Meslek lisesi, sömürü meselesi: 'Yurt kapatılınca iki işe girip eve çıkmak zorunda kaldık'

Kapanmaya rağmen çalışmak zorunda bırakılan, eğitim süreci de aksayan meslek liseliler pandemide yaşadıklarını ve sömürü koşullarını anlattı.

Haber Merkezi

Milli Eğitim Bakanlığının "mesleki eğitim haritası" adlı sitesinde yayımlanan güncel verilere göre Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Mesleki Eğitim Merkezi Mesleki Açıköğretim Lisesi, Özel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde toplam 1 milyon 788 bin 75 öğrenci ortaöğretime devam ediyor.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un meslek liselerine taktığı maskenin altında çocuk işçilerin eğitim haklarına ulaşabilmek adına derin sömürü koşullarında erken yaşta çalışmaya başladıkları da artık herkes tarafından biliniyor.

Meslek lisesinde okuyan öğrencilere sömürü koşullarını, ne zaman çalışmaya başladıklarını ve pandemi sürecinde yaşadıkları zorlukları sorduk.

'Küçük yaşlardan beri çalışıyoruz'

Meslek lisesinde okuyan öğrencilerin çalışma hayatına çok erken başladıklarını biliyoruz. Kaç yaşında çalışmaya başladın? Ne kadar süredir çalışıyorsun? Hangi işleri yaptın?

Mert: Ben Diyarbakır’da 8 veya 9 yaşlarında iken çok küçük bir berber dükkanında çalışmaya başladım. Sonra da sokaktaki arkadaşlarımla cam silicilik yaptım. O işe ara verdikten sonra İstanbul’a geldim ve gelir gelmez bir dönercide garsonluk yapmaya başladım. Hiç unutmam günlüğüm 15 TL’ydi. Ek olarak 3 döner 3 kola içebiliyordum.
Oradan ise yine bir berber dükkanından kovulduktan sonra bir fabrikada ayakçı olarak çalıştım. Ancak bana "ayakçı" demek yerine “ranır” gibi bir cümle ile seslenirlerdi. Oradan kendi rızamla çıkıp bir kıraathanede çaycı olarak çalıştım. Sonra bir ambalaj fabrikasında, son olarak da bir e ticaret deposunda çalıştım. Hâlâ daha işime devam ediyorum.

Ahmet: Ben 17 yaşındayım. Bölümüm Denizcilik, şu anda 12. sınıfta mezun aşamasındayım. Daha meslek lisesine gelmeden de ortaokuldayken de dışarda çalışmaya başlamıştım. Sanayiden, garsonluğa, kuryeciliğe kadar fizik gücü zorlayan işler ile uğraştım. Yaklaşık bir süre verecek olursam hayatımın 3 te 1'i diyebilirim ve ben sadece 17 yaşındayım.

Furkan: Arçelik yetkili servisinde dönem başından itibaren staj görüyorum.

Enes: Ben ilk işimde 12-13 yaşlarım arasında çalışmıştım. O zamandan bu zamana kadar çok farklı işlerde çalıştım. Okul ile ne kadar devam edebiliyorsam inşaatta ve tesisat alanında çalıştım. Birçok alanda ucuz iş gücü olarak çalıştım. Nargile kafeler, gıda sektörleri gibi alanlarda tecrübelerim oldu.

Yasin: 15 yaşında mahallemdeki bir kafede garson olarak çalışmaya başladım. 1-1,5 sene kadar garsonluk yaptım.

'Polis 'neden çalışıyorsun, kitap okusana' dedi'

Pandemi sürecinde 20 yaş altındakilerin sokağa çıkmaları yasaklanmıştı. Herhangi bir polis veya bir yetkili size neden burada çalışıyorsunuz diye sordu mu?

Mert: Bir gün işten çıktıktan sonra izin belgeli ve iş önlüğüm üstümde iken polis çevirmesine denk geldim. İzin belgemi gösterdikten sonra polisler için 16 yaşında bir gencin gecenin 1’inde yasaklar vakti işten dönülmenin normal olduğunu fark ettim. Bir de bana “Neden çalışıyorsun, kitap okusana” gibi “öneriler” yapmışlardı.

Ahmet: Hayır, sormadı çünkü mesai giriş ve çıkış saatlerinde öyle bir güvenlik önlemi olmuyor.

Enes: Salgın sürecinde evden çalışabileceğim bir iş buldum. Bundan dolayı pek sıkıntı çekmedim. Fakat yakın çevremde arkadaşlarım “yasak” olmasına rağmen çalışma hayatlarına devam etmek zorunda kaldılar. Denetimler pek sıkı olmadığı için kimsenin ceza yediğini veya kimseye bir yardımda bulunulduğunu görmedim.

Yasin: Gezmeye ve dolaşmaya çıkan insanlar dahil olmak üzere kimseye sorduklarını görmedim, bana da sormadılar.

'Yurtta kalıyorduk, kapatılınca 2 işe girip eve çıkmak zorunda kaldık'

Salgın sürecinden en çok etkilenenlerin başında staj yapmak zorunda bırakılan meslek liseliler geldi. Salgın sürecinde staj yaparken ne tür zorluklarla karşılaştın bize anlatabilir misin?

Ahmet: En büyük zorluğum kalacak yerimizin olmamasıydı. Yurtta kalan bir öğrenci kitlesiydik ve yurtlarımız kapatıldıktan sonra da maalesef stajlarımız devam etti. Hem maddi hem de bedenen çok güçlük çektiğimiz bir süreçti. Eve çıkmak zorunda kaldık ve evin kirası, faturasından tutun yemek içmeye kadar yüklü bir miktar masraftı. 1 değil 2 işte çalışmak zorunda kaldık ve hiçbir yerden ne burs ne de yardım gelmedi. Sadece bize verilen yükümlülük stajlarımızın tamamlanması söylendi.

Furkan: İnsanlarla işimiz olduğunu için günde ortalama 20-2 servis, yani ortalama 20-25 eve girip çıkıyoruz. Kime güvenebileceğimizi pek bilemiyoruz, çünkü her girdiğimiz evde “güvenli” şekilde bir tutum ile karşılaşmıyoruz.

'Bizi tamamen gözden çıkardılar diye hissettik'

Tüm eğitim kademeleri salgında okula gitmezken sadece meslek liselilerin aile izin belgeleri ile işletmelerde staja devam etmelerini nasıl yorumluyorsun?

Mert: Bunun da, “eğitim” adı altında tamamen emek sömürüsü olduğunu düşünüyorum. 

Ahmet: Benim için tamamıyla gözden çıkarılmış bir hissiyat oluşturdu. Yani, siz gidin çalışın ve ölün derler gibiydi. Meslek liseliler sağlığını kaybetsin ki kapitalizm daha güçlensin, patronlar yeni refahlı koltuklarına otursunlar gibi bir söyleyiş de çıktı aynı zamanda. Tamamen durumumuzu anlatan bir söyleyiştir.

Furkan: Tamamıyla meslek liselilerin canlarını umursamayan patronların, meslek liselerine yaptığı yatırımlar doğrultusunda; Arçelik, KVK, Müsiad ve Mercedes gibi markaların yatırımlarından dolayı canımızı tehlikeye attıklarını düşünüyorum. Özellikle, yıllardır meslek liselileri üniversiteye gidebilecek öğrenciler olarak görmüyorlar. Bunun üstüne salgın eklenince bizleri çalıştırıp okullarımızı ve staj yerlerimizin aktif çalışmasının nedeninin bu olduğunu düşünüyorum.

Enes: Bizlere yapılan bu ayrımcılığı hiç hoş karşılamıyorum. Staja devam etmek istemeyen öğrencilerin okulda işini daha çok zorlaştırıyorlar. Staja gidilmesi için öğrencilere psikolojik baskı uygulanıyor. Birçok sıra arkadaşım bu nedenle stajı devam ettirmek zorunda kaldı.

Yasin: Açılma esasen, meslek liseleri ve kafelerin açılması ile paralel bir şekilde gerçekleşti. Biz de okullarımıza giderken toplu taşım araçlarını kullanmak durumunda kalıyoruz. Tıklım tıklım giderken neden sadece meslek liselerinin açık olduğunu, neden hâlâ sadece bizlerin staja gitmek zorunda kaldığını tekrar tekrar düşünüyorduk.

'Bir elin nesi var, iki elin sesi var'

Meslek liselerinde veril(e)meyen eğitim ve derinleşen sömürü ilişkisi su götürmez bir gerçek. Üstelik staj sömürüsü salgınla birlikte daha da derinleşti. Meslek liseliler tüm bunlar karşısında ne yapmalı? Sıra arkadaşlarına söyleyeceklerin neler?

Mert: Salgın sürecinde birçok arkadaşımız gibi ben de “eğitim” alamayan, erişemeyen kesimin içerisinde kaldım. 9. sınıfın ortasından beri “canlı” eğitim alıyoruz. Bu eğitim şekli nedeniyle herhangi bir şey öğrendiğimi düşünmüyorum. Seneye 11. sınıfa geçeceğim ve neredeyse 2 yıl kadar bir süredir eğitim alamamış olacağım. Birçok arkadaşımın da bu durumda olduğunu biliyorum. Bizleri, öğrencileri eğitimsiz bırakan bu sisteme boyun eğmemeliyiz!

Ahmet: Öncelikle sesimizi çıkarmalıyız, ancak korkmadan. Tabii zor olabilir, susturmaya çalışanlar illaki olacaktır ama beraber olduğumuz zaman, birlikte durduğumuz vakit o ağzımızı kapatan elleri indirebiliriz. Geleceğimizi çalanlara, bizleri belirsizliğe sokanları, parkta oynayacak yaşta bizi sistemin bir nevi bir parçası haline dönüştürdüklerini unutmamalıyız.
Güneşi zapt edeceğiz 
Güneşin zaptı yakın  ...

Furkan: Örgütlü bir mücadele ile hak aranması gerektiğini düşünüyorum. Ancak, dönemsel olarak verebileceğimiz bir mücadele ile meslek liselerinde aktif bir şekilde kazanımlar alabileceğimizi düşünmüyorum. Örgütlülüğümüz doğrultusunda, bizlerin kazanımlarını devrim ile sabitleyebileceğimizi düşünüyorum. 

Enes: Sıra arkadaşlarımın kendilerine yapılan bu usulsüzce davranışları kabul etmemeleri ve haklarını aramalarının örgütlülük ile gerekli olduğunu belirtmek isterim. Ne kadar zor olduğunu ve hakkını arayan herkesin okulda ve staj yerinde psikolojik şiddete maruz kaldığını biliyorum. Ancak yılmadıkça bir şeyleri güzelleştirebilir ve bir ışık yaratabiliriz.

Yasin: “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” diyerek sıra arkadaşlarımın hepsini örgütlenmeye ve yalnız kalmamaya çağırıyorum. Bizim gibi yüzlerce meslek liseliyle birlik olup bu sömürüyü beraber bitireceğiz!

soL TV'deki İşçiden programı