“Sadakatsizlik” olarak da okunabilir. Birine kötülük etmek, aldatmak anlamına geliyor, bu Türk Dil Kurumunun yazdığıdır.

Mustafa Kemal Paşa’nın ihaneti (!)

Bunu dedim ya şimdi beni dövmeğe hazırlanıyor olabilirisiniz. Dövmeyin. Ya da önce dinleyin, okuyun demek istiyorum, sonra dövün!

“Sadakatsizlik” olarak da okunabilir. Birine kötülük etmek, aldatmak anlamına geliyor, bu Türk Dil Kurumunun yazdığıdır. Bir de İslam Ansiklopedimiz var, o da bir açıklama getirmiş, “ah de vefasızlık gösteren, gösterilen güveni suiistimal eden, güvenirliği olmayan kişi olarak tanımlamış ihaneti. Bir de ihanet etmenin haram olduğunu öğreniyoruz.

Güzel ve başlayabilirim.

Vahdeddinistlerin en çok sevdiği bu başlangıç bölümüdür.

Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanıdır ve dönemin ünlü gazetecisi Falih Rıfkı’ya Anadolu’ya çıkışının hikâyesini anlatmaya başlıyor. Başlangıçtır:

"Yıldız Sarayı’nın ufak bir salonunda Vahdettin’le adeta diz dize denecek kadar yakın oturduk (…) Vahdettin hiç unutamayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı: ‘Paşa Paşa, şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin, bunların hepsi artık bu kitaba girmiş(tir) tarihe geçmiştir (…) Bunları unutun’, dedi, ‘asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa Paşa, devleti kurtarabilirsin.”

İşte Vahdeddinistlerin Mustafa Kemal’in bizzat sultan tarafından Anadolu’ya Millî Mücadeleyi örgütlemesi için gönderildiği iddiasının dayanağı budur.

Ancak açıklığa kavuşturulması gereken küçük bir ayrıntı var. Mustafa Kemal Paşa’ ya devleti kurtarması için verilen hizmet yükümlülüklerinin neler olduğunu bu diz dize yapılan samimi görüşmeden öğrenemiyoruz ama bunu öğrenmenin bir yolu var. Kendisine verilen Görev Belgesini bulup okumak.

Değerlidir. Okuyoruz. Harbiye Nazırı Mehmet Şakir tarafından imzalanan Görev Belgesinde Mustafa Kemal Paşa’nın yapacağı “hizmetler” tek tek belirtilmiş ve şunlar var. Özetleyerek ve sadeleştirerek yazıyorum:

  1. Görev bölgesinde düzeni sağlamak, düzensizliğin nedenlerini tespit etmek.
  2. Görev bölgesinde öteden beri sözü edilen silah ve cephaneyi toplamak ve koruma altına almak.
  3. Görev bölgesinde bazı direniş odaklarının (Şuralar) oluşturulduğu, bunların silahlandırıldığı ve orduyla temasta oldukları… Bunların kesinlikle yasaklanması, şuraların dağıtılması.

Mustafa Kemal Paşa’ya verilen ve sadeleştirerek özetlediğim görevin anlamını açıklığa kavuşturabilmek için Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış Osmanlı’nın teslim belgesi olan Mondros Mütarekesi’nin, 30 Ekim 1918, yedinci ve yirmi dördüncü maddeleriyle birlikte okunmasını öneriyorum.  Okuyoruz:

Madde yedi: İtilaf devletleri güvenliklerini tehlikede gördükleri stratejik yerleri işgal edecektir.

Madde 24: Vilayet-i Sitte’de (altı vilayet, Van-Bitlis-Elazığ-Erzurum-Sivas-Diyarbakır) karışıklıklar çıkarsa, buralar mazeret göstermeksizin işgal edilebilecektir.

Özetin özeti şudur: İşgal karşı en küçük bir direniş düzensizlik demektir.  Uslu uslu yerinizde oturun. Aksi halde müdahale ederim!

Çok açık, Mustafa Kemal Paşa’ya Vahdeddin tarafından verilen görev halkın direnme olasılığı olan yerlerde ellerindeki i silahları toplamak, direniş odağı olarak kurulan şuraları dağıtmak, uslu durmalarını sağlamaktır. Vahdeddin ve iş başındaki hükümet devletin ancak bu yolla kurtarılabileceğine inanmaktadır. Devlet dedikleri de İstanbul’dur. Payitaht!
“Paşa Paşa devleti kurtarabilirsin!”

Mustafa Kemal Paşa’nın da bu temenniye bir yanıt vermesi gerekiyor. Yanıtı Falih Rıfkı Atay’dan öğreniyoruz:

“Hakkımdaki teveccüh ve itimada arz-ı teşekkür ederim. Elimden gelen hizmette kusur etmeyeceğime emniyet buyurunuz.”

Bu arada kafasında beliren düşüncelerin neler olduğunu da yıllar sonra anlatıyor Mustafa Kemal. Falih Rıfkı bunları da yazıyor:

“… Vahdettin demek istiyordu ki hiçbir kuvvetimiz yoktur. Tek mesnedimiz İstanbul’da hâkim olanların siyasetine uymaktır. Benim memuriyetim, onların şikâyet ettikleri meseleleri halletmektir…”

Mustafa Kemal Paşa “hizmet” için yola çıkıyor. Vahideddin’in Mustafa Kemal Paşa’ya yüklediği misyon ile Mustafa Kemal Paşa’nın kendine yüklediği misyonun arasındaki zıtlık hizmet anlayışlarının derin ayrımı oluyor. Bunu ilk sezinleyen işgalcilerin başı olan İngilizlerdir.

Amiral Arthur Calthorpe, İstanbul’da başköşeye kurulmuş İngiliz Yüksek Komiseri, Osmanlı Dışişleri Bakanlığı’na nota veriyor. Notada açıkça Mustafa Kemal Paşa’nın güvenilir olmadığı, Samsun Sancağı’nda ortaya çıkan birtakım düzensizliklerin baş gösterdiği, sorumlusunun da Mustafa Kemal olduğu belirtildikten sonra, Paşa’nın derhal görevden alınması isteniyor. Talimattır. İstanbul Hükümeti talimata aynı anda ayak uyduramıyor zira Hükümetin başı Sadrazam Damat Ferit Paşa davet edildiği konferansa katılmak üzere Paris’tedir. Ferit Paşa umutlu gittiği Paris Konferansı’ndan “yeis” içinde dönüyor. İngilizler ikinci notayı veriyor. Mustafa Kemal Paşa’nın derhal Dersaâdet’ e, “mutluluk kapısı”dır, dönmesi isteniyor. Notanın son cümlesidir:

“…Osmanlı Hükümeti tarafından verilen emirleri devamlı küçümsemiş olan adı geçen hakkında gerekli tedbirlerin hemen alınmasını tekrar ve ısrar ederim.”

Mustafa Kemal Paşa Samsun’dan Erzurum’a geçmiştir, kongre hazırlığındadır. Vahdeddin’in telgrafını burada alıyor, 8 Temmuz 1919, Çok şirin, hasretlik çeken aşık edası var: “Hava değişimi al, gel…” Bu birincisidir.

Vahdeddin’in Anadolu’yu Millî Mücadele’ye hazırlaması için gönderdiği iddia edilen Mustafa Kemal’e “Mutluluk Kapısı”ndan telgraflar yağıyor. İkincisinin imzacıları Vahdeddin ve Damat Ferit, Mustafa Kemal’in mutlaka ve derhal gelmesi isteniyor. Üçüncüsü de var, Erzurum’da 15.Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’ya geliyor. Mustafa Kemal ve Rauf Orbay’ın tutuklanarak derdest edilmesi isteniyor. İlk “hainler”dir. Karabekir emre uymuyor. O da “Hainler” listesine giriyor. İlklerdendir.

Erzurum’dan sonra Sivas var.

Sivas’ta Ali Galip! Vahdeddin tarafından Milli Mücadeleyi başlatmak üzere Anadolu’ya gönderildiği iddia edilen  Mustafa Kemal, Vahdeddin tarafından öldürülmek isteniyor.

Sonrası Ankara ve Meclistir.

“Hainlerin” listesi kabarıyor.  Mustafa Kemal, Ali Fuat, Rauf Orbay ve Karabekir’den sonra Refet Bele, Adnan Adıvar, Bekir Sami, Halide Edip ve başkaları “asi”  ilan edilip ölüm cezasına çarptırılıyor. Bunlar biliniyor ve şimdi içinden geçtiğimiz şu günlerde, ne kadar yazık, Vahdeddin Milli Mücadeleyi başlatan oluyor! Dayanakları mı?

“Paşa Paşa devleti kurtarabilirsin!”

Mustafa Kemal mi?

Devleti yıkıp yeni bir devlet kuruyor!

Sadakatsizdir. Sözlüklerde “hain” anlamına geliyor!