Fatura vurguncularını işçilerden dinleyin

Gediz Elektrik ve dağıtım şirketi GDZ Elektrik işçileri çalışma koşullarını anlattı. Güvencesiz çalışma, düşük ücretler, mobing...

soL - Haber Merkezi

Elektrik piyasasının önemli tekellerinden olan Bereket Enerji bünyesinde faaliyet gösteren perakende satış şirketi Gediz Elektrik ve dağıtım şirketi GDZ Elektrik’te skandallar bitmiyor. İzmir ve Manisa’da milyonlarca müşterisi olan şirketleri çalışanları anlattı.

KALİTELİ HİZMET VERİLMİYOR

Özellikle kış aylarında kimi faturalar kira boyutuna kadar yükselirken bu bedeli ödeyemeyen binlerce insanın elektriği süratle kesiliyor. Aboneliğini iptal edenlerin depozitosu bazen aylarca hesabına yatırılmıyor. Oysa bu para aboneliğin gerçekleştiği an halktan peşinen alınıyor. Çeşitli platformlarda Gediz Elektrik'le ilgili yüzlerce şikayete rastlamak mümkünken, şirket çok büyük bir bölümüne cevap yazmaktan bile imtina ediyor. Yani halktan para toplamaya gelince karşınızda kurumsal bir şirket bulurken; 'faturalara itiraz' başta olmak üzere herhangi bir sorununuzda ise ağır aksak ilerleten bir mekanizma var.

GDZ’de de durum farklı değil. Hâlâ TEDAŞ’ın özelleştirme öncesi alt yapısını kullanan şirketin halka daha kaliteli bir hizmet vermek gibi bir perspektifi olmadığı için yeterli alt yapı yatırımlarını yapmayıp kârını azaltmıyor.

GEDİZ VE GDZ'DEN İŞÇİ MANZARALARI

Bu şirketlerde çalışanların durumu da aslında işçi sınıfının diğer bölmelerinden pek farklı değil. Gediz Elektrik'te en önemli sorunlarından biri kendileri gibi işçi olan tüketicilerle karşı karşıya gelmek, hakkını arayan insanların öfkesine maruz kalmak. Bunun dışında güvencesiz ve çok düşük ücretlere çalışmak. Genellikle ücretler dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının %35 ile %50'si arasında değişiyor. Mobbing her alanda görülüyor. Çalışanlar iş tanımının dışında iş yapmaya zorlanıyor ve buna direnenler işten atılmakla tehdit ediliyor. İşçiler, tazminat ödenmemesi için istifa etmeye zorlanıyor, kabul etmeyenlerin görev yeri sık sık değiştiriliyor. 

GDZ Elektrik ise işlerinin önemli bir bölümünü taşeron şirket Setaş’a vermiş durumda. Setaş’ta  çalışanların durumu çok daha vahim. Taşeron çalışmanın sonucu olarak herhangi bir iş güvenceleri yok ve sendika hakkını kullanmalarına izin verilmiyor. Ücretler o kadar belirsiz ki, işçiler 2020 yılında zam alıp almadıklarını bile bilmiyor. Zamlar performansa göre veriliyor ve amirin inisiyatifine bırakılıyor. Yapılan zamma itiraz edenlere kapı gösteriliyor. Bütün taşeron şirketlerin vazgeçilmezi olan mobbing burda da karşımıza çıkıyor. İşçilere fazla mesai ücretleri ödenmiyor bunun yerine izin kullanmaya zorlanıyor. Bu durumda da mesaideki işçilerin iş yükü artıyor. Düşük yemek ücreti veriliyor ve işçiler servis hakkı ve yol ücretinden mahrum bırakılıyor. Vardiyalı çalışanlara hakları olan tazminat ödenmiyor. Teknik personel aynı zamanda şoförlük yapmaya zorlanıyor, ergonomik kişisel koruyucu donanımlar verilmiyor, bunun yerine daha ucuz ve rahatsız edici olanlar tercih ediliyor. Bu da iş kazalarını artırıyor. Ayrıca iş sırasında arızalanan bir teçhizat olursa bu da işçilere yansıtılıyor. 

SETAŞ'I TANIYALIM

"Kim bu Setaş" diye sorduğumuzda ise cevap hiç de şaşırtıcı değil. Şirketin genel müdürü Oğuz Sertaç Yılmaz, bir dönem AKP Bayraklı İlçe Teşkilatı Başkan Yardımcısı olan Onur Yılmaz’ın kardeşi. Setaş, AKP ve sermaye sınıfı arasındaki organik bağın iyi bir örneği.