AKP hükümetinin 2010 sonunda “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” adıyla gündeme soktuğu ve 2011 başında bazı maddelerinde değişiklik yapılarak kanunlaşan “Torba Yasa”nın esnek çalışmayla ilgili maddeleri tartışma yaratmıştı.
Emek piyasasını “esnekleştirerek” işgücü maliyetini azaltmak konusunda kararlı olan AKP hükümeti, yeni yılda İş Kanunu’nda yapılacak bir değişiklikle esnek çalışma uygulamasını başlatmaya hazırlanıyor. Hazırlanan taslakla İş Kanunu’nun 14. maddesinde değişiklik yapılarak bütün işletmelerde çağrı üzerine çalışma, evden çalışma, uzaktan çalışma, iş paylaşımı ve esnek zamanlı çalışma gibi uygulamalar getirilecek.
Akşam gazetesinden Deniz Çiçek’in haberine göre taslakla birlikte değiştirilecek uygulamalar şu şekilde işleyecek:
Esnek zamanlı çalışma
Günlük çalışma süresi içinde işveren tarafından belirlenen çekirdek zaman dışında işe başlama ve bitirme saatleri işçi tarafından belirlenecek. İşçi çekirdek zamanın dışındaki çalışma süresini, günlük 11 saati aşmamak koşuluyla kullanabilecek. Haftalık çalışma süresini haftanın ilk 4 günü dolduran işçi, 5. gün tam gün süreyle izin kullanabilecek.
Çağrı üzerine çalışma
İşçi, kendisine ihtiyaç duyulursa iş görecek. Kısmi süreli bir iş sözleşmesi imzalanacak. Taraflar, hafta, ay veya yıl gibi bir zaman dilimi içinde işçinin ne kadar süreyle çalışacağını belirlemezse, haftalık çalışma süresi 20 saat olarak kararlaştırılmış sayılacak.
Uzaktan çalışma
İşçi, mal ve hizmet üretmek için işletme merkezi dışında çalışacak. Bu yöntemde haberleşme ve bilgisayar sistemleri kullanılacak ve işyerine bağımlılık olmayacak. İşyeriyle iletişim kurulacak saatler ve ücretleri sözleşmede yer alacak.
Uygulamanın hayata geçmesiyle birlikte ücretlerin düşmesi, işçilerin iş güvencesi başta olmak üzere kazanılmış haklarını yitirmeleri gibi sonuçların ortaya çıkması bekleniyor. Ayrıca esnekleştirme uygulamalarıyla birlikte işçi sınıfının örgütsüzlüğünün daha da perçinlenmesi kaçınılmaz. Zira işçilerin önemli bir bölümü kendilerine “iş var gel” denildiğinde işyerine gidecek dolayısıyla çalışma arkadaşlarını tanımaması dahi muhtemel olacak.
Zafer Çağlayan Güneydoğu’yu Çin yapacakmış
Yine Torba Yasa ile birlikte gündeme geldikten sonra hükümet tarafından geri çekilen, ancak tekrar gündeme getirileceği konusunda yoğun söylentiler bulunan “bölgesel asgari ücret” uygulamasıyla ilgili bir gelişme de Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın sözleriyle gündeme geldi.
Habertürk’e cari açık konusunda demeç veren Çağlayan, “mal ithalatını düşürmek için alınacak tedbirler arasında terörün yoğun yaşandığı bölgelerde işgücü maliyetlerini Türkiye’nin rekabet etmekte zorlandığı ucuz emek çalıştıran ülkelerle eşitleyecek bir sistem” üzerinde çalıştıklarını açıkladı.
“Maaşlarda tek kuruş geriye gitmeyeceğiz” diyen Çağlayan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz sadece teknoloji yüksek ürünlerde açık vermiyoruz. 100 dolara köle ücretine işçi çalıştıran ülkelere karşı yerli sektörleri korumak zorundayız. Bazı yerlerde ve illerde işgücü maliyetlerini bugün bizle haksız rekabet eden ülkelerle eşit şartlara dönüştürecek bir yapı olacak. Terör belasını ciddi manada indirecek bir yapı olacak. Maaşlarda tek kuruş geriye gitmeyeceğiz. Seçilmiş yerlerde, istihdam yoğun sektörlerde dışarıdan ithal ettiğimiz ürünlerin üretimini sağlayacak. İstihdama mutlak surette kazanmamız gereken, aksi halde teröre gidecek olanların olduğu yerlere münhasır bir teşvik sistemi olacak. Zannedersem çok açık konuşuyoruz. Bir tek ‘şuraları’ diyemiyorum.”
Zafer Çağlayan’ın “köle ücretine işçi çalıştıran ülkelerle rekabet edebilmekten” ve işgücü maliyetinin yüksekliğinden söz etmesine karşın “maaşlar düşmeyecek” demesi soru işaretlerine yol açtı.
(soL – Ekonomi)