Afrika kıtası, son yıllarda üst üste yaşanan askeri darbe ve darbe girişimlerine sahne oluyor.
Kıtada son iki yılda Çad, Mali, Gine, Sudan, Nijer, São Tomé ve Príncipe, Gambia ve Burkina Faso'da darbe girişimleri gerçekleşti. Mali, Sudan ve Burkina Faso'da bu darbe girişimleri başarılı olurken, son askeri darbe de Nijer'de yaşandı.
Bu ülkelerden Batı Afrika bölgesinde bulunan Mali, Burkina Faso ve Nijer'in en önemli ortak özelliği, Fransa başta olmak üzere Batı'nın ekonomik ve siyasi nüfuzunun etkisi altında olmasıydı. Nijer, bu alanda Batı için bir "son kale" olarak görülüyordu.
Bölgede yaşanan siyasi gerilimlerde son yıllarda uluslararası güç dengelerinde yaşanan değişikliklerin önemli bir etkisi olduğu görülüyor.
Rusya'nın düzenlediği son Afrika zirvesi
Afrika ülkelerinin liderleri, geçtiğimiz Rusya'nın St. Petersburg kentinde düzenlenen Rusya-Afrika Zirvesi kapsamında bir araya gelmişti.
Burada konuşma yapan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Afrika'nın siyasi ve ekonomik rolünün her geçen gün arttığını vurgulamış ve bazı Afrika devletlerinin, Ukrayna krizinin çözümü için girişimlerde bulunmasını dikkate aldıklarını ifade etmişti.
Putin, Afrika ülkelerindeki ordu personeli ve güvenlik güçlerinin Rusya Savunma Bakanlığı'nın verdiği eğitimlere devam edeceklerini de sözlerine eklemişti.
Rusya'nın Afrika'ya yönelik tarım ürünleri ihracatının yaptırımlara rağmen sürdüğünü ifade eden Putin, Rusya'nın Afrika ülkelerinin önemli miktarda borcunu da sildiğini aktarmıştı.
Wagner'in Afrika ülkelerindeki varlığı
Rusya'nın kıtadaki diplomatik etkisinin artmasının yanı sıra, Rus paralı asker şirketi Wagner de Batı'yla gerilim yaşanan bazı Batı ve Orta Afrika ülkelerinde faaliyetlerini artırdı. Şirket, Orta Afrika Cumhuriyeti, Libya, Mali ve Sudan'da çatışmaların yaşandığı bölgelerde güvenlik hizmetleri ve paramiliter destekler sunuyor. Wagner'in Nijer'de yaşanan son darbeyi selamlaması da dikkat çekmişti.
ABD'nin Rusya'nın etkisinden rahatsızlığı
Afrika ülkelerinin Rusya'yla olan yakınlaşmasına ilişkin rahatsızlığını gizlemeyen ABD, Rusya'yla temasını artıran ülkelere dönük saldırgan bir tavır takınmaya başlamış durumda.
ABD Başkanı Joe Biden'ın yönetimi, geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca, Ukrayna'da yürütülen savaşa dair pozisyonunu desteklemeleri yönünde Afrika Birliği üyesi ülkelere çağrı yapıyordu.
Bu süreçte Rusya'yla siyasi ve ekonomik ilişkilerini kesmeyen Afrika ülkelerine dönük ABD Kongresi'nde bir tasarı da sunuldu. Tasarı, söz konusu ülkelerin Rusya'ya olumlu tavrı nedeniyle yaptırımlarla cezalandırılmalarını öngörüyordu.
ABD'nin Güney Afrika Cumhuriyeti Büyükelçisi Reuben Brigety, Mayıs ayında Cape Town'u Rusya'ya silah ihraç etmekle suçlamıştı.
Başkent Cape Town'da bir Rus yük gemisine silah ve mühimmat doldurulduğunu iddia eden Brigety, "Silahların bu gemiye taşındığına eminiz. Bu iddianın doğruluğuna hayatım üzerine iddiaya girerim. Güney Afrika'nın Rusya'ya silah göndermesi kabul edilemez" demişti. Güney Afrika hükümeti, büyükelçinin bu iddialarını yalanlamıştı.
Çin, Nijer'in en büyük ikinci yatırımcısı
Diğer yandan, Çin de son yıllarda Afrika'nın en büyük ticaret ortağı konumuna geldi.
Ülkenin kıtayla olan ticaret hacmi yıllık 200 milyar dolara kadar vardı. Afrika kıtasında şu anda 10 binin üzerinde Çin firması faaliyet gösteriyor. Çin işletmelerinin kıtadaki varlığı 2005'den bu yana 2 trilyon doları aşmış durumda. Çin'in Afrika'da bugünkü yatırımları ise 300 milyar doları buldu.
Bununla birlikte Çin, bugün Nijer'de Fransa’dan sonra ikinci büyük yatırımcı ülke. Çin'in bu ülkedeki yatırımlarının odak noktası ise petrol ve uranyum aramaları oldu. Ülkede Çin'in en çok faaliyet gösteren şirketleri ise enerji şirketi PetroChina ve nükleer firması CNNC. Bu şirketlerin ülkenin petrol ve uranyum sondaj faaliyetlerinde büyük hisseleri bulunuyor.
Batı yanlısı Afrika ülkelerinin Nijer'e baskısı artıyor
Batı Afrika ülkeleri, Nijer'deki darbeye ilişkin Nijerya'da geçtiğimiz hafta bir acil zirve düzenledi. 15 ülkenin yer aldığı NATO destekli Batı Afrika Ülkeleri Ekonomi Birliği (ECOWAS) tarafından düzenlenen zirve sonrasında ülkeler, iktidardan düşürülen Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum'un serbest bırakılmaması ve göreve yeniden gelmemesi durumunda Nijer'e dönük yaptırımlar uygulanacağını duyurdu.
ECOWAS, olası askeri müdahalenin engellenmesi için darbe liderlerinin iktidarı Bazum'a iade etmeleri için bir haftalık süre verdi.
ECOWAS tarafından yapılan açıklamada, Nijer'deki tüm finansal işlemlerin yasaklanacağı, Nijer'in merkez bankaları ve ticari bankalardaki varlıklarının dondurulacağı ve darbeye dahil olan subaylara seyahat yasağı ve varlık dondurma uygulanacağı belirtildi.
Son olarak Nijerya da, yaşanan askeri darbe sonrası kuzey komşusu Nijer'in elektriğini kesti. Nijer, elektriğinin yüzde 70'ini Nijerya'dan sağlıyordu.
Nijerya, Batı ülkelerinin Batı Afrika'daki en büyük destekçi ülkelerinden biri. Başta ABD olmak üzere, Batı ülkeleri, Nijerya’dan bölgede daha fazla ağırlık koymasını istiyor. El Cezire ve Politico gibi yayın organlarında, Nijerya'nın Nijer'i işgal etme ihtimaline dair yayımlanan yazılar da dikkat çekiyor.
ABD, Fransa ve Batı yanlısı Afrika hükümetlerinin hükümetin iadesine ilişkin Nijer’e baskısı da artmış durumda.
Fransa, ECOWAS sonrası Batı Afrika ülkelerinin liderleri tarafından yapılan ortak açıklamayı desteklediğini açıklarken, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da, ABD ve Nijer arasındaki ekonomi ve güvenlik ilişkilerinin hükümetten düşen Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum'un serbest bırakılmasına ve "Nijer'deki demokratik düzenin yeniden tesisine" bağlı olacağını ifade etmişti. Blinken, bugün yaptığı açıklamada da, Beyaz Saray'ın eski hükümetin yeniden tesisine ilişkin isteğini yineledi.
Kıtada uluslararası güç dengeleri değişiyor
Afrika'da son yıllarda Batı ülkeleriyle yaşanan siyasi ve diplomatik gerilimlerin, kıtadaki uluslararası alandaki ekonomik ve siyasi güç dengelerinde yaşanan büyük değişimlerle açıklayabilmek mümkün.
Kıtada görülen Batı karşıtı siyasi faaliyetlerin antiemperyalist bir çizgi doğrultusunda ilerlediğini söylemek ise pek mümkün görünmüyor. Geçtiğimiz pazar günü Nijer başkenti Niamey Fransa Büyükelçiliği binasına saldıran eylemcilerin taşıdığı Rusya bayrakları bunun somut bir göstergesi olarak görülebilir. Bununla birlikte, bu siyasi doğrultunun, halk hareketlerine yansımadığı, daha çok ordunun başını çektiği bir hareket olduğunu da söylemek gerek.