Yargı paketleri, yargının içine gömüldüğü bataktan kurtarılması savlarıyla hazırlanıyor ama yargı, paket sayılarıyla ters orantılı içerik taşımaktan geri kalmıyor.
“Bağımsız” diyorlardı “tarafsız”ı eklediler, piyasacı ve gerici kadrolaşmayı yaygınlaştırdılar, yandaş olan yargı mensuplarını ödüllendirip olmayanları kıyıma uğrattılar, güveni sarstılar, parti-devlet içinde parti-yargıyı kurdular, yargıyı sınıfsallık içinde egemen sermaye sınıfının sınırsız tahakküm aracı yaptılar.
Önce Fethullah Gülen kadrolarına teslim ettiler, sonra o kadroları ve yanında onlardan olmayanları ihraç edip cezalandırdılar. Biat edenleri ödüllendirdiler. Bu çürütme ve yıkıma koşut olarak yıllarca yargı reformu paketleri, seri yargı paketleri çıkardılar. 2019’a geldiklerinde “Yargı Reformu Stratejisi” kapsamında sıralamaya başladılar paketleri. Sıralamaya devam ediyorlar, 9. Paket yolda.
Yargı paketlerini gençler arasında oynanan “paket oyunu”na benzettik yıllar boyu. Kocaman, cicili bicili bir paket çıkarılır. Armağanı alan, sevinç içinde açmaya başlar. Büyük paketin içinden bir paket daha çıkar. O da açılır, bir paket daha, sonra bir paket daha. Paket içinde paket… Paketler küçüldükçe küçülür, merak arttıkça artar. Son paket açılır; içinde “yalancı meme”…
Eşitsiz ve adaletsiz düzenin içinde adalet aramak isteyenler, eşitsiz ve adaletsiz hukuku uygulamaya kalkışarak adalet dağıtma savında olan, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinde “adil yargılanma hakkı” ihlal başvurularında birinci sıradaki yargı organıyla karşı karşıya. 2012’den bu yana Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru kurumu çalıştığı halde İHAM önünde en fazla davaya sahip ülke unvanından övgü çıkaranlar var mıdır?
Burjuvazi kendi içindeki uyuşmazlıkları çözecek yasaları ve organları oluştururken, emekçiler, aydınlar, sanatçılar, gazeteciler üzerinde daha etkin kural ve kurumları oluşturmada hayli becerikli. Yasaları istediği gibi çıkartıyor, yargıya gitmeden tahkim, arabulucuk gibi yöntemleri yaşama geçiriyor, yargı birazcık adalet dağıtmaya kalkışırsa da örgüt yasalarıyla, kadrolarla, usul yasalarıyla oynuyor. Yargıtay kararları ile AYM bireysel başvuru kararlarında olduğu gibi “iki benzemez” karşılaştırması yaptırıyor. AYM başkanını kolayca çözerken, Yargıtay başkanında örgüt (tarikat, cemaat, etnik grup) çatışmalarının içinde boğuluyor.
Bağımsız ve tarafsız yargıdan, büyük, görkemli paketlerin içinden halka kalan yalancı meme… Hak ihlalleri devam ediyor, düşman ceza hukuku ve yargısı devam ediyor, cezasızlık iklimi devam ediyor. İstediği yargı kararına uyan, istemediğini tanımayan uygulama devam ediyor. Anayasayı ihlal edenler yasaları, yargı kararlarını daha kolay ihlal ediyor.
Yargı paketleri geldikçe halkın savunmanları daha çok susturuluyor, savunmanın önü daha çok tıkanıyor.
Güvenlik güçlerince yazılan iddianameler ve adil yargılama hakkı ihlalleri dünyasındayız.
Uzun tutukluluk yaygınlığı, hükümlülerin durumu ortada. Gardiyanlar kendilerine “paşam” dedirtiyorlar.
Karşı düşüncenin adı “terörist”, sömürüyü ve gericiliği övmenin adı “düşünce özgürlüğü” oldu. Silahların eşitliği yok ediliyormuş, hak ve özgürlükler ihlal ediliyormuş, kimin umurunda…
Reform ya da paket denilenler, egemen siyasetin isteklerini meşrulaştırma araçları.
Yargı paketleri, yargının içine gömüldüğü bataktan kurtarılması savlarıyla hazırlanıyor ama yargı, paket sayılarıyla ters orantılı içerik taşımaktan geri kalmıyor. Yargı gömüldükçe paket çıkarılıyor, paket çıkarıldıkça yargı gömülüyor.
Paketlerde, “aksayan yönlerin düzeltilmesi”, “AYM’nin iptal kararlarının gereğinin yerine getirilmesi” gibi olumluluklar da yer almasına karşın özlenen, beklenen adil yargılama ve adalet gelmek bilmiyor. Yürürlükte olan sekizinci, son yargı paketine eklenecek önemli notlardan biri, Can Atalay kararlarıyla gündeme gelen “bireysel başvuru” kurumuna frenin bu paketle getirilmesi, bireysel başvurudan önce koşul olarak “Tazminat Komisyonu”nun devreye sokulması. Yargısı yetkisinin bağımsız mahkemelerce yerine getirilmesinin önüne konulan “komisyon” koşulu, tıpkı arabuluculuk gibi yargıya el atmanın örneklerinden biri olarak yasada yerini aldı. Türkiye Barolar Birliğinin uyarıları dikkate alınmadı.
Cumhuriyet ve laiklikten uzaklaşılırken, hukuksuzluk içine gömülürken, sömürü derinleştirilirken çıkarılan yargı paketlerinin bu düzenden kopuk olduğu düşünülemez. Paketler sömürünün kılıfı olmaya devam ediyor. Anlamı emekçilerin eşitlik, özgürlük ve adalet savaşımlarının kırılmasıdır.
Paket mezarlığı sermaye sınıfının adaleti uğruna emekçileri adaletsizliğe itenlerin olsun.