Bu saçmasapan bilirkişi raporlarının Türkiye'de geleneği var!

AKP iktidarında hazırlanan bilirkişi raporlarının taraflılığı ve komik suçlamaları sıklıkla tartışılıyor. Bu raporların geleneği var: 47 yıl önce Babeuf’un “Devrim Yazıları” adlı kitabını Türkçe’ye çevirdiği için yargılanan Vedat Günyol ve Sabahattin Eyüboğlu davasında hazırlanan bilirkişi raporunu hatırlıyor musunuz?

Günümüzdeki siyasi davaların, çevre katliamlarının ve tarihi eserlerin yağmalanmasının bir aşamasında mutlaka neresinden tutsanız elinizde kalacak bir bilirkişi raporu yer alıyor. Türkiye’de hukukun ve bilim insanlarının bir kısmının geldiği yeri de gözler önüne seren raporlara ve hazırlanış biçimine bakılınca bundan tam 47 yıl önce Babeuf’un “Devrim Yazıları” adlı kitabını ve yazar hakkında hazırlanan bilirkişi raporu günümüz raporlarına adeta ışık tutuyor.

1964’de basılan kitap o yıl sadece 700 adet sattı
Sabahattin Eyüboğlu ve Vedat Günyol, Fransız Devrimi’nin önemli isimlerinden olan Babeuf’un yazılarını bir araya getiren “Devrim Yazıları” adlı kitabı 1964 yılında Türkçe’ye çevirir.

İki binlik baskıyla okuyuculara sunulan kitap 5 buçuk aylık süreç içerisinde sadece 700 adet satar ve ülkede çok az ses getirir.

Kitap Talat Aydemir’in idamı sonrası gündeme geldi
Kitabın bu sessizliği Talat Aydemir’in idam edildiği 5 Temmuz 1964 yılına kadar sürer ve Eyüboğlu ve Günyol için yargılama bu olayın ardından başlar.
“Devrim Yazıları” kitabının satılan 700 kitabından birini alan Talat Aydemir, Babeuf’un yazılarını cezaevindeki hücresinde detaylı biçimde okuyarak kitapla ilgili birçok da not alır.

Aydemir’in idamının ardından günümüz gerici basınını aratmayan dönemin gerici basını Aydemir’in hücresinde bulunan bu kitabı cezaevine yüklü miktarda para vererek alır.

Bunun ardından kitapla ilgili ciddi bir karalama kampanyası ve haberler silsilesi başlatılırken, Aziz Nesin, Çetin Altan ve TBMM de dâhil herkes “Devrim Yazıları” tartışmasına dâhil olur.

Eyüboğlu ve Günyol’a komünizm propagandası davası
Yaşanan bu sürecin ardından, 24 Mayıs 1965 yılında Sabahattin Eyüboğlu ve Vedat Günyol, Gracchus Babeuf’u anlatan “Devrim Yazıları” adlı kitabı Türkçeye çevirdikleri için mahkemeye verildi.

Fransız Devrimi’nin oldukça önemli bir tarihsel karakterinin hayatını anlatan bu kitabı Türkçeye çevirdikleri için yargılananlar, Günyol ve Eyüboğlu ile sınırlı kalmamıştı. Aziz Nesin de basının linç kampanyasına karşı çıkarak dönemin Akşam gazetesinde kitapla ilgili destek yazısı kaleme alınca kendini mahkemede buldu.

Komünizm propagandası için bilirkişi raporu istendi
Mahkeme heyeti karar vermek için, yapılan yargılamadan tam 168 yıl önce hayatını kaybetmiş olan Babeuf hakkında bir bilirkişi raporu istedi. Raporun hazırlatılma nedeni ise, kitabın komünizm propagandası yapıp yapmadığının tespit edilmesiydi.

Petit Larousse’den rapor hazırlayan profesörler
Bilirkişi heyeti ise dönemin 3 piyasacı profesöründen oluştu. Bu heyetin hazırladığı bilirkişi raporunu Vedat Günyol tarif ediyor:

“Üç üniversite profesörünün imzasını taşıyan bu belge, tek bilimsel dayanak olarak başlıca (!) ansiklopedilerde tekrarlana tekrarlana kalıplaşmış, papaz kafasından çıkma üç satırlık bir yargının, hem de bilim dünyasında geçersizliği ispatlanmış geçersiz bir yargının gölgesine sığınmış. Başlıca ansiklopediler diye böbürlene böbürlene öne sürdükleri ne biliyor musunuz? Bir ciltlik Petit Larousse… Ne acınası durum değil mi?”

"Bir nevi komünizm"
Bilirkişi raporunda kitap şöyle tanımlanıyor:

“1760-1797 yılları arasında yaşayan yazar, başlıca ansiklopedilerde Fransız İhtilali demagogu olarak vasıflandırılmakta ve fikirlerine Babeuvisme demekte ve bunların bir nevi komünizm olduğu ifade olunmaktadır. Tercümelerin takriben 200 sene evvel bir demagog tarafından yazılan yazıları dilimize çevirmiş olmaları garip görünen bir olaydır. Kitabın Türk toplumunun genel kültür seviyesini yükseltici gayeler dışında maksatlar taşıdığı kanaatine varıldığını arz ederiz.”

Bu bilirkişi raporunun ardından yapılan sert savunmalar ve yeni bilirkişi raporları talepleri sonuç vermiş ve hazırlanan yeni rapor sonrası alınan kararda mahkeme sanıklar hakkında tahliye kararı vermişti.

1964’ten 2012’ye ne değişti?
1964 yılından 2012 Türkiye’sine bakıldığında davalardaki hukuksuzluk ve bilimsel gerçeklerin görmezden gelinmesi durumunda değişen tek şey günümüzde Laraousse’den Google’a ilerleyen farklı bir sürecin yaşanması oluyor.

Ansiklopediden Google’a dönen bir iddianame hazırlama ve bilimsel gerçekleri açıkça görmezden gelen bilirkişi raporu hazırlama süreci oluşmuş durumda.

Birçok hayati konuda hazırlanan bilirkişi raporlarında, bilimsel gerçeklerin açıkça ihlal edildiğini birçok kez ortaya çıkmıştı. Balyoz davasında bilirkişi raporlarını hazırlayan TÜBİTAK’ın dijital veriler üzerindeki oynamaların diğer birçok araştırmalarda tespit edilmesine rağmen ısrarla görmemesi hala tazeliğini koruyor.

Babeuf olayında günümüze göre farklı gelişen olaysa kitapla ilgili alınan karar. Devrim Yazıları yayınlandıktan aylar sonra toplatılması kararı alınırken, günümüzde Başbakan’ın deyimiyle bombadan daha tesirli olan kitaplar daha henüz basılmadan toplatılıyor.

(soL – Kültür)