Bahar, zahter ve salatası hem kahvaltıda hem de çilingirde

Ahmet Arif’in “İçerde” şiirini bilirsiniz. Memleket dağlarına bahar geldiğini muştular. Bu yıl da öyle oldu sanki henüz martın ilk günleri ama gerçekten kış görmeden bahar gelmiş gibi. Ve bu aldatmaca bahar, zahterin de erkenden tezgâhlarda boy göstermesini sağlamış. Latincesi satureja olan zahter, bir tür kekik cinsidir. Kekik, sater, çıbrıka, geyikotu, yaz kekiği, anık olarak da adlandırılır.

Anayurdu tam olarak bilinmemekle beraber, Güney Avrupa’da ve ülkemizde yabani olarak yetişir. Tek yıllık veya çok yıllık çalı tipinde dayanıklı otsu bir bitkidir. Hoş kokulu, küçük, şeritsi ve sivri uçlu yaprakları ve yapraklarının üzerinde yağ benzeri olan kabarık benekler bulunur. Bu türlerin ilk başta çiçekleri beyaz, pembe, mor ya da kırmızı renkli çift dudak görünümündedir. Zahter bitkisinin etken maddesi bitkiye kokusunu veren ve yapraklarında yüksek oranda olan karvakrol bunun dışında parasimen, alpapinen, dipenten, borneol, monoterpenler ve seskiterpenlerdir.

ANTAKYA VE ZAHTER
Efendim bilenler bilir, gâvur İzmirli olsam da eş durumundan Antakyalı sayılırım. Asi Nehri’nin iki yakasına kurulmuş bir kent olan Antakya, geçmişten bugüne, zamanı ve mekânı aşan kültürel kimliğiyle insanlığın ortak mirası. Barışseverlerin yürekli Antakya’sı, bugünlerde düş işleri nedeniyle oldukça hüzünlü günler geçiriyor olsa da ilk medeniyetlerin ve üç semavi dinin buluşma noktası. Bu özellik, bütünüyle mutfağa da yansımış. “Mutfaktan Sofraya: Muhabbetiniz Bol Olsun”da anlatmıştım bir miktar, hatırlasınız. İşte o görkemli mutfaktan bir lezzeti, zahter salatasını anlatmak istedim bugün.

Zahter, tazesi ve kurusu ya da salamurası ile muhteşem bir lezzet olarak her daim sofraların baştacı. Dağlarda sabah güneşi ile bahar aylarında bin bir meşakkatle toplanan zahter, az önce de dediğimiz gibi yöreye özgü bir tür kekik aslında

Aklınızda bulunsun, yöresel ürün satılan mekânlarda zahter salamurasını edinmeniz mümkün. Gelin şimdi salatayı birlikte yapalım.

ZAHTER SALATASI
Şöyle keyifli bir cumartesi sabahı uyandığınızda kahvaltı hazırlığına başlarken zahter salatasının ölçüsünü biraz fazla tutun. Bu lezzeti sabah kahvaltısında Cahit Sıtkı Tarancı’nın Gün Eksilmesin Penceremden şiirini mırıldarken bolca hazırlayın.

Bolca hazırlayın ki, bir kısmını akşam kuracağınız keyifli çilingir sofrasında dostlarınızla paylaşın. Zahter salatası, onların da damaklarını şenlendirsin, ruhlarını tazelesin, yaşama sevinçlerini artırsın.

Önce malzemelerimize bir bakalım mı?

Salamura zahter, birkaç adet taze soğan, bir iki adet çekirdekleri damarları temizlenmiş etli kırmızıbiber, zahtere yakın miktarda maydanoz, çökelek, nar ekşisi, sızma zeytinyağı, az miktarda da tuz.

Gördüğünüz gibi çok fazla çeşide ihtiyacımız yok. Oldukça sade ve bir o kadar da lezzetli zahter salatası için önce, derince bir karıştırma kabına taze soğanlarımızı, maydanozumuzu ve kırmızıbiberlerimizi bir güzel ince kıyım doğruyoruz. Eğer acı seviyorsanız, bu doğranmış malzemeyi bir miktar pul biberle ovuşturunuz. Ben zahter salatasını, ilk defa kayınvalidemin elinden yediğim ve çok beğendiğim için acı biber ilave edilmemiş halini daha çok severim. Eşim de aynı usülü uygulamaktadır.

Doğranmış malzemeye zahterimizi ilave edip, üzerine de kararında nar ekşisi ve bolca sızma zeytinyağını gezdiriyor ve örselemeden karıştırıyoruz.

Artık, çökeleğin ilave zamanıdır. Çökelek, zahtere iyi gidiyor inanın. Şimdi bir kere daha karıştırıp sevis kabına almadan önce bir kaşıkla tadın mübareği…

Nasıl ama? Muhteşem değil mi? Haydi, kahvaltıya başlayabilirsiniz artık. Çaylarrrr!..

VE AKŞAMI
Dediydim ya bir miktarını ayırın diye. Kurun çilingir sofranızı. Dilinizde yine Cahit Sıtkı’nın dizeleri olmalı: Abbas.

Zira sular kararmaktadır.

Gerçekten bu şifalı zahter salatası adama ya şiir okutur ya da şair yapar. O bakımdan yani.
Bu muhteşem lezzetin farkında olmayanlar. Aloooo kime diyorum! Vakit geç değildir. İlk fırsatta, tatmalısınız. Meftun olacağınızdan eminim.