'Yeni McCarthycilik': ABD’de öğretim üyeleri Gazze’deki katliama karşı oldukları için işlerini kaybediyor -1-

"... Paylaştıkları bir şey var, o da son aylarda hepsinin Filistin’in özgürlüğünden yana olduklarını belli edip, İsrail destekçisi ya da neo-faşist grupların hedefi haline gelmiş olmaları."

José R. Oro 

Kapak Fotoğrafı: Meşhur Yale Üniversitesi (New Heaven, Connecticut) protestoların odağı olmuş durumda. | Kaynak: Fox 61

ABD’deki üniversitelerin kampüslerinde acımasız baskılar sürerken, rektörlükler özellikle kadrolu olmayan Filistin yanlısı öğretim üyeleriyle ilişkilerini kesiyor (1).

Filistin halkının kurtuluşuna kendini adamış pek çok öğrenci artık ödevlerini yerine getiremiyor. Bunun nedeni Filistin’i destekleyen öğretim üyelerinin bir kısmının işini kaybetmesi.

ABD dışında bu durum özellikle 12 üniversitenin tamamının harabeye döndüğü ve İsrail'in saldırıları sırasında 90'dan fazla profesörün öldürüldüğü Gazze Şeridi için geçerli. BM uzmanlarının ABD destekli “okul katliamı” uyarısında bulunduğu bu vahametin ABD tarihinde bile eşi benzeri yok.

Ancak Siyonizmin Gazze'deki entelektüel yaşamı ortadan kaldırma girişimi, Gazze Şeridi'nin çok ötesinde yankı buluyor ve ABD'deki bazı üniversitelerin yetkilileri, Filistin'e destek veren profesörleri de çalışmaktan menediyor.

İsrail'in Gazze'ye yönelik imha savaşının başlamasından bu yana ABD kampüslerinde siyaset, sosyoloji, Japon edebiyatı, halk sağlığı, Latin Amerika ve Karayip çalışmaları, Orta Doğu ve Afrika çalışmaları, matematik, eğitim ve daha pek çok fakülte ve okulda ders veren akademisyenler, Filistin yanlısı ve İsrail karşıtı düşünceleri sindirmek için işten çıkarıldı, uzaklaştırıldı ya da görevlerinden alındı.

Filistin ve İsrail bayrakları, Arapça ve İbranice BARIŞ kelimesiyle birlikte. Bu sembol üniversite eylemlerinde kullanılmaktadır. Resim: Makaristos

Bu eğitimcilerin ortak yanları pek az. Farklı şehirlerde ve devletlerde yaşayıp, farklı ülkelerden geliyorlar. Bir kısmı on yıllardır kendi fakültelerinde eğitim veriyor, bazıları henüz işe alınmış. Bazıları özel üniversitede, bazıları devlet üniversitesinde çalışıyor. 

Henüz işe girmiş bir öğretim görevlisiyle bir profesör farklı iş güvenliği koşullarına sahip. Ayrıca ırk, etnik, din, yaş ve cinsiyet bakımından da birbirlerinden ayrışıyorlar. Ama paylaştıkları bir şey var, o da son aylarda hepsinin Filistin’in özgürlüğünden yana olduklarını belli edip, İsrail destekçisi ya da neo-faşist grupların hedefi haline gelmiş olmaları. 

Bir üniversiteden diğerine, öğretim üyeleri öğrencilerin protesto haklarını savunmuşlardır, fakat aynı akademisyenler daha barışçıl bir çözüm olan Filistin topraklarındaki iki egemen devletin istikrarını desteklediklerinde ve ayrılıkçı ve katliamcı İsrail Devletine karşı geldiklerinde, mesleki sonuçları genellikle ağır olmuştur.

Özellikle ABD'de yüksek öğrenimin birbirinden kopuk, genellikle özelleştirilmiş ve kısa dönemli iş sözleşmelerine bağlı olması nedeniyle, Filistin'i destekledikleri için işini kaybeden ya da açığa alınan akademisyenlerin sayısına ilişkin resmi bir rakam bulunmamaktadır.

Bu bilginin kaynağı, Filistin’i destekledikleri için işlerini kaybeden ve açığa alınan profesörler ve bu iddiaları bizzat dile getirerek kamuoyunun dikkatine sunanlar. Ülke genelinde düzinelerce akademisyenin soruşturma altında olması ve birçoğunun sözleşmesinin yenilenmeden sessizce sona ermesi muhtemeldir.

Alternatif medya kuruluşları (The Intercept, US Peace Council, Middle East Eye ve diğerleri), Filistin yanlısı konuşmaları nedeniyle işleri tehlikeye giren hem sözleşmeli hem de kadrolu ondan fazla öğretim görevlisiyle konuştu.

Konuşulan öğretim üyelerinin hepsi 7 Ekim'den bu yana bir şekilde soruşturma geçirmiş; soruşturmaların bazıları uygunsuz bir şey bulunmadan kapatılmış. Birkaçı çeşitli derecelerde uzaklaştırma cezasına çarptırılmış ve dördü işlerini kaybetmiş ya da sömestr sona erdiğinde sözleşmeleri yenilenmeden işlerini kaybetmeyi bekliyorlar.

Üniversitelerdeki işçi hakları aktivistleri ve akademik derneklerle yapılan görüşmeler, İsrail'in mevcut faşist hükümetine ve Gazze'deki soykırım savaşına yönelik öfkeyi ifade eden yorumları nedeniyle İsrail yanlısı Siyonistlerin akademisyenlerin kariyerlerine zarar veren siyasi güdümlü bir baskı modeli uyguladıklarını ortaya çıkardı.

ABD Akademisyenler Birliği'nin program sorumlusu Anita Levy, “Soruşturmalarımızın, hatta davalarımızın çoğu, yeniden atanamama, görevden alınma, unvanlarımızın verilmesi ve benzeri konularla ilgili yasal süreçlerin ihlalleriyle ilgili” dedi.

Levy, profesörlerin haklarını ve akademik özgürlüğünü savunan ve kâr amacı gütmeyen Birliğin son aylarda Filistin yanlısı oldukları için uygulanan baskılarla ilgili beş adet dava açtığını bildirdi.

“İki ay gibi kısa bir süre içinde, Gazze'de yaşanan savaş gibi güncel olaylarla ilgili yaptığımız sosyal medya paylaşımlar sebebiyle yapılan uzaklaştırmaların da dahil olduğu, beş ya da altı adet dava açmamız alışılmadık bir durum” dedi. “Açtığımız davaların hiçbiri İsrail yanlısı söylemlerle ilgili değildi. Hepsi Filistin davasını destekleyici nitelikteydi.”

Levy, “yeni bir McCarthyciliğin” şafağında olduğumuzu söyledi. “Bu buzdağının görünen kısmı olabilir.”

Birçoğu Siyonizm yanlısı Yahudiler ya da bağışçılar tarafından kontrol edilen yüksek öğretim kurumları, Cumhuriyetçi Parti üyelerinin yüksek öğretime yönelik yoğun saldırılarının da etkisiyle, Yahudi halkını korumak gibi aldatıcı bir bahaneye sığınıp siyasi muhalifleri işten çıkarmak için oldukça iyi konumlanmış durumdalar.

Öğretim üyeleri öğrencilerinin haklarını savunuyor, Columbia Üniversitesi. Foto: Michael Santiago

“Bu yeni McCarthyciliğin de ötesinde bir durum. Temelde İslamofobi, Müslüman karşıtı ırkçılık, Arap karşıtı ırkçılık ve Filistin karşıtı ırkçılıkla ilgili” diyen Columbia Üniversitesi Orta Doğu, Güney Asya ve Afrika Çalışmaları misafir profesörü Mohamed Abdou'nun bu dönem sonuna kadar üniversiteyle ilişkisi kesildi.

Columbia Üniversitesi Başkanı Minouche Shafik (2), geçtiğimiz ay kampüsteki antisemitizmle ilgili bir kongre oturumu sırasında üniversitenin Abdou ile bağlarını keseceğini açıkladı. Abdou, okul yönetimi tarafından atanan beş profesörden biriydi, ancak kadro güvencesi olmayan tek profesördü. Bir yıllık sözleşmesi bu ay sona eriyor.

Abdou, Shafik'in ifadesi için “Yaptığı şey beni küresel ölçekte kara listeye almak oldu” dedi. (Columbia Üniversitesi yönetimi Barış Konseyi'nin yorum talebine yanıt vermedi).

Abdou, 11 Ekim tarihli bir Facebook paylaşımında yer alan ve dramatik bir şekilde bağlamından koparılan sözler nedeniyle karalandığını söyledi. Aktivist ve akademisyen Abdou, Kongre'de ve sağcı medyada Yahudi karşıtı ve Hamas destekçisi olmakla suçlandı. Makalesinin tamamında, okuyuculardan Filistin için bir gelecek düşünmelerini, sekülerleşmiş, Avrupa merkezli bir devlet oluşumu ile “Hamas ve İslami Cihad'ın neo-muhafazakâr şeriat fikri” ikileminin ötesinde direnişe destek vermelerini istiyor.

Çalışmaları “1492'den bu yana İslam, anarşizm ve sömürgecilik” üzerine odaklanan Abdou görüşünü “Otoriter rejimin her türlüsüne karşıyım” şeklinde ifade ediyor.

Kanada, Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri'nde 20 yıl boyunca yerli çalışmaları da içeren alanlarda ders veren Abdou'nun kariyerini bitirmek için sosyal medyadaki bir paylaşım silah olarak kullanıldı ve akademisyeni az kaynak ve sınırlı seçeneklerle baş başa bıraktı. Güvencesiz bırakılan Abdou bu konuda yalnız değil.

'18 yıl sonra kovuldu'

ABD üniversitelerinde 7 Ekim'den bu yana yaşanan Filistin karşıtı baskılar hiç de hafif değil. Yöneticiler İsrail yanlısı bağışçıları ve muhafazakâr siyasi çıkarları yatıştırmak için çabalarken, öğrenciler ve öğretim üyeleri Filistin yanlısı direnişleri nedeniyle geniş kapsamlı, ayrımcı sansür ve hakaret suçlamalarıyla karşı karşıya kalmaktadır.

Geçtiğimiz aylarda üniversite yöneticileri Columbia Üniversitesi, City College of New York, Emerson College, Emory Üniversitesi, New York Üniversitesi, Teksas Austin Üniversitesi ve diğerlerinde bulunan öğrenci kamplarını boşaltmak ve binlerce kişiyi tutuklamak için çevik kuvvet polislerini çağırdı.

Bu, öğrencilere karşı uygulanan ve Vietnam Savaşı karşı kampüs hareketine yapılan saldırılardan bu yana görülmemiş acımasız bir devlet şiddetiydi ve bu kez öğrencilerin güvenliğiyle ilgili Siyonizm ve antisemitizm karşıtlığı iddialarına dayanan, gerçekten temelsiz ve şüpheli gerekçeler öne sürüldü.

Bu saldırılar sırasında öğretim görevlilerinin dayanışmasına tanık olduk. Mayıs ayının ilk haftasında New York'ta bulunan New School, öğrenci kampının kitlesel tutuklamalarla kapatılmasının ardından, öğretim üyelerinin öncülüğünde ilk dayanışma kampını başlattı.

Nisan ayı sonlarında New York Üniversitesi'nden onlarca öğretim üyesi ve diğer çalışanlar, kampları basmak için çağrılan polis karşısında protestocu öğrencilerin etrafında bir hat oluşturdu. Öğretim üyeleri ve öğrenciler birlikte tutuklandı. Emory Felsefe Bölümü Başkanı Noëlle McAfee ve Ekonomi Profesörü Caroline Fohlin'in polis memurları tarafından acımasızca yere fırlatılarak tutuklanmalarını gösteren görüntüler internette yaygın olarak paylaşıldı.

Ancak, medyanın ilgisi öğrenci kampı baskınları ve şiddetli tutuklamalardan uzaklaştırıldığında, işlerini kaybeden pek çok profesör geçim kaynaklarından yoksun kalacak ya da itibarları haksız bir şekilde zedelenerek güvencesiz bir gelecekle karşı karşıya kalacaktır.

Danny Shaw, “John Jay Collage of Crimanal Justice’da Latin Amerika ve Karayip Çalışmaları profesörü olarak geçirdiğim 18 yılın ardından kovuldum” dedi. New York Şehir Üniversitesi'nin bir parçası olan kolejdeki yöneticiler geçen ay Shaw'a uzun süredir devam ettiği ek görevine yeniden atanmayacağını söyledi. Ekonomi bölümünün açık mektubuna göre, Shaw'un meslektaşları onu yeniden atamaya karar vermiş, ancak John Jay başkanı Karol Mason tarafından reddedilmişti.

Shaw'un Ekonomi Bölümündeki meslektaşları açık mektuplarında, “Danny Shaw'un yeniden atanmaması kabul edilemez bir eylemdir” diye yazdılar. “Danny Shaw, 2007 yılından bu yana John Jay'de ders veren bölümünüzün değerli bir üyesidir. Profesör Shaw, Seçkin Öğretim Ödülü almış mükemmel bir öğretmendir.”

New School öğretim üyeleri, geçtiğimiz Aralık ayında bir İsrail hava saldırısında öldürülen Filistinli öğretmen, şair ve yazar Refaat Alareer'in anısına öğretmenlerin öncülüğünde ilk Filistin yanlısı kampı kurdu. Öğretmenler, 9 Mayıs 2024 tarihinde New York'ta New School fakültesinde yer alan Filistin yanlısı kampın önünde polisin öğrencileri tutuklamasını engelledi.

Shaw, işten çıkarılmasının yanı sıra, 7 Ekim ve İsrail bombardımanının ardından Filistin'i sesli olarak desteklemesine ve İsrail'e karşı çıkmasına yanıt olarak İsrail yanlısı sağın internet üzerinden kendisini taciz ettiğini belirtti.

Shaw, “Gerçekleşmekte olan bir soykırım gördüm, bu yüzden gösteriler, seminerler ve konferanslar düzenlemeye başladım,” diye anlatıyor.

Ekim ayı ortalarında, İsrailli yetkililerden gelen sert ve savaş yanlısı açıklamaların ardından, Shaw X hesabında şimdi silinmiş olan bir gönderide Siyonizmin “bir akıl hastalığının ötesinde, soykırımcı bir hastalık” olduğunu yazdı. Hedef açıkça Siyonist ideoloji ve onun taraftarlarıydı, Yahudi oldukları için Yahudiler değil. Konuşma aynı zamanda açıkça ABD’nin Birinci Anayasa Değişikliği koruması kapsamındadır. Bunun üzerine kınanmış ve “Yahudi karşıtı” olarak damgalanmıştır.

Bu model tanıdıktır. Canary Mission ve Antisemitism.org gibi kendilerini internet üzerinden profesörleri ve öğrencileri trollemeye adamış Siyonist gruplar, kampüste Filistin yanlısı görüşlere sahip olanları hedef alıyor. Üniversiteler daha sonra hedef alınan profesörlerin sansürlenmesi için siyasi ve bağışçı baskısıyla karşı karşıya kalıyor.

Şu anda işten çıkarılma, uzaklaştırılma ya da sözleşmelerinin yenilenmemesi durumuyla karşı karşıya olan pek çok akademisyen bana Filistinlilerin özgürlüğüne verdikleri açık desteğin yeni bir şey olmadığını ve daha önce önemli bir sorun teşkil etmediğini söyledi. Shaw, “1990'lardan, yani gençliğimden beri Filistinlilerle dayanışma çalışmaları yapıyorum,” dedi. 

John Jay'in Shaw ile bağlarını kopardığı sırada CUNY (New York Şehir Üniversitesi), kampüste antisemitizmin arttığına dair asılsız iddialarla bağlantılı olarak finansmanın geri çekilmesi tehdine dayanan valilik ve eyaletin artan baskısıyla karşı karşıyaydı. Ekim ayı sonlarında New York Valisi Kathy Hochul, CUNY'deki antisemitizmle ilgili bağımsız bir soruşturma başlatılmasını emretti (John Jay College sözcüsü, okulun personel meseleleri hakkında yorum yapamayacağını söyledi).

CUNY, İsrail'in Gazze'ye saldırıları hakkında yapılan konuşmalar sonucunda en az bir profesörle daha ilişkisini sonlandırdı. Bunlardan biri olan ve daha önce CUNY Hunter College'da Japon Edebiyatı dersleri veren Lisa Hofmann-Kuroda yaptığı açıklamada, Kasım ayında sosyal medyada yaptığı Filistin yanlısı paylaşımların, bir öğrencisi tarafından bölüm başkanına bildirildiğini söyledi.

Paylaşımların hiçbirinin “Yahudi karşıtı” olmadığını belirtti.

“Tek yaptığım, 75 yıldır Filistin'i acımasızca işgal eden İsrail devletini eleştirmek ve Amerikalıları bu soykırımdaki suç ortaklığı ya da suç teşkil eden sessizlikleri nedeniyle eleştirmekti” dedi.

Devam edecek…

Notlar

(1) Kadrolu profesörlerin aksine, kadrolu olmayan profesörlerin işte kalma konusunda pek fazla garantisi yoktur. Kadrolu olanların ise emeklilik yaşına kadar sözleşmeli oldukları kabul edilir.
(2) Mısır'da doğdu. Ailesi ülkenin en zengin ve en iyi bağlantılara sahip ailelerinden biriydi ve Cemal A. Nasır'ın ilerici devriminden kaçmak için ülkeden ayrıldılar. Britanya İmparatorluğu Baronesi, Lordlar Kamarası üyesi, İngiltere Merkez Bankası yöneticisi olarak Siyonizmin Yahudi inancına sahip insanlara özgü olmadığını göstermektedir.

Yazar: José R. Oro 

Yayınlandığı yer: Cubadebate

Yayın tarihi: 23 Mayıs 2024

Çeviri: Didem Kul

"Küba Gerçeği", 2023 Şubat ayında Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) girişimiyle başlatılan bir yayın. Küba'da siyaset, ekonomi, yaşam, kültür gibi konularda Kübalı yazarların ürettiği makalelerin çevirilerini yayımlayan Küba Gerçeği'nde çıkan makaleler, artık soL'da paylaşılacak.