Sempé’yi anarken…

Türkçeye Pıtırcık olarak çevrilmiş olan çocuk kitap dizisindeki desenlerinden tanıyoruz Sempé’yi. O Goscinny, Uderzo gibi isimlerle bir dönemin "haklıdan yana" sanatçıları arasındaydı.

Ogün Eratalay

Türkçeye Pıtırcık olarak çevrilmiş olan çocuk kitap dizisindeki desenlerinden tanıyoruz Sempé’yi.

11 Ağustos günü kaybettiğimiz bu değerli sanatçı 1932 yılında Bordeaux yakınlarında doğdu. Zorlu bir çocukluğu oldu, annesinin yanından alınarak koruyucu ailenin yanına verildi, burada olmayınca yeniden eve döndü.

Ancak alkolik üvey babasının ev içi şiddetine maruz kaldı. Okulda başarısız oldu, girdiği postane, demiryolu ve banka mülakatlarını geçemedi. Bir süre satıcılık yapmayı denedi, sonrasında Gironde bölgesinde şarap taşımacılığına girdi.

Yaşı hakkında yalan söyleyip orduya katılsa da bir süre sonra gerçek ortaya çıktı ve ordudan da uzaklaştırıldı.

Bande dessinée olarak adlandırılan Fransa-Belçika tarzı çizimlere ilgisi ve kabiliyeti olan Sempé askerlik macerasının ardından Paris'e göçtü ve burada René Goscinny ile beraber çalışmaya başladı.

O dönemde oldukça verimli bir ortamda çalışan Goscinny, aynı zamanda pek çok sanatçıyla ortak projelerde yer almaktaydı.

Jijé olarak bilinen Joseph Gillain ile Spirou, Morris olarak bilinen Maurica de Bevere ile beraber dilimize Red Kit olarak çevrilen Lucky Luke, Albert Uderzo ile beraber de Asteriks karakterlerinin maceralarına katkıda bulunuyordu.


Goscinny ve Morris

Sempé’nin yarattığı Pıtırcık karakteri o dönem için benzersiz bir örnekti. Çocukların yaşadıkları olaylar ve başlarından geçen maceralar hep büyüklüklerin gözünden anlatılırken, Sempé kendi zorlu çocukluğunda biriktirdiği deneyimleri yine bir çocuğun gözünden başarılı şekilde aktarabilmiştir.

Yaratıcılık anlamında oldukça görkemli bir dönemde ortaya çıkan Pıtırcık, çocuk edebiyatı olarak ele alınsa da önemli ideolojik öğeler barındırır.

Muziplik ve haşarılığın dışında çocuklar arasında dayanışmanın öne çıkartıldığı maceralarda arkadaş satılmaz, gerekiyorsa onun için sopa yenir. Büyüklerin dünyasının anlaşılmaz kuralları ifşa edilerek aslında kapitalizmin iki yüzlü gerçekliklerine ve yapmacıklıklarına göndermelerde bulunulur.

Bu olumlu davranış özellikleri açısından ele alındığında sanatçının çağdaş olarak beraber var olduğu Goscinny, Uderzo, Morris gibi sanatçıların yarattıkları eserlerde de benzer öğeler bulmak olasıdır. Roma İmparatorluğu'nun işgaline karşı boyun eğmeyen Galya köyünün kahramanı Asteriks ve arkadaşları, büyük toprak ağalarına karşı yoksul Amerikalıların yanında yer alan Red Kit'in maceraları bunun için sayısız örnekle doludur.

Ancak elbette aynı dönemde başta Hergé olmak üzere kimi sanatçılar kapitalist ideolojiye boyun eğmiş, eserlerini egemen düzen ideolojisiyle uyumlu hale getirmiştir.

Tenten'in Maceralarıyla şöhreti yakalayan 1907 doğumlu Hergé (asıl adı Georges Prosper Remi'dir) 1929 yılında çıkan daha ilk albümü olan Tenten Sovyetler Diyarında adlı macerasında tarafını belli etmiştir. Yıllar sonra özeleştiri vererek macerayı kulaktan dolma bilgilerle yazdığını itiraf edecek olan Hergé, macerada Bolşevikleri eli silahlı bir grup haydut olarak resmeder.

İkinci Dünya savaşı sırasında Belçika işgal altında kaldığı sırada işgal yönetimiyle işbirliği yaptığı için şiddetli şekilde eleştirilen Hergé, Tenten Kongo'da macerasında Afrikalıları aşağılayan bir bakış tarzını gösterir.

Calculus Olayı macerası ise komünizm düşmanlığının zirvesidir adeta. Soğuk Savaş döneminin de etkisiyle kahramanımız Tenten’i devrimcilere karşı kralları korurken görürüz maalesef.

Kapitalizmin koyduğu kuralları benimsemeyen ve eserlerinde insanlık için doğrunun, güzelin, adil olanın talep edildiği bir dünya yaratmayı bilen sanatçıların eserleri sayesinde daima yaşayacağını biliyoruz, yolun açık olsun Sempé…