Gazi Koşuları'nda Ergenekon parmağı

İsmet Paşa’nın yaveri Atıf Esenbel’in tayı Primerole, 1928 yılı Gazi Koşusu’nda Celal Bayar’ın tayını son düzlükte yakalayıp bitime 50 metre kala boyun farkıyla geçince, kupa törenini beklemeden yarış alanını terk eden Bayar’ın ardından, İsmet İnönü’nün yaverine dönüp onu “hele hele dili ensesinden çekilmişe dönmüş aman bundan böyle kendini sakın” diğerek yarı ciddi yarı şaka ikaz ettiği bugüne kadar söylene gelmiştir at yarışı camiasında.

Açıkçası ben Paşa’nın bu denli tedbirsiz davranıp böyle bir laf ettiğine ihtimal vermiyorum. Zira Paşa, Çankaya’nın, yani Mustafa Kemal’in İş Bankası’nın başına geçirdiği ve desteğini esirgemediği bu eski ittihatçı için yüksek sesle kanaat bildirmenin sakıncalarını bilir. Binbir badireden çıkmış Paşa’nın kendisi sağır diye yerin kulağının da sağır olduğunu düşünmesini beklemek saçmalık olur.

Hem sonra söylentilerin, söylenti olmaktan çıkıp tarihi “vaka” sınıfına girebilmesi için matbuata düşmesi gerekmez mi? Bu bir sorudur.

Cevabı da “evet gerekir”dir!

“Gerekir” bir cevap olarak kabul gördüğünde at yarışı aleminin Jokey Kulübü tavsiyeli Padok Tilkisi, Ahır Faresi, Nalkapon gibi haftalık bültenleri ile Haydi Koçum Ayrıl da Gel, Nalın Sesi, Profesör Tırıs gibi akademik çevrelerin saygı duyduğu uzman ganyancıların makale döşenip lezzetli tartışmalar yaptıkları aylık dergilerde bu söylentiye dair bir tek iz bulunabilecek mi?

Bu da ikinci sorudur.

Bulunamayacak.

Bu da ikinci sorunun cevabıdır!

Bir yerlerde bir kroki bir at kılı, bir nal parçası ne bileyim bir kulaklık, bir dil bağı mutlaka olmalı, nasıl olur da olmaz yav mutlaka vardır diyenlere Taraf’ı öneririm!

Taraf Gazetesinin yakın tarih uzmanlarını demek istiyorum.

Onların bu lafın edildiğini gösterir bir belgeyi bulma ihtimalleri yüksektir. Celal Bayar’ın, ya da Atıf Esenbel’in, o da mı olmadı Primerole’nin imzalı itirafnamesini yayımlayıp İsmet Paşa’ya mezarında fesuphanallah çektirip hoplatabilirler... “Yahu diğerlerinden geçtik “Primerole dediğin ise bir at, bir atın itirafname yazdığı nerede görülmüş”, haydi yazdığını kabul edelim, bir at belgenin altına imza atıp nalıyla mühürleyecek kadar salak olabilir mi ? Her atın nalının farklı karakterde olduğunu bırak jokeyleri aprantiler bile bilir, arkası çorap söküğü ve ardından nal topu gibi bir çocuk!

Siz böyle düşünedurun şu anda aldığım bir habere göre Primerole savcılık tarafından sorguya alınmış. İsmet Paşa bu işe, hangi parmağını soktu diyesiymiş savcı! Alın size bir tane daha nal topu gibi bir çocuk!

***

İttihat Terakki’nin ünlü Galip Hoca’sı, liberalci Mahmut Celal Bayar’ın yok döviz darlığı, yok banknot kıtlığı yok hisse senedi gibi işlere dalıp atının geçildiği o anı ve İsmet Paşa’nın ettiği o lafı, dilin enseden çıkması gibi insanı ürperten o lafı unutmasını beklemek saflık olur!

İsmet Paşa “Ben bu ülkeyi aferistlere yağmalatmam” diyesiymiş... Paşa bu sözüyle Bayar’ın gözü gibi kolladığı bankasına ve onun çevresine laf atarak tavlasındaki onca safkanı hangi parayla aldı demeye mi getiriyor ne!

Bayar hemen ertesi günü tay’ı Cap Griz Nez’e ağır bir antrenman programı hazırlatır ve çalışmalara başlamasını sağlar.

Nitekim 1929 yılında yapılan Gazi Koşusu’nda tayı Cap Griz Nez “beyaz bayrak ayna” yapar. “Beyaz bayrak ayna” bir at yarışı terimi olup atın start hakemlerinin işareti ile birlikte bakstan çıktığı gibi yarışı forse edip, baştan beri en önde, çelik kantarmasının altından dişlerini göstererek, müstehzi sırıtarak demek istiyorum, yarışı bitirmesi demektir.

Celal Bayar’ın atına bu yarışta “gavur” jokey C. Clark binmiş, özel olarak yurt dışından bu yarış için gelen jokeye Bayar’ın jokeylik ücreti ve ikramiyesi dışında pek güzel bir Yunan filintası hediye ettiği tayında dopingli olduğu ama doğru ama yalan uzun bir süre söylenegelmişse de bunun “İttihatçı kafaların bir hezeyanı” olduğu uzun yıllar sonra, günümüzde Zaman Gazetesi tarafından ileri sürülmüş, ileri sürülen bu tez Taraf Gazetesi yakın tarih uzmanlarınca referans olarak alınarak taraftarlarının rahatlaması sağlanmıştır.

***

İsmet Paşa yarışı hipodromda, 1921 yılı başında Metris Tepe’den Yunan kuvvetlerinin çekilişini izlediği sahra dürbünü ile izlemiş Celal Bayar’ın tayının son düzlükte tayı Ateş Parçası tarafından yakalanacağı umudunu korumuşsa da, sonrasında Cap Grıs Nez’in bariyer dibinden uygun bir yol bularak farkı beş altı boya çıkartması üzerine dürbünü yaverine uzatıp, o güne kadar dört kez bırakıp başladığı sigaraya beşinci kez başlamak için yanında oturmakta olan Bayındırlık Bakanı Ali Fuat’ta dönmüş ve evet, başlamıştır!

Yarış meraklıları için küçük bir not gerekebilir. Şöyle: Cap Grıs Nez’in bu yarışta yapmış olduğu 2,42’lik derece (2000 m.) 1942 yılına kadar geçilememiş ayrıca yavrusu Yılmazkaya adlı erkek tay 1939 yılında sahibine bir Gazi Koşusu birinciliği hediye etmiştir.

Bu defa hipodromu ilk terk eden İsmet Paşa olmuş, terk etmeden önce ödül törenini izlemek inceliğini göstererek Bayar’a nezaket dersi vermiştir. Ancak bunu “Gazi”nin korkusundan yaptığını söyleyenler de yok değildir

Sırada Olgo var!

1930 yılında yapılan Gazi Koşusu’nda bu kez İsmet Paşa’nın atı, jokey N.Horvath ile, bu da nereden çıktı demeyin, Bayar’a özenip “gavur” jokey getirtmiştir bakstan iki boy geç çıkmasına rağmen en dış kulvardan gelerek son düzlükte içlerinde Bayar’ın da atının yer aldığı öndeki grubu yakalıyor de ki İsmet Paşa elinde yine o ünlü sahra dürbünü, Çerkes Ethem Bey’in Kuvay-ı Serrayesinin Yozgat İsyanı’nı bastırıp Ankara’da Meclis’in önünden İstasyon’a doğru “nümayişli” resmi geçitini izlemekte... Elinin titreyip betinin benzinin kaçmasını neye bağlamalı bilmem ki!

“Tamam” der Paşa “düşmanımın ömrü bu kadar olsun!” Olgo son elli’de en yakın rakibine üç boy fark atarak potaya uzanıyor... Yıllar sonra damadı Metin Toker, İsmet Paşa’nın, eve geçer geçmez “Mevhibe Hanım ben yine sigaraya başladım ama bu defa saadetten”, diyerek yaverine göz kırptığını İsmet Paşalı Yıllar’da dip not olarak yazacaktır.

***
Şimdilerde bazı yakın tarih yazıcılarının İsmet Paşa’nın göz kırpışının ana nedeni ve bu ana nedenin uzandığı köklerin menbasını bulmak için Metin Toker’in kitabı üstünde ayrıntılı bir araştırmaya giriştikleri aldığım haberler arasındadır.

Bu haberleri sevinçle karşılıyorum. Karşılamakla kalmıyor doğru ve akıllıca da buluyorum.

Aydınlanma tarihimizin, olduğu kadarıyla artık ne kadarsa, en jakoben dönemi olan 1920-1940 döneminin, özellikle de ilk Gazi Koşusu’nun yapıldığı 1927 yılından başlayarak mercek altına alınmasını öneriyorum.

Bunun yapılması halinde kazanan atların ezici çoğunluğunun jakoben kafalılara ait olduğu dehşetle görülecektir. Ben sadece üç örnek vermekle yetindim ki içimden Bayar’ı onlara hediye etmek geliyor, bu durumda elde iki kalır. Araştırmaya başlamak için bu hiç de fena sayılmaz

Bu araştırma yapılırken Zaman ve Taraf’ın yakın tarih uzmanlarının yanı sıra, Taraf’tan Etyen Mahçupyan yarış yorumcusu olarak katılmasını ayrıca salık veririm. Bildiğim kadarıyla o da benim gibi yarış meraklısıdır.

Özellikle 1930 sonrasında Serbest Fırka liberallerinin orijinlerine bakarak, yanlış anlaşılmasın sahip oldukları atların orijinlerini kast ediyorum starttan geç çıkmalarının, bariyer dibinde sıkışıp kalmalarının nedenlerini sorgulayarak işe başlamaları onları heyecan verici sonuçlara ulaştırabilir.

***
Geçtiğimiz yılların birinde, 2007 olmalı, Cihan adlı ata binmesiyle hoppadanak, ayıptır yazması, şeyinin üstüne düşen Tayyip Erdoğan’ın aslında iyi bir süvari olarak gençliğinde İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel Spor’da sağaçık oynadığı bir yerlere not edilmelidir.

Bir yerlere not edilen bu bilginin altına atın gözün görmediği, kulağın duymadığı ancak beynin algıladığı kızılötesi ışınlarla, yani “subliminal” tekniği ile ürkütüldüğü, ürkütenlerin Ergenekon Çetesi üyesi nalbant, seyis ve aprantiler olduğu iddiası ilave edilmelidir.

Bu bilgi ve belgeler ışığında tam da Tayyip Bey’in leğen kemiğinin toprakla buluştuğu noktadan başlayacak kazı çalışmalarına başlanması ve 1927 yılına kadar uzanılması benim önerimdir.