Yangında köy köy dolaşıp dayanışmayı örgütlüyorlar

Yangın felaketi devam ederken tartışmalar da sürüyor. Türkiye Komünist Partisi bölgede kurduğu kriz masasıyla dayanışmayı güçlendirmeye, halkın felaket karşısında örgütlü haraket etmesine çabalıyor.

Haber Merkezi

Türkiye 2 gün içinde ortaya çıkan, son saatler itibariyle 63 noktaya ulaşan farklı büyüklükteki yangınların etkisinde. Bunların bir kısmı kontrol altına alınsa da hala yangınların devam ettiği çok sayıda yer var. Bakanlık açıklamasında 42 yangının kontrol altına alındığı, 21 noktada ise yangınların devam ettiği belirtildi.

Yangınlar karşısında ülkeyi yönetenlerin acz içinde bulunması en çok tepki çeken konu oldu. İklim değişikliğinden, ormanlık alanların kullanıma açılmasına kadar bir çok neden bu tür yangınların göstere göstere geldiğini bize söylüyor. Ancak Türkiye'nin böyle bir hazırlığı olmadığı gibi, Türk Hava Kurumu gibi bu tür afet anlarında görev alacak kurumların yıllar içinde kötürümleştirildiği görülüyor.

Türkiye Komünist Partisi bir süre önce bu tür afetler karşısında halkın örgütlü gücünün artırılması, dayanışma kuvvetlendirilmesi gerektiğini belirterek konuyla ilgili çalışma başlatmış, parti içinde buna dönük organizasyonlara gitmişti.

Bu çalışmanın ilk ve en dikkat çekici örneği geçtiğimiz yıl yaşanan İzmir depreminde ortaya çıktı. TKP'liler depremin olmasının üzerinden bir saat geçmeden olay yerine ulaşmıştı. Burada kurulan dayanışma masasıyla yüzlerce depremzedeye gıda, kıyafet, hijyen ürünü sağlandı, ülkenin çeşitli noktalarından gelen yardımlar burada organize edildi.

Şimdi benzer bir çalışma Antalya'da sürdürülüyor: Köyler geziliyor, ihtiyaçlar belirleniyor, müdahale ediliyor. Parti Türkiye çapındaki örgütlenmesini de yangın bölgeleriyle dayanışma için organize etti.

Boyun Eğme'ye röportaj veren TKP Antalya'da kriz masasında görevli bir partiliye buradaki son durumu aktaradı:

TKP Antalya Örgütü yangın haberinden hemen sonra bir kriz masası oluşturulduğu bilgisini paylaştı. Kriz masası ne gibi başvurular aldı? Sahayı da dolaşıyorsunuz, gözlemlerinizi aktarabilir misiniz?

Şu an sahada acil olarak gündelik gıda ihtiyaçları var. Su, sandviç ve benzeri yiyecekler, hijyen malzemeleri ve maske gibi ihtiyaçlar üzerinden bir tedarik zinciri kurmaya çalıştık. Yangının çıktığı saha çok geniş ve çok merkezli. Dolayısıyla tek bir noktadan ihtiyaç ve tedarik başlıklarını belirlemek güç.

Sahada insanlar dağınık ve plansız bir şekilde su ve ayran dağıtıyorlar. Ancak nerde ne kadar ihtiyaç var, neye erişim zorluğu yaşanıyor bilgisi yok. Dolayısıyla biz de önce ihtiyaç miktarını ve başlıklarını tespit etmek akabinde de karınca kararınca Manavgat'ta bulunan Kavaklı Mahallesi'ndeki Semt Evi üzerinden bunların dağıtımını planlamak için bir kriz masası oluşturduk. Birçok yurttaşımız evini, köyünü ve hayvanlarını kaybetti. Burada yangın söndürmede yaşanan yetersizliklerden ötürü herkes kendi planını yapmak zorunda kalabiliyor. Rüzgarın da şiddeti ile tek kalıcı çözüm havadan müdahale; ancak gün boyunca çok az hava aracı gözlemledik. Hiç uçak görmemekle birlikte (yangının ikinci gününde) 2 adet helikoptere rast geldik sadece.

Burası dört bir yanı dereler, nehirler, barajlar az ilerisi deniz ve sahil olan bir yerleşke. İnsanların içecek suya ve yangını söndürmek için su tedariğine erişemiyor olmaları akıl alır iş değil.

Ayrıca Manavgat daha önce birçok yangın olayı yaşamış bir yer. Yani bölge halkı yangınlara aşina. Ancak patronların tüm kurguyu ve planı turistik mekanların taleplerine göre planlamasından ötürü insanlar bile bile ateşe atılmış durumdalar. Hiçbir köyde yangına müdahale edilecek altyapı yok. Oysaki basit depolamalar ya da yangın söndürme altyapılarını kurmak mümkün. Hem rüzgar, hem çam ağaçlarının varlığı yangın söndürme çalışmalarını güçleştiriyor.

Buraya gelen dört bakan dört ayrı uçakla geleceğine bu şatafatı halkın ihtiyaçları doğrultusunda kullanamazlar mıydı sorusu geliyor zarar gören insanların aklına.

Bölgede TKP'nin de bir semt evi var. Etkilendi mi, durum nedir?

Manavgat Kavaklı Semt Evi'nin hemen yanı başındaki ormanlık alana kadar gelmiş durumda yangının etkisi. Ancak 28 Temmuz Çarşamba gecesi buradaki yangın kontrol altına alınmış durumda. Şimdilik Semt Evi'nin kısa vadede bir yangın tehlikesi görünmüyor ancak merkeze yakın yerlerde ve merkezdeki yanan yerlerin akıbeti bu durumu değiştirebilir.

Aynı anda birçok yerde yangın çıkması da söndürme çalışmalarını zorlaştırıyor olmalı...

Sahada temas ettiğimiz kişiler yangının genel kanıyla bir sabotaj sonucunda meydana geldiğini düşünüyor. Bu görüş yer yer ormanlık alanlara doğru bir sabotaj ya da seraları olan kişilere dönük bir saldırı olarak değişebiliyor. Ancak bu bilgilerin tamamı güvenilir değil ve dedikodu şeklinde ilerliyor. Konunun muhatabı sayılacak kurumlardan da düzenli bir açıklama gelmeyince insanlar kulaklarına gelen her şeyi bilgi kabul ederek paylaşıyor.

İzmir Bayraklı'da yaşanan deprem felaketi, dayanışmanın önemini bir kez daha ortaya koymuştu. Yardım faaliyetlerinin son derece dağınık ve plansız olması büyük bir boşluk yaratmıştı orada. Yangından etkilenen yurttaşlarla dayanışmak için neler yapılabilir?

İzmir Bayraklı Semt Evi'nin deprem sürecindeki gerek yaratıcı önerileri gerek pratik adımları pek çok açıdan örnek oluşturmuştu. Hatta pek çok benzeri olayda akla ilk gelen şey oradaki çalışmaların etkisiyle tarif edildi.

Ancak Manavgat'ta yaşanan felaket, deprem örneğinden biraz farklı. İlk olarak buradaki felaket aksiyon halinde devam ediyor. Sınırı ve etkisi belirli bir alanda değil; sürekli bilgisi ve gelişmeleri değişen bir zeminde devam ediyor. Bu sorunlara müdahale etmeyi güçleştiren bir durum. Aynı zamanda yangının birden fazla yerde ortaya çıkmış olması, kabaca 40 km'lik bir alanda etkisini devam ettirmesi yine bu güçlüklere dahil edilebilir.

Ama insanların örgütsüzlüğü, kurumların ciddiyetsizliği ve ihmalleri göz önünde bulundurulduğunda ihtiyaçlar ve müdahaleler açısından çok bir fark çıkmıyor ortaya. İzmir'de neyse Antalya'da da o, depremde nasılsa yangında da öyle. Bizler de semt evi üzerinden dayanışmaya gayret gösteriyoruz.

TKP Çevre Bürosu uyarıyor

Orman yangınlarını önlemek için sermaye talanı durdurulmalıdır!

Orman Genel Müdürlüğü istatistiklerinde yangına neden olan doğal olmayan etmenler arasında, anız yakma, ormanın çöplük olarak kullanılması, avcılık, çoban ateşi, sigara ve piknik, kundaklama, arazi açma, enerji ve trafik gibi nedenler gösterilmektedir. Dikkat çeken bir istatistik enerji tesislerinin neden olduğu orman yangınlarıdır. Enerji dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sonucunda kârlı olmayan dağıtım hatlarının bakımsız bırakılması nedeniyle hatlardan sıçrayan kıvılcımlar sıklıkla yangına neden olmaktadır. Ayrıca, orman arazilerine kurulan rüzgâr enerjisi santralleri de kıvılcım oluşturarak yangına neden olabilmektedir.

YEDİ YÜZ BİN HEKTAR ORMAN SERMAYENİN İNSAFINA BIRAKILMIŞ

2019 yıl sonu istatistiklerine göre madencilik izinleri, enerji tesisi, savunma, ulaşım, haberleşme, altyapı vb. konulardaki izinler ile 698.955 hektar orman alanı sermayenin kullanımına tahsis edilmiştir. Bu izinler sonucunda kamuoyunun da gündemine gelen Çanakkale Kirazlı Alamos Gold altın madeni için ağaçların traşlanması, üçüncü köprü ve havalimanı sürecinde İstanbul’un kuzey ormanlarının yok edilmesi gibi doğaya geri dönüşü olmayan zararlar verilmiştir. Ormanların, ormancılık faaliyetleri dışında izinlerle tahsis edilmesi sistematik bir ormansızlaşmaya neden olduğu gibi orman yangınlarına da neden olmaktadır.

YANGINLARIN SEBEBİ: KAZA, İHMAL, KASIT...

Ormanların korunması için kaza, ihmal ve kasıt sonucu çıkan orman yangınları önlenmelidir. Bu amaçla, orman sayılan alanlarda özellikle enerji, turizm ve maden gibi yangına davetiye çıkaran sektörlerin faaliyetleri kısıtlanmalıdır. Yurttaşların sosyal ve kültürel (rekreasyon amaçlı) kullanımları için belirli alanlar gösterilmeli ve bu alanlardan ücretsiz faydalanılması, böylelikle orman içinde ateş yakılmaması ve yangına neden olacak faaliyetlerden kaçınılması sağlanmalıdır. Enerji dağıtım şirketleri kamulaştırılmalı, gerilim hatlarının bakımı kamu yararı gözetilerek layıkıyla gerçekleştirilmelidir. Çiftçileri anız yakmaya iten ekonomik nedenler ortadan kaldırılmalıdır.  Orman endüstrisi orman köylüsü lehine kamucu bir yaklaşımla ele alınmalı, orman üzerindeki ekonomik baskı azaltılmalıdır.