Turizm emekçilerinde istikamet memleket...

Sezonun başlangıcı önce Mart’tan Nisan’a, ardından Mayıs sonuna ertelendi... Şimdiyse Haziran ayı dile getiriliyor. Bu yılın yaz aylarının kayıp olarak nitelendirmek yanlış olmayacak anlaşılan. Oğuz, Resul ve Ece, üç turizm emekçisi üzerinden işte sektörün tablosu.

Haber Merkezi

Koronavirüs salgınından en çok etkilenen sektörlerin başında turizm geliyor. Antalya'da genellikle sezonluk çalışan turizm emekçileri için bu yıl sezon başlamadan bitmiş oldu. Her yıl yoğunluğun düşük olduğu kış döneminde işten çıkarılan veya ücretsiz izine gönderilen turizm emekçileri, bu yıl Mart ayı geldiğinde iş yerlerinin açılmayacağı gerçeğiyle karşılaştı. Sezonun başlangıcı önce Mart’tan Nisan’a, ardından Mayıs sonuna ertelendi... Şimdiyse Haziran ayı dile getiriliyor. Bu yılın yaz aylarının kayıp olarak nitelendirmek yanlış olmayacak. 

Kış boyu borçlanarak sezonu bekleyen emekçiler, şu anda borç üstüne borç yaparak işlerine dönmeyi bekliyorlar. Antalya'da çalışan ve bu yılki salgının sonuçlarından ciddi şekilde etkilenen Oğuz, Resul ve Ece de turizm sektörünün farklı alanlarında çalışan emekçiler.  

Ne olacağı belirsiz

Oğuz 32 yaşında. 2 yıldır Antalya'da bir otelde terapist olarak çalışıyor. Resul 21 yaşında ve O da 2 yıldır bir otelde garsonluk yapıyor. Ece ise 30 yaşında ve 18 yaşından beri turizm sektöründe, 7 yıldır da kokartlı turist rehberi.

Oğuz zaten otel emekçilerinin her yıl sezonun bittiği Ekim-Kasım aylarıyla birlikte otel yönetimleri tarafından ücretsiz izine zorlandığını söylüyor. Bu durum yasadışı olmasına rağmen artık oturmuş bir uygulama turizmde. Oğuz bu yıl da tüm diğer arkadaşları gibi kış aylarını ücretsiz izinlerle geçirmiş. Kışın eline geçen paranın asgari ücretin üçte birine denk düştüğünü söylüyor. Geçinmek için sektörün dışında günübirlik işlerde çalışıyormuş ama tabii borçlanmaya devam ederek. Umudu Mart ayında açılacağı söylenen sezondaymış ama diğer arkadaşlarıyla birlikte yine ücretsiz izne gönderilmişler. 

Resul “bizim otelde de durum aynı” diye başlıyor söze. Her yıl sezonda yoğun çalıştırıldıklarını, kışın da “askıya alındıklarını” anlatan Resul bu yıl da Ocak ayında 1 ay ücretsiz izne gönderildiklerini söylüyor. Kendilerine önce Şubat’ta sonra da Mart’ta işe başlanacağı söylenmesine rağmen şimdi yine ücretsiz izne gönderilmişler. Bundan sonrası ise olacağı iyice belirsiz…   

Ece’yse kendisi gibi turist rehberlerinin özellikle Antalya gibi yazın yoğun olan bölgelerde genelde sezonluk çalıştıklarını, kışın işler azaldığından tüm yıl aslında yazın kazanıp çalıştıklarıyla idare ettiklerini söylüyor. “Bu kışı da bu şekilde geçirdikten sonra Mart ayında sezonun açılmasını bekliyorduk, fakat salgın nedeniyle sezonun açılışı sürekli ertelendi. Şu anda ise Haziran sonu konuşuluyor, o tarih de her an ileriye atılabilir” diyen Ece, gidişatın belirsizliğinden endişeli.

İstikamet memleket...

Oğuz iş olmayınca mecburen ailesinin yanına, memleketime dönmüş. “Kredi borçlarım, temel ihtiyaçlarım var, karşılamakta zorlanıyorum” diyen Oğuz, pek çok arkadaşının memleketine döndüğünü, kendisi gibi bekar olmayıp, bir de aile geçindirmeye çalışanlarınsa çevrelerinden gelen yardımlarla bu süreci atlatmaya çalıştığını söylüyor.

Aile geçindiren bir arkadaşının, geçen gün çaresizlikten telefonda ağladığını söyleyen Oğuz “İşte bizi bu duruma düşürdüler. Şimdi işyeri kısa çalışma ödeneğine başvurmuş, oradan gelecek sonucu bekliyoruz” diyor.

Resul da bu süreçte memleketine, ailesinin yanına dönenlerden. “Aileme maddi olarak destek oluyordum ama bu süreçte bu mümkün olmuyor, geçim sıkıntısından dolayı ev ortamımız da huzursuzlaştı” diyen Resul’un çalıştığı yer kısa çalışma ödeneği için başvurmuş ama sonuç olumsuz olmuş. Çalıştığı şirketin insan kaynaklarına bile ulaşamadığını söyleyen Resul “ne yapacağımızı bilemez haldeyiz” diyor.

Borçlanabilme yardımı

Ece ise bağımsız çalıştığı için yasalar önünde neredeyse hiçbir hakkının olmadığını söylüyor. Türkiye'de 15.000 kokartlı turist rehberi olduğunu söyleyen Ece, yüzde 80’inin bağımsız çalıştığını, bu yüzden de ne işsizlik fonundan, ne ödenekten yararlanabildiklerini söylüyor.

Ece bu süreçte kendileri için atılan tek adımın Turist Rehberleri Birliği’nin bankalara başvurması olduğunu belirtiyor. Bu başvurunun amacının da rehberlere uygun koşullarda kredi sağlanması olduğunu belirten Ece “Yani biz rehberler için bu süreçte çözüm adı altında planlanan tek şey zaten borçlandığımız dönemi daha da borçlanarak geçirmemiz üzerine kurulu” diyor.

Barbekülü 'evde kal' partisi

Oğuz bu süreçte patronunun “evde kal” çağrılı sosyal medya paylaşımlarını gördüğünü söylüyor. “Lüks evlerinin bahçelerinde, havuz kenarında barbekü yaparken fotoğraflarını paylaşıp dalga geçer gibi 'Evde Kal' çağrıları yapıyorlar. Evde kalalım ama kiralar, krediler, faturalar, temel gereksinimler nasıl ödenecek buna cevap veren yok.” diyen Oğuz, zaten hak gasplarının, zorla ücretsiz izin uygulamalarının normal zamanlarda da yoğun yaşandığı turizm sektöründe, salgınla durumun çok daha kötü hale geldiğini söylüyor.

“Salgından dolayı tedbirler tabii ki alınmalı, ama bu biz işçileri mağdur ederek yapılamaz” diyen Ece, 2016’da art arda bombaların patladığı o yaz zamanları da turizmin yine durma noktasına geldiğini, işsiz kaldıklarını hatırlatıyor. Bu tür durumların farklı biçimlerde çok defa yaşandığını belirten Ece’ye göre “Her olağanüstü durumda turizm patronları gereken destekleri devletten alıyorlar, en az hasarla süreçleri atlatıyorlar, fatura hep biz emekçilere kesiliyor, bu durumu kabul etmiyoruz.”