'Syriza hanginiz? Vallahi ben değil..'

SYRİZA 2015 yılında iktidarı kazandığında seçim başarısı Türkiye'de tartışma yaratmıştı. TKP'nin erken uyarısını Boyun Eğme Gazetesi geçtiğimiz günlerde hatırlattı, bu yazıyı soL okurlarıyla paylaşıyoruz.

soL - Haber Merkezi

SYRİZA 2015 yılında iktidarı kazandığında seçim başarısı Türkiye'de çokça tartışılmıştı. TKP'nin erken uyarısını Boyun Eğme Gazetesi 175. sayısında hatırlatmıştı. Siyasal düzeni yenileme ve halkın gazını almak için parlatılan kravatsız lider Çipras'ın Türkiye'de yarattığı tartışmaları soL okurlarıyla paylaşıyoruz. 

SYRİZA HANGİNİZ? VALLAHİ BEN DEĞİL!

2015 yılı başlarında Türkiye solu bu sefer komşudan esen rüzgarın etkisi altına girdi. Yunanistan’da “solun” yeni ve genç lideri Çipras, onca yılda komünistlerin yapamadığını yapıyor, iktidara yürüyordu!

Yunanistan Komünist Partisi de TKP de Syriza ve Çipras hakkında çok önceden başlayan bir uyanıklığa sahipti. Çipras’ın Yunanistan’daki iki ana düzen partisi eliyle sürdürülemez hale gelen siyasal düzeni yenilemek, halkın gazını almak ve patronlara hizmet etmek için parlatıldığını 2008 yılından beri anlatıyordu komünistler.

2015 Şubatı, Türkiye’de Syriza’nın tartışıldığı bir dönem oldu. Syriza’yı nasıl örnek almamız gerektiği, “keskin solculukla” yapılamayanı Syriza ve Çipras’ın nasıl becerdiği anlatılıyordu.

“Türkiye’nin Syrizası kim peki” sorusunun da üzerine balıklama atlayanlar oldu. Kimine göre Demirtaş, Türkiye’nin Çipras’ı olmaya adaydı. Alper Taş, Ocak ayında Syriza’nın seçim mitingine katılmış ve bir Türk gazeteciyle şu değerlendirmeyi paylaşmıştı: Avrupa Sol Partisi’nde Syriza ile beraberiz. Darısı başımıza diyerek buraya geldik. ‘Komşuda pişen bize de düşer’ hesabı ile buradayız. Bu akşam büyük bir demokrasi şöleni var. Bu demokrasi şölenini kaçırmak istemedik. Dayanışma duygularıyla geldik.

Türkiye’nin Syrizası olmak o kadar önemli bir şey haline gelmişti ki, komşuyla da komşuda pişenle de hiç ilgisi olmayan iki parti birleşmelerini böyle tanıttılar: Bu platformda her parti kendi adıyla temsil edilecek. Bir anlamda Yunanistan’daki Syriza modelini öngörüyoruz. Önerimiz DSP ve Anadolu Partisi’nin bu platformun başını çekmesidir.

DSP ve Anadolu Partisi birleşiyordu ve Syriza modelini seçmişlerdi.

Türkiye’nin komünistleri, bir kez daha politikadan hiç anlamamakla, sekter olmakla, marjinal kalmakla eleştirildi.

Oysa TKP, “Syriza’yı beğenmediğini” söylemiyordu. Komünistler, Syriza’nın halk düşmanı düzen politikalarını halka yedirebilmek için görev başında olduğunu söylüyordu.

Bizde de örneklerini çok gördüğümüz bir durum: Yunanistan’da yıllardır krizle, yoksullaşmayla, ırkçılık ve emperyalizmle mücadele eden halk, fazlasına gözü yemediği için “genç ve parlak lider” Çipras’ın kendilerini kolay yoldan kurtaracağına inanmış, Syriza’yı iktidara taşımıştı.

Yunanistan’da bir “sosyalist hükümet” olduğu yanılgısı kısa sürede yıkıldı.

Bugün “Türkiye’nin Syrizası kim” diye sorsanız, yüzlerce ağızdan aynı sözü duyabilirsiniz: Vallahi ben değil!