Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu köyünden 40'a yakın köylü, dün akşam 21.37 sularında Irak'tan Türkiye'ye kaçak mazot taşırken TSK'ya ait 4 uçak tarafından bir saat süreyle bombalandılar. 2'si ağır 3 köylü kurtuldu, bir kısmı kayıp, çoğunun ise cenazesi bulundu.
Ancak bu büyük katliamın üzerinden 17 saat geçmesine rağmen hükümet cephesinden çıt çıkmıyor. Konuyla ilgili tek bir açıklama yapılmış değil. Şırnak Valisi "Bir olay yaşandı" dedi, TSK ise "Bölgede sivil yerleşim yoktu" açıklaması yaptı.
Köye devletin arama kurtarma ekipleri de intikal etmiş değil.
Tablo, AKP'nin bu işin sorumluluğundan kaçınarak, yükü TSK'nın "kifayetsizliği"üzerine yıkmak mı istediği sorusunu akla getiriyor.
Ancak AKP'nin Kürtler'e yönelik politikasında havuç kadar, sopayı da salladığı bir dönemden geçiyoruz. 4 gün önce Beşir Atalay'ın "yeni bir demokratikleşme paketinin yolda olduğu" şeklindeki açıklamasını, ertesi gün İdris Naim Şahin'in "Bir tarafta hukuksuzluk, bir tarafta hukuk çerçevesinde yapılan bir mücadele var ancak terör örgütünün yürüttüğü çalışma sadece dağda, bayırda, şehirde, sokakta, gece arka sokaklarda haince pusu kurarak yaptığı saldırılardan ibaret değil, sadece silahlı terör değil. Bunun bir başka ayağı daha var. Psikolojik terör var, bilimsel terör var. Terörü besleyen arka bahçe var. Bir başka ifadeyle propaganda var, terör propagandası var" şeklindeki hemen herkesi terörist ilan eden açıklaması takip etmişti.
(soL - Haber Merkezi)