Kitap | Kuzey ormanında bir gece

Kitap, en büyük 'ahmaklığımızı', birlikte hareket etme yoksunluğunu vurur yüzümüze. Sunulan yolu birlikte reddettiklerinde, yeni yollar açılır önlerinde bulutsuz gökyüzüne ulaşan. 

Nişan Mesut Oyardı

Hayatın her ânı bir tür bireysel yarış olarak kurulmuş yaşadığımız düzende. Sınavlar, elemeniz gereken arkadaşlar demek. İş görüşmeleri, ayağına çelme takılacak mesai arkadaşları demek.

Başarıyı, başkalarına karşı kazandığımız “zaferlerle”, diğerini ezerek, eleyerek edineceğimiz öne sürülüyor. Yanındakinin başına gelen korkunç şeylere gözünü kapayıp düzene uygun yaşamak en sık karşılaştığımız tavır.
Her birimiz için gün, her zamanki gibi başlıyor: Güneş saçlarını savuruyor, dereler huzurla akıyor, kuşlar en neşeli şakımalarını sunuyor. Elimizde olanları kaybetmeden günü tamamlamak derdine düşüyoruz. Bu yüzden gözlerimizi kapatıyor, kulaklarımızı tıkıyor, ağzımızı açmıyoruz. 

“Kuzey Ormanında Bir Gece” insanın bu haliyle bir hesaplaşma içeriyor. Civar köylerin tamamında yaşanan ve kendi köylerine geleceğini bildikleri “kötülüğün” karşısında insanlar çaresizce bekliyorlar. Ellerinden gelen, köylerine kötülüğün gelmemesini dilemek. İnsan Hırsızları kendi köylerine ulaştıklarında ise çaresiz boyun eğiyor ve gösterdikleri yola düşüyorlar.

Hikâyenin satır araları, yarattığı imgeler ve çizimler, ormanın soluğunu hissettirecek kadar etkili. Öyle ki, İnsan Hırsızları köy sakinlerini ormanın derinliklerinde aşılmaz bir koridora götürdüklerinde bencilliğin soğukluğunu ve yalnızlığını hissediyorsunuz. Sunulan çıkarcı yollara koşar adım gidenlere uyum sağlamak ya da arkada kalıp bilinmezliğe düşmek arasında tercih yapma zorunluluğunun olmadığını, üçüncü bir seçeneğin yaratılabileceğini gösteriyor hikâye.

Sonsuz gibi görünen soğuk koridorda İnsan Hırsızları başının söylediği cümle yankılanıyor:

“Bu ormandaki tek tehlike sizsiniz.”

Koridorda zaman zaman açılan ve her seferinde daha az kişiyi içine alabilecek boyutta olan odalarla, her seferinde daha fazlasını geride bırakarak ilerler köy halkı. Sunulan yolun dışını düşünmez kimse. Korku hâkim kılar kendisini. Oysa:

“Korku korktuğunu fark edince yok olur. Korktuğunu fark etmene ancak bir dost yardımcı olur. Dostuna elini uzat ki çekip çıkarsın seni. İhtiyacın olan tek şey cesaret.”

Bulutsuz gökyüzünün güzelliğine bakıp hayranlığını hatırlayan küçük Tormi dışında herkes koşar adım devam eder bu düzene. Arkada kalanlar olmadan köyün ne anlamı olabilir ki? Marangozsuz, öğretmensiz, postacısız, delisiz bir köyde yaşanır mı?

Kitap, en büyük “ahmaklığımızı”, birlikte hareket etme yoksunluğunu vurur yüzümüze. Sunulan yolu birlikte reddettiklerinde, yeni yollar açılır önlerinde bulutsuz gökyüzüne ulaşan. 

Dünya, her an “ben” değil “biz” olarak düşünmeye başlamamız gerektiğini anlatıyor. Bugünlerde daha yüksek bir perdeden çıkıyor sesi. Dayanışma hayat kurtarır, yeni yollar açar gökyüzüne doğru.

Künye: Kuzey Ormanında Bir Gece, Özge Akkaya, Resimleyen: Mavisu Demirağ, Paraşüt Kitap, 2018, Sayfa sayısı 53.