Reisi'yi 'Akıncı' buldu muamması: Gerçekte ne yaşandı, medya niye yalan söylüyor?

İran'a destek Baykar kampanyasına dönüştü. Reisi'yi Akıncı buldu iddiasına Tahran itiraz etti. soL'un konuştuğu güvenlik uzmanı, muammanın ardında yatan "pazarlama" kaygısını anlattı.

Haber Merkezi

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin öldüğü helikopter kazasının ardından enkazı kimin bulduğu bir tartışmaya dönüştü.

Bu muammanın düğümlendiği nokta Türkiye'nin arama çalışmalarına destek için gönderdiği İnsansız Hava Aracı (İHA) Akıncı oldu. Ankara ve Akıncı'nın üreticisi Baykar, "çalışmalarda aktif rol üstlendik" demekle yetinse de iktidara yakın medya enkazın Akıncı tarafından bulunduğunda ısrarcı.

İran'ın "keşfi bizim İHA'larımız yaptı" açıklamasıysa akılları iyice karıştırdı. Peki gerçekte ne yaşandı? Daha önemlisi Türkiye'nin desteğinden çok neden Baykar öne çıktı?

İran'a destek Akıncı kampanyasına dönüştü

Türkiye medyasında helikopter enkazının Akıncı tarafından bulunduğu belirtilse de ne resmi makamların ne de Akıncı'yı üreten şirket Baykar'ın bu yönde bir açıklaması bulunmuyor.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in anlatımına göre o gece yaşananlar şöyle:

  • İran makamları gece görüş kabiliyetli helikopter talep etti, hazırlıklar başladı.
  • Talep edilmemesine rağmen Akıncı da hazırlandı.
  • Erdoğan'ın onayı ve İran'ın "olur"u üzerine Akıcı 23.30'da Batman'dan havalandı.
  • Akıncı 00.12'de İran hava sahasına girdi.
  • Saat 02.36’da ilk görsel temas sağlandı ve tespit edilen ısı kaynağı İran makamlarıyla paylaşıldı.
  • İranlı yetkililer 05.50'de enkaza ulaştıkları bilgisini Türkiye'yle paylaştı.
  • Akıncı, saat 06.45’te Türkiye hava sahasına giriş yaptı.

Bakan Güler'in aktardığı olay örgüsüne ek tek bilgi Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar'dan geldi. İran'a önce görevdeki silahlı bir Akıncı gönderilmek istenmiş ancak bu önerinin kabul görmemesi üzerine silahsız bir Akıncı hazırlanmıştı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran'a verilen bu desteği "Akıncı İHA, arama kurtarma çalışmalarında aktif rol üstlendi" sözleriyle özetledi.

Erdoğan, Güler ve Bayraktar'ın tüm açıklamalarında enkazın konumunu ilk hangi ülkenin bulduğuna dair herhangi bir bilgi paylaşılmadı.

Anadolu Ajansı da keskin bir ifade kullanmaktan kaçındı. Akıncı'nın sadece enkazın bulunmasında "rol oynadığını" vurguladı.

Resmi kanalların açıklamalarına karşın iktidara yakın medya helikopter enkazının Akıncı tarafından bulunduğunda ısrarcı. A Haber, Yeni Şafak, Sabah ve birçok yayın 3 gündür Akıncı'nın enkazı nasıl bulduğunu anlatıyor. 

Akıncı bulduysa görüntüleri neden İran paylaştı?

Hem medyaya hem resmi makamlara itiraz İran Genelkurmayı'ndan geldi.

Reisi için Tahran'da düzenlenen cenaze töreni devam ettiği sırada yapılan açıklamada, enkazın yerini "yerli üretim" İHA'ların belirlediği öne sürüldü.

İran'ın "bulut altı noktaları belirleme yeteneğine sahip" İHA'larının kaza esnasında Hint Okyanusu'nda görevde olduğu, keşfin bu araçların ülkeye dönmesiyle yapıldığı kaydedildi.

Genelkurmayın açıklamasında, "kaza yerine yakın olduğu için" yardım istenen Türkiye'nin "gece görüşü ve termal kameralarla donatılmış bir İHA göndermiş olsa da bulutların altını izleyebilecek ekipman eksikliği nedeniyle enkazın yerini saptayamadığı" ifadeleri yer aldı.

Üstelik İran kanalı IRTV1'İn haberine göre, enkaz Akıncı'nın paylaştığı konumdan 10 kilometre uzaktaydı.

Elbette İran tarafının yaptığı açıklamalarda, kendi cumhurbaşkanlarının bulunmasında ulusal bir yetersizlik algısı yaratmaktan kaçınma güdüsünün etkili olabileceği düşünülebilir.

soL'a konuşan Türkiyeli bir güvenlik uzmanı, tüm bu açıklamaların hem doğru hem eksik yanları olabileceğini söylüyor: "Canlı görüntülerde Akıncı termal izi yakalamış. Bulut olduğu için enkaz görüntüsü paylaşılmıyor. Bence enkaz görüntüsü de var çünkü alçak uçuş yapmış".

Akıncı'nın alçak uçuş yaptığı iddiasını destekleyen bilgiyi Selçuk Bayraktar paylaşmıştı. Arazinin en yüksek noktasının 9 bin 700 feet'te olduğunun altını çizen Bayraktar, "Akıncı 9 bin 700'ün de altına inerek, vadide manevra yaparak uçmak zorunda kaldı" demişti. 

Öte yandan Akıncı'nın arama kurtarma çalışmaları canlı yayınlanmış, bu görüntülerde yalnızca termal kameranın bir ısı noktası yakaladığı görülmüştü. Ancak enkaz alanının havadan çekilmiş renkli görüntülerini basına İran servis etmişti. 

'Kötü görüntü pazarlamada sıkıntı yaratabilir'

İran tarafından yapılan açıklamalara Türkiye'den henüz resmi bir yanıt gelmedi. Milli Savunma Bakanlığı, bugün düzenlediği basın toplantısında da tartışmalı bir söz söylemekten kaçındı.

Peki, Akıncı alçak uçuşta enkazın görüntülerini kaydettiyse neden yayınlamadı? İran'ın çelişkili açıklamaları neden yanıtsız bırakıldı?

İnsansız hava araçları üzerine çalışmalarını sürdüren güvenlik uzmanı, bunun bir "pazar stratejisi" olabileceğine işaret ediyor: 

"Akıncı'larda Kanada'dan alınan MX-20 optik sistemi var. Bunun kalitesi kötü. O nedenle kötü görüntünün paylaşılması, ürünü pazarlarken sıkıntı yaratabilir. Ürünü kötü optikle satamaz. Aselsan'ın geliştirdiği Aselflir adlı bir görüntüleme sistemi var. Akıncı'yı onunla entegre edip satmak istiyorlar."

Savunma sanayi Baykar'dan mı ibaret?

İran ve Türkiye, son yıllarda İHA teknolojisine yatırımlarıyla öne çıkıyor. Her iki ülkede üretilen araçlar dünyanın çeşitli bölgelerinde aktif çatışmalarda kullanılıyor.

Ancak enkaza 12 saatten uzun süre ulaşılamaması İran'ın "dünyada İHA sektöründe lider olma" iddiasını tartışmaya açtı. Türkiye ise bu alandaki iddiasını özel bir şirket olan Baykar üzerinden sürdürüyor. Komşu ülkeye verilen destekten çok gönderilen İHA'nın markasının öne çıkması da bunu destekliyor. 

Türkiye'de savunma sanayi Dışişleri Bakanlığı'nın ihracatçılığına, Anadolu Ajansı ve TRT'nin reklamcılığına soyunduğu Baykar'dan ibaret değil.   

Baykar'a verilen desteğin temelinde "yerli ve milli" olduğu iddiası yatıyor. Oysa 1970'li yıllarda "milli bir askerî sanayi" oluşturma hedefiyle Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı ve Savunma Sanayii Destekleme Fonu kurulmuştu. Bunların bünyesindeyse ASELSAN, HAVELSAN, TUSAŞ, İŞBİR, ROKETSAN, TAİ gibi şirketler kuruldu. Bu kurumlar faaliyetlerine yarı kamu yarı özel şirket olarak devam etti. 

Özel sermayeyle kurulan Baykar ise 2000'lerin başında çıkış yaptı. Aslında TUSAŞ ve TAİ’nin halihazırda üstlendiği İHA-SİHA üretimini devraldı. 

Şirket, Sanayi Bakanlığı'nın sağladığı yatırım teşvikleri, destek ödemeleri ve vergi indirimleriyle büyüdü. Uluslararası alandaki birçok ihtilaf karşısında Türkiye'nin dış politikası üzerinde etkili rol oynadı.

Ukrayna-Rusya, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki çatışmaların ardından gelirlerini katladı. Gelinen noktada dünyanın en büyük 100 silah ve askeri üretim yapan savaş tekeli içine girdi.

Baykar, sonuçta birilerine ait. Türkiye halkının bu şirket üzerinde hiçbir söz hakkı yok. Buna rağmen iktidar ve yandaş medya, ısrarla bu şirketi bir "ulusal gurur" öznesi haline getirmeye çalışıyor.

Reisi'nin nasıl bulunduğu konusunda Türkiye devleti de, İran devleti de, üretici firma Baykar da "Akıncı buldu" demiyor. Buna rağmen Türkiye'deki yandaş medyanın günlerdir böyleymiş gibi yazması, bu yaklaşımın bir yansıması olarak görülebilir.