'Meyve kasasından tampon panjuru, sineklik çubuklarından kaporta direkleri, perdelik stordan üst tente, sandalye minderinden şoför koltuğu, biraz da paraya kıyıp sağlam bir akü edinince…'

Kapıcının arabası

Kabine toplantısı sonrası kameraların karşısına geçen Erdoğan, toplumun ulaştığı refah düzeyiyle ilgili çok önemli bir bilgiyi paylaştı. Dedi ki “Şu anda her evde araba var, kapıcısında araba var, şu anda ikinci el araba yetişmiyor zaten...”

“Kapıcının arabası”, kabinenin esas gündemi olan büyükelçi krizinin gölgesinde kalsa da son dönem muhalefet tarafından ileri sürülen halkın yoksullaştığı iddialarına Erdoğan’ın geliştirdiği en “kuvvetli” karşı argüman olma özelliği taşıyor. Erdoğan konuşmasında hepsinin istatistiklerini tuttuklarını, nerede ne oluyor, ne satılıyor gayet iyi bildiklerini söyledi.

Kısa bir araştırmayla Erdoğan’ın desteksiz atmadığını tespit ettik. Sözü edilen “kapıcının arabasını” bulduk.

Adı Zafer.

Gaziantep’in Şehit Kamil ilçesi İbrahimli Mahallesinde 11 yıldır apartman görevlisi olarak çalışıyor.

En büyük zorluğu market ve fırın siparişlerinde yaşıyor. Onca yükü elde taşımak onun için kolay olmuyor.

Çalışmaya başladığından beri “bir arabam olsa da siparişleri bununla taşısam” diye düşünüyor ama devletin kapıcılar için belirlediği 3 bin 40 lira 87 kuruş asgari ücretle işin içinden bir türlü çıkamıyor.

Bu aylıkla değil araba almak, evinin mutfak masraflarını bile karşılayamıyor. Ek işlerle ancak geçinebiliyor.

Düşünüyor, taşınıyor, en sonunda almaya değil, yapmaya karar veriyor.

Sıvıyor kolları, başlıyor evlerden atıkları toplamaya.

Hurdaya atılmış bir bisiklet jantı, çamaşır makinesi gider hortumu… Direksiyon buradan çıkıyor.

Eski bir buzdolabı kapağı, tavandan sökülen spot lambalar… Kaporta ve farlar tamam.

Meyve kasasından tampon panjuru, sineklik çubuklarından kaporta direkleri, perdelik stordan üst tente, sandalye minderinden şoför koltuğu, biraz da paraya kıyıp sağlam bir akü edinince…

Sonrasını kendisinden dinleyelim:

“Projesi, tasarımı her şeyi 4 ay sürdü abicim. Yaklaşık 4-5 bin lira masrafımız oldu. Tamamen elektrikli. 100 km gidebiliyor. Yedek parça ihtiyacı, yağ-mağ ihtiyacı olmayan bir araç oldu.”

***

Faiz, kur ve vergi oranlarındaki yükseliş nedeniyle otomobil fiyatları hızla arttı. Türkiye’de en çok satılan beş modelin ortalama fiyatı son dört yıl içinde dört katına çıkmış durumda. Erdoğan’ın “yetiştiremiyoruz” dediği ikinci el araç satışı bu yıl yüzde 25 geriledi.

Öte yandan akaryakıta gelen zamlar da araç sahibi yurttaşın belini büktü. Geçen yıl Ekim ayında litre fiyatı 5,92 lira olan motorin şimdi 8,25 liradan satılıyor. Vatandaş aracının deposunu geçen yıla göre yüzde 40 daha pahalı dolduruyor.

Deposunu doldurmayı başaran ise belli ki aracının sigortasını yaptırmakta zorlanıyor. 2021 yılında kayıtlı ve trafikteki araçların yüzde 17’si trafik sigortası, yüzde 73’ü kasko yaptırmamış.

Durumun dayanılmaz noktaya vardığını Düzce’deki taksi ve servis şoförlerinin geçen haftaki protestosundan anladık. Akaryakıta gelen zamlar yüzünden beş kuruş para kazanamadıklarını söyleyen şoförler kentin en işlek caddesini bir saat boyunca trafiğe kapattı. Neredeyse tüm esnaf ve oda örgütlenmelerinin iktidar partisi kontrolünde olduğu bilinen kentte, AKP’nin kalesinde oldu bunlar.

***

Ev atıklarından kendi arabasını üretmek zorunda kalan Gaziantepli apartman görevlisi Zafer mahalledeki diğer kapıcı arkadaşlarının da kendisine sipariş verdiğini söylüyor:

“Birer tane yapacağız onlara. Markete gidip gelme işinden kurtaracağız hepsini inşallah…”

Bunun üstüne bir de gelecek yılın bütçesinde 29 araç daha arttırılacak olan 415 araçlık Cumhurbaşkanlığı filosunu ekleyin siz…

İşte Erdoğan’ın sözünü ettiği, AKP iktidarında ulaştığımız toplumsal refah düzeyimiz.