Kitap | Olmayan şeyler

Yazar, üst üste yığılmış balkonsuz beton binalara gömdüğümüz hayatımızı, çocukların önüne dizdiğimiz test kitabı kuleleriyle yüzümüze vuruyor.

Nişan Mesut Oyardı

Çocuklarımıza karşı giderek daha korumacı bir tavır sergiliyoruz. Etraftaki tehlikelerden, karanlıktan, tek başınalıktan…

Kendi hayal kırıklıklarımızı, başaramadıklarımızı da onlara yüklüyoruz. Çizdiğimiz modelde ilerlemelerini istiyor, yaşayacakları bütün aksaklıkları çözeceğimizi söylüyoruz. Korumaya çalışırken karanlığa ittiğimizi fark etmeden yapıyoruz tüm bunları. 

Yerlerine yaşamaya çabaladığımız çocukluk imgeleri var karşımızda.

Romanlarıyla tanıdığımız Füsun Çetinel’in ilk öykü kitabı Olmayan Şeyler, yerlerine yaşanmasına baş eğmeyenler için yazılmış. Yarattığı karakterler, kendi benliklerini keşfetme yolculuğunda olduklarının farkındalar. Bazen telaşlı bir tavırda, bazen kaybolup gitmekte olan tren sesinde bu farkındalık kendini hissettiriyor.

Yazar, üst üste yığılmış balkonsuz beton binalara gömdüğümüz hayatımızı, çocukların önüne dizdiğimiz test kitabı kuleleriyle yüzümüze vuruyor.

Berke’nin kendi yolculuğunda, “Ben buyum işte, kabul etseler de etmeseler de…” diyerek diretmesi, öykülerin aydınlığını, karakterlerin gücünü hissettirir bize. Çocukları “büyüme serüveninde” geçici uğraktaki varlıklar olarak ele almaz yazar. Oldukları haliyle saygı duyulmayı hak eden, sorumlulukları, hataları ve ders çıkarma becerileri bulunan bireyler olarak görür. Kendilerine yüklenen misyonlardan kurtuldukça hafifler, “kendi olmalarının” olanaklarını yaratırlar.

“Merdivenleri indikçe nefesi rahatlıyor, her basamakta biraz daha hafifliyordu. Sabah erkenden sıkılan portakal sularının, fosfordan zihni açılsın diye pişirilen somon balıklarının, Amerika’dan getirilen vitaminlerin, özel öğretmen paralarının, okul taksitlerinin, fazla mesailerin, banka birikimlerinin üstüne basa basa indi merdivenleri.”

Hangi yaşta olurlarsa olsunlar yaşamın gerçeklerinden kaçırıyoruz çocukları. Evde yaşanan ekonomik sıkıntılardan bahsetmiyoruz onlara, derslerinde geriye düşmesinler diye. Yanı başımızda yaşanan savaşlar ve göçler hiç yokmuş gibi davranıyoruz, psikolojileri bozulmasın diye. Yarattığımız “korunaklı” alanlar aracılığıyla aslında onları gerçek yaşamdan koparıp pasifleştiriyor, adeta kendi başlarına ayakta kalamayacak bireylere dönüştürüyoruz.

Ben bombadan hiç korkmam” diyerek öğretmenine sarılan anaokulu öğrencisi, yaşamda düşmeden kalkmanın öğrenilemeyeceğini hatırlatır.  Yerine yaşanılmasına karşı çıkan, baş eğmeyen bir gençlik ile kurgulanmış öyküler, çocukların ve gençlerin kendi yaşamları ile beraber toplumu da inşa edecek özneler olduklarını hatırlatır.

Künye: Olmayan Şeyler, Füsun Çetinel, Günışığı Kitaplığı, 2021, 119 sayfa.