmenin içeriğine ilişkin bazı noktalar Beyaz Saray duyurularında basına yansıdı. Daha önemlisi bu buluşmada konuşulanlar ve basına bütünüyle yansıtılmayan savunma konuları, ABD-Yunanistan arasında olası işbirliğine yönelik bazı yayınlar, ABD’de realistlerin yayın organlarında ele alınmaya başlandı. Bugün bunlardan birini ele alalım.

ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi E. Edelman ve emekli General C. Wald’ın ortak kaleme aldıkları “Jeopolitik kavşakların göbeğinde Yunanistan” (Greece is at the nexus of the geopolitical crossroads*) başlıklı bir makale, realistlerin ağırlıkta olduğu The National Interest adlı dergide 7 Şubat günü yayımlandı. Bu makalede 7 Ocak günü Beyaz Saray soru cevap bilgi notunun** ötesinde bir analiz, iddia ve çıkarsama var. 

“Jeopolitik kavşakların göbeğinde Yunanistan” başlıklı makalede, Türkiye yönetiminin, ABD açısından, güvenilir bir müttefik olmaktan çıktığı, Rusya’ya yaslanan bir aktör haline geldiği belirtilmektedir. (Bugünlerde burada da ciddi sorunların bulunduğunu hatırda tutalım.) Buna karşın, aynı yazıda, Yunanistan yönetimlerinin, Çipras dahil, özellikle bugün iktidarda olan Başbakan Mitsotakis yönetiminin ABD açısından jeopolitik ve savunma bakımlarından Doğu Akdeniz ve Balkanlarda “güvenilir ve öngörülebilir” bir aktör haline geldiğinin altı çizilmekte, ABD’nin tercihini Yunanistan’dan yana kullanması gerektiği ileri sürülmektedir.

Söz konusu yazıda ABD’nin askeri modernizasyon için Yunanistan’a sağladığı 3 milyar dolar kredinin yeterli olmadığı, Yunanistan’ın askeri modernizasyonu gerçekleştirebilmek için ABD’nin daha çok kredi sunması gerektiği vurgulanmaktadır. 

7 Ocak günü Beyaz Saray’ın Trump-Mitsotakis ikili görüşme öncesinde yayımladığı bilgi notunun soru–cevap bölümünde Yunanistan Başbakanı Mitsotakis bir değerlendirme sorusuna karşılık Trump’a yönelerek şöyle demektedir: “Jeopolitik konuda, stratejik işbirliğini güçlendirmek için sizin sürekli desteğinizi istiyoruz. Savunma konusunda, dünyanın karmaşık bir bölgesinde, güvenilir ve öngörülebilir bir müttefikiniz olmasını sağlama konusunda epeyce mesafe kaydettik.” … “ABD her zaman Yunanistan'a dünyanın her yerinde güvenilir ve öngörülebilir bir müttefik olarak güvenebilir.”

Trump’a yönelik “F-35 ile ilgili olarak Yunanistan ile anlaşma yapmaya hazır mısınız?” sorusuna Mitsotakis’in yaptığı katkı-cevap oldukça ilginçtir: Mitsotakis, “Yunanistan, F-35 programına katılmayı istiyor. Bildiğiniz gibi, F-16'larımızı güncelliyor, yükseltiyoruz”… “Ve bu program 2023, 2024'te tamamlanacak. Bundan sonra F-35 programına katılmayı çok isteriz. Ve eminim ki ABD, ülkem için programı en iyi şekilde yapılandırmak açısından bu ülkenin ekonomik bir krizden çıktığını göz önünde bulunduracaktır.” diyor. Mitsotakis Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşmaya karşı ABD’den destek beklediğinin altını çiziyor.

“Jeopolitik kavşakların göbeğinde Yunanistan” başlıklı yazıda yazarlar, Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte Doğu Akdeniz’in öneminin azaldığını, ancak “şimdi jeopolitik ve jeolojinin güvenlik yarışmasını tekrar önemli hale getirdiğini” belirtmekteler. Birkaç yıl öncesine kadar “Yunanistan'ın değil Türkiye'nin istikrarın temel direği olduğunu” belirten yazarlar, “bugün ise Atina’nın, Doğu Akdeniz'de Amerikan yanlısı bir oyuncu haline geldiğini”, böylece “ABD’nin tomurcuklanan bu ilişkiden faydalanması gerektiğini” vurgulamaktadırlar.

Buradan çıkarılacak önemli sonuçlardan bir tanesi şudur: ABD’de belli odakların jeopolitik hesaplarını artık Truman doktrini çerçevesine bağlı kalmadan, Türkiye ile Yunanistan’ı aynı kefeye koymadan hareket etmeye başladıkları anlaşılmaktadır. Truman doktrininin revize edildiği açıktır. Bundan böyle ABD yönetimlerinin Türkiye ile Yunanistan’ın siyasi ve askeri konularda büyük sürtüşmelere girmelerinin önüne geçecek bir politika izlemeyeceği, aksine Yunanistan ve Türkiye’nin karşı karşıya gelmelerini öngören bir hattı benimseyeceği, böyle bir olasılık durumunda Yunanistan’ın pozisyonunu destekleyeceğinin ipuçlarını görmek mümkündür.

Bütün bunların yaratacağı tehlikeli durum, Yunanistan ile Türkiye’nin daha çok sürtüşmelere sahne olabileceği, iki tarafın iç politik hesapları da göz önüne alındığında halkları karşı karşıya getirecek tetikleyici adımların hızla atılabileceğini tahmin etmek yanlış bir değerlendirme olmayacaktır.

Umalım ki, Türkiye ve Yunanistan halkları başkalarının ihtirasları için karşı karşıya gelmesinler, emperyalizmin değirmenine su taşıyan politikalardan sakınsınlar.


* https://nationalinterest.org/print/feature/greece-nexus-geopolitical-cro...

** https://www.whitehouse.gov/briefings-statements/remarks-president-trump-...