Binlerce yıla, karanlığa, acıya, aydınlığa, direnişe, savaşıma ve sınıfsallığa dayanır Filistin gerçeği.

'Bir Filistin vardı, bir Filistin gene var!'

8 Ekimde, 1978’de Bahçelievler’de vahşice katledilen Türkiye İşçi Partili yedi yoldaşımızı, Efraim Ezgin, Faruk Ersan, Hürcan Gürses, Latif Can, Osman Nuri Uzunlar, Salih Geverci ve Serdar Alten’i; 10 Ekimde, yaşamını son nefesine kadar ülkenin ve insanlığın geleceğine, sosyalizme adamış olan TİP Genel Başkanı Behice Boran’ı ve 2015’de Ankara Gar katliamında kaybettiğimiz canları andık.

Tüm devrimciler acımızla, isyanımızla, devrimci direncimizle birlikte, bizimle yaşıyor. 

Ozan Özgür’ün Bahçelievler Katliamının belgeseli niteliğindeki “Gecenin Kapıları” gerçekçi romanında anlattığı gibi, katiller örgütlü ve planlı sürdürüyor seri cinayetlerini. 

Bir tarafta hukuk ve yargıya sığınarak cezasız bırakılan maşalar, diğer tarafta etnik ve dinsel gericilikle ortak, faşizme sığınan sömürü düzeni… Gerçek katil…

Sorumluluğumuz, görevimiz şimdi aramızda olmayan yurtsever, aydınlanmacı, ilerici, devrimci insanlarımızı unutturmamak. Yüreğimizde yaşatarak, anarak, anıları önünde saygıyla durarak unutturmamak. Yetmez. Onların uğruna savaşım ve can verdikleri devrimi gerçekleştirmek için savaşarak unutturmayacağız. 

Tarihin çarkı hep ileriye dönecek. Behice Boran’ın vurguladığı gibi “ölenler geçmişe”, “mücadele bayrağı uzlaşma hesaplarına” teslim edilmeyecek.

15 Ekim, düşünen ve üreten insan, soL yazarımız, dostumuz, ağabeyimiz Tevfik Çavdar’ın ölüm yıldönümü. O’nun ve eserlerinin önünde de saygıyla duruyoruz. 

Yaşadığımız birçok olayda yazı ya da kitaplarına başvuracak derinlikte ve ekonomik, siyasal, sosyal, kültürel alanda bütünlüklü toplumsal analizler yaparak üretti Tevfik Ağabey. 

Sıcak tarih olan ve uzun süreceği anlaşılan 7 Ekim Filistin kalkışmasının, at izinin it izine karıştığı günümüzdeki karmaşık değerlendirmelerine gerçekçi yanıtlardan birini soL Portalda 10 Temmuz 2006 günlü Tevfik Çavdar yazısında buluyoruz.

“Yeni teslimiyet belgesi” başlıklı yazıda, ABD’nin başkentinde Türkiye Dışişleri Bakanı ile ABD Dışişleri Bakanının karşılıklı imzaladığı Stratejik Vizyon Belgesini anlatan Çavdar, Belgede geçen "Bölgesel ve küresel hedeflerimiz bağlamında aynı doğrular ve değerler bütününü paylaşıyoruz. Bunlar barış, özgürlük ve refahın geliştirilmesidir" sözcüklerine değinerek bunların tuzak olduğunu ABD’nin barış, özgürlük, demokrasi bakışının ne anlama geldiğini Afganistan, Irak, Şili, Arjantin, Nikaragua, Küba, Türkiye gibi örneklerde gördüğümüzü anlatıyor.   

“Refaha gelince, küreselleşen kapitalizmin neo-liberal uygulamaları ile gelişmekte olan ülke halklarını nasıl yoksulluğa sürüklendiğini görüyoruz ve bu yoksullaşmaya IMF politikaları nedeniyle ülkemizde de tanığız” diyen Çavdar NATO’ya da gönderme yapıyor. 

Çavdar, 2006’daki yeni teslimiyet belgesiyle Türkiye’nin, “bir çeşit ABD istila planı olan büyük Ortadoğu Projesi'ne katılmayı” kabul ettiğini belirterek Filistin gerçeğine şöyle değiniyor: “Elindeki her türlü silahla Filistin halkını ezen İsrail'in politikalarına yandaş olma da bu belgenin satırlarının arasına örülmüş bulunuyor. ABD'nin İsrail'de yürüttüğü tek yanlı politikayı desteklemek, Ortadoğu'nun sürekli savaş dumanları arasında yaşamasını istemekle birdir.”

Tevfik Çavdar 9.7.2012 günlü, “Öfke ve körleşme” başlıklı soL yazısında da Erdoğan’nın Esad’a yönelik gazabından “en çok kimin yararlanabileceği” sorusuna “İsrail”,  “en çok kim zarar görebileceği” sorusuna da “Filistin ve Gazze” yanıtını veriyor.

Filistin tarihi, bugün kimilerinin yaptığı gibi “Hamas” ya da “din kavgası” başlığı altına sığmaz, kafa karışıklıklarıyla da yanılsamalara teslim edilemez. Bu konuda çok sorulan sorulara yanıtlar soL’da “Filistin dersleri” genel başlığıyla, özüyle, birer birer anlatılıyor, izlenmeli, arşivlenmeli. 

Binlerce yıla, karanlığa, acıya, aydınlığa, direnişe, savaşıma ve sınıfsallığa dayanır Filistin gerçeği. Filistin seri saldırılara, katliamlara, işgallere, göçe zorlamaya karşın yok edilemez; Filistin sömürgeleştirilemez, emperyalist boyunduruğa alınamaz.

Bir şiirinde;  

Başkaldırın, diyoruz, başkaldırın, / öğretin karanlık tarihimizi, / öğretin çocuklarımıza, / yapışıp kalsın diye kanımız / bir felaket arması gibi / katillerin bayrağında.” 

Diye seslenen Filistinli Şair Mahmut Derviş, “Filistinli Sevgili” şiirinde noktayı koyuyor:

Ve ant içerim 
bir mendil işleyeceğim yarına kadar,
gözlerine sunduğum şiirlerle süslü
ve bir tümceyle, baldan ve öpücüklerden tatlı:
'Bir Filistin vardı,
bir Filistin gene var!
'”